28 Şubat 2007 Çarşamba

Everything Is Illuminated (2005)


Yönetmen: Liev Schreiber
Oyuncular: Elijah Wood, Eugene Hütz, Stephen Samudovsky, Jonathan Safran Foer
Senaryo: Liev Schreiber
Müzik: Paul Cantelon

Koleksiyon tutkunu genç Jonathan, elli yıl önce büyükbabasını nazilerden kurtaran kadını bulmak için Ukrayna'ya gelir. Kendisine rehberlik edecek olanlar ise, komik bir tercüman olan Alex, onun kör olduğunu iddia eden büyükbabası ve Sammy Davis Jr. Jr. isimli köpekleridir.

Soyadı Almanca’da “yazar” demek olan Liev Schreiber, Yahudi Alman bir anne ile Katolik Alman bir babanın çocuğu olarak 1967’de Kaliforniya’da dünyaya geldi. Önceleri bir oyun yazarı olmak isterken, hocası onu aktör olması yolunda cesaretlendirmiş. Yale Drama Okulu’nu bitirip kariyerine başlamış. Sphere, Scream, Kate & Leopold, Hitler: The Rise Of Evil ve son olarak da The Manchurian Candidate gibi pek çok filmde yan roller almış olan oyuncu, Jonathan Safran Poer’in romanından senaryosunu kendisinin yazdığı Everything Is Illuminated ile ilk filmini de çekmiş oldu.


Çok parlak bir oyunculuk geçmişi olmamasından dolayı, bu ilk yönetmenlik deneyimine bakarak, Schreiber’in bundan sonra yönetmen olarak yoluna devam etmesi gerektiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü Everything Is Illuminated bir ilk filme göre son derece olgun, aklı başında, sağlam ve samimi. Kitap uyarlamalarının yaşadığı handikapları kendince en aza indirgemeyi başaran film, küçük bir objeden, trajik bir gerçeğin kalbine yapılan yolculuğu sıcacık bir yol hikayesiyle, dokunaklı bir biçimde işliyor.

Yol filmleri genellikle, ister belli bir adrese, ister bilinmeyene yapılan yolculukların, aynı zamanda kişinin kendi iç dünyasına veya başka iç dünyaları anlamaya doğru yapıldığının altını çizen filmlerdir. En azından izlediğimiz iyi örneklerin yaptığı budur. Yolculuk başta sabit bir amaca ulaşma şeklindeyken, yollar aşıldıkça bu amaç yavaş yavaş daha çok anlam kazanmaya, hatta kutsallaşmaya başlar. Yolcular ise başlangıçtaki yabancılaşmayı aşıp, birbirlerini keşfedecekler, yol arkadaşlığının sempatisi tüm benliklerini saracak, saf, dürüst bir kucaklamaya dönecektir. Bu süreç, son durakta zirveye ulaşarak, yolculuğun esas amacına daha dramatik bir anlam yükleyecektir. Bu yolculuğun kahramanları da rengarenk olursa, biz de biryerlere kıvrılıp onlarla yolculuk ederiz. İşte klasik bir yol hikayesinin içerdiği bu unsurları Everything Is Illuminated'da da tüm içtenliğiyle görmek mümkün.


Filmin görünen tek Amerikan unsuru sayılabilecek Elijah Wood, bebek yüzlü, şık giyimli, merceksi gözlük camlarıyla geçmişin peşine düşen koleksiyoncu Jonathan Foer’i sade bir yorumla canlandırmış. Diğer roller ise, filmin Avrupai havasına çeşni katmış son derece eğlenceli karakterlerden ibaret. Aksi büyükbabasıyla birlikte, köklerini arayan zengin Yahudileri tura çıkaran ve onlara tercumanlık yapan, dansçı ya da muhasebeci olmayı hayal eden, serseri duruşunun tam tersi mizaçtaki Alex’i canlandıran Eugene Hutz, aynı zamanda Gogol Bordello isimli çingene punk grubunun lideri ve filmde de grubun birkaç şarkısı yer alıyor. Hutz, komik, yer yer eksik ve geveze İngilizcesi ile, doğal oyunuyla Elijah Wood’u çok iyi dengeliyor. Jonathan ve Alex’in diyaloglarında hissedilen sıcaklık ve kurdukları dostluk bağı, Schreiber ile birlikte büyük ölçüde bu ikilinin başarısında gizli. Büyükbaba ve Lista rollerindeki yaşlı oyuncular Boris Leskin ve Laryssa Lauret de filmin son bölümlerindeki duygusal yoğunluğa katkıda bulunan oyuncular. Sammy Davis Jr. Jr. da unutulmamalı.


Film, Yahudi meselesi hakkında yeni bir şey söylemiyor ama yaşanan trajedinin ilginç parçalarından birine daha şahit oluyoruz. Yol görüntülerinin meditasyon etkisi yaratan güzelliği, hikayenin akışı, oyuncuların yerinde yönlendirilmeleri, Liev Schreiber’in ilk yönetmenliğinin ne kadar olumlu geçtiğinin göstergesi. Özellikle flashbackteki sinematografi çok çarpıcı. Farklı ruh hallerinin yansıması müzikleri unutmak ne mümkün. Bu şarkıların Kusturica filmlerindeki o Goran Bregovic rüzgarını anımsatmaması için hiçbir neden yok.

İster Liev Schreiber’in köklerine saygı duruşu, isterse vicdanın gerçeği bulma açlığı olsun, bir şeyi “aydınlatmak” için peşine takılmaya değecek değerleri hatırlattığı, yolculuğuna bizi de ortak etmeyi başardığı için hoş ve değerli bir film Everything Is Illuminated.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder