Yönetmen: Santiago Mitre
Oyuncular: Ricardo Darín, Peter Lanzani, Gina Mastronicola, Santiago Armas Estevarena, Alejandra Flechner, Paula Ransenberg, Gabriel Fernández, Norman Briski
Senaryo: Mariano Llinás, Martín Mauregui, Santiago Mitre
Müzik: Pedro Osuna
"Aralık 1983'te Arjantin demokrasiye döndü. Yedi yıllık askerî diktatörlüğün ardından Alfonsín eski komutanları insanlığa karşı suçlardan yargılama emri verdi. Bozgunculara karşı savaşı kazanmış havasındaki komutanlar sadece askerî mahkemeyi kabul ettiler. Yeni hükûmet iktidara geleli yedi ay geçmesine rağmen davada ilerleme kaydedilemedi. Davayı sivil yargının devralacağı dedikoduları hızla yayılmaya başladı. Bu durumda davanın Yargıtay'da görülmesi gerekecekti ve dava açma sorumluluğu Savcı Julio Strassera'ya ait olacaktı."
Bu altyazılarla açılan Argentina, 1985, senaryosunu Mariano Llinás, Martín Mauregui ve Santiago Mitre'nin yazdığı, Arjantinli oyuncu, senaryo yazarı ve yönetmen Santiago Mitre tarafından yönetilen bir yapım. Film, 1976-1982 yılları arasında ülkede yaşanan üç askeri darbeden sonra iktidarı ele geçirerek faşist devlet terörü uygulayan, adam kaçırma, cinayet, tecavüz, gasp, sistemli işkence gibi insanlık suçları işleyen, kaybolan on binlerce muhalifin ölümünden sorumlu olan dokuz generalin (özellikle devlet başkanlığı yapan Jorge Videla, Roberto Viola ve Leopoldo Galtieri’nin) yargılanma sürecini anlatıyor. Malouines adaları savaşını İngiltere’nin kazanması sonucu yönetimi devretmek zorunda kaldıkları sivil hükümet tarafından, sivil mahkemede açılan bu olağanüstü dava sürecini, gerçek belge ve olaylardan yola çıkarak, tanıkların ağzından anlatıyor. Tüm baskı ve tehditlere cesurca direnen savcı Julio César Strassera ve ailesi yanında, soruşturmayı birlikte sürdürdüğü savcı yardımcısı Luis Moreno Ocampo ve gençlerden oluşan ekibi de merkezine dahil eden film, bu yargı sürecini yaşanmış olaylara sadık kalarak, karakterlerin isimlerini bile değiştirmeden aktarıyor. 2 saat 20 dakikalık süresine rağmen sürükleyici, kendini politik detaylara boğmayan, baş karakterlerin hem dava, hem de davayla alakalı kişisel ikilemleriyle ilgilenen film, drama, gerilime, hatta ufak çapta bir mizaha bile yer açabilecek gövdeli bir anlatım sergiliyor.
Santiago Mitre, tarafsız yaklaşılmayacak bu mahkeme sürecini ve etrafında şekillenen yan yolları ele alırken, sivil hükümet sonrası tam anlamıyla temizlenmemiş kolluk kuvvetlerinin gölgesinden tedirgin edici bir gerilim unsuru olarak faydalanmasını biliyor. Başlarda haklı olarak bu davanın kendisine verilmesinden tedirginlik duyan Strassera, yine de cunta dönemine ve aktörlerine duyduğu nefretin güdüleriyle, idealist ve cesur bir savcı olarak bu zor görevi üstlenerek bir anda ülke tarihinin odak noktasına yerleşiyor. Öyle ki filmde de değinildiği üzere Arjantin halkı ve hukuk çevreleri tarafından Nürnberg Duruşmaları'ndan sonra tarihin en önemli davası olarak görülen bu davayı üstlenmek gerçekten cesaret istiyor. Sivil mahkemeyi tanımayan, askeri mahkemede yargılanmak isteyen, bu sayede paçayı kurtaracağını düşünen general sürüsü, neyse ki yeni hükumetin kararlı tutumu sayesinde halka açık mahkemede yargılanmaktan kurtulamıyor. Bu defa da, işlenen onlarca insanlık suçudan itaatsiz astların sorumlu olduğunu, kendilerinin hiçbirinden haberi olmadığını, "kandırıldıklarını" iddia ediyorlar. Ülkenin güvenlik sorunlarını bahane ederek işledikleri suçlarla ülkenin en önemli güvenlik sorunu haline geliyorlar. Strassera ve dikta rejimine karşı dinamik bir tepkiye sahip genç ekibi, dava için tanık ve belge toplarken polis teşkilatındaki cunta artıklarının henüz ayıklanmamış olması sebebiyle organize bir gizlilik içinde hareket ediyorlar. Tehdit telefonları, bomba ihbarları hiçbirini davadan yıldıramıyor. Çünkü savcısından halkına herkeste bir demokrasi ve adalet açlığı olunca bu gücün önünde durmak zorlaşıyor.
Bu davada alınacak karar, idealizmin, adaletin, zorbalığa ve faşizme karşı duruşun emsali olacağı için hayati öneme sahip. Bunu dünya seyircisinin anlayabilmesi, 1976-1982 dönemi Arjantin'in içinde bulunduğu cehennemi bilmesiyle yakından ilgili. Yani seyirci bu dönem hakkında arşiv yazıları veya kitaplar okuduysa, filmler izlediyse, filmden (sadece bu filmden değil, bu dönemle ilgili yapılmış tüm filmlerden) alacağı tatlar daha farklı olacaktır. Savcı Strassera, tüm bu kötülüklerin başı olan, ucu en ufak biçimde kendilerine değdiğinde hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi sinsice inkar yoluna giden generallerin karşısına dikilince, daha yeni bu dikta rejiminden kurtulmuş Arjantin'in bütünüyle pisliklerden ayıklanmadığı anlaşılıyor. Strassera ve genç ekibinin işlerinin zorluğu, generallerden birinin genç savcı yardımcısı Ocampo'nun amcası General Vidale olması, hatta Ocampo'nun bu sebepten annesiyle de ilişkilerinin bozulması ve daha pek çok engel, adalet ve daha iyi bir gelecek isteyen herkesin, bedeli ne olursa olsun elini bir şekilde bu devasa taşın altına koymasıyla aşılmaya çalışılıyor. Film, bu kenetlenmenin altını çizdiği için de değerli. O taşın altındaki en önemli ellerden biri olan canlı tanıklar, mahkemede kan donduran ifadeleriyle cesurca bu generallerin başında olduğu insanlık suçlarını anlatırken, sinemanın kolektif hafızanın en önemli aygıtlarından biri olduğuna bu defa biz yeniden tanıklık ediyoruz. Öte yandan, adaletin geç de olsa tecelli etmesi ile, o "geç" kalınmışlığın kayıpları arasındaki çelişki, geç kalmamamız gerektiği gerçeğini yüzümüze vurmaktan geri durmuyor.
Santiago Mitre, uzun süresine rağmen bir an bile sıkmayan, dinamik, dramatik anların kıymetini bilen, gerçeklere sadık bir anlatımla belki de ülke tarihinin en önemli filmlerinden birine imza atıyor. Savcı Strassera'yı canlandıran usta aktör Ricardo Darín'in liderliğindeki oyuncu kadrosu da kendi kariyerlerinde böyle bir filmin bulunmasından gurur duyuyor olmalılar. Popülaritesini, 1984 yılında Kişilerin Kaybolması Ulusal Komisyonu (CONADEP) tarafından düzelenen televizyon programından, bu süreçteki araştırmalara ilişkin nihai rapordan ve bu raporlardan oluşan kitapların başlığından alan, Arjantin'de Ulusal Yeniden Yapılanma Süreci sırasında meydana gelen Devlet terörizmini reddetmek için dile getirilen, yürüyüşlerde ve siyasi faaliyetlerde sıklıkla slogan halinde kullanılan, kısacası bu teröre karşı sembolik bir anlam taşıyan "nunca más" (bir daha asla) ifadesinin mahkemedeki son güne kattığı anlam da tüyleri diken diken eden nitelikte. Arjantin sineması o kara yıllarıyla hesaplaşmaktan hiç vazgeçmedi. Üstelik Arjantin'in yaşadıklarını başka ülkeler de yaşadı, hala yaşayanlar var, gelecekte de yaşanacak. Gerek kurgu, gerekse yaşanmış olaylardan uyarlanan, kurgulandığında dahi gerçek tanıkların ifadelerinden faydalanan Arjantin politik sineması, Garage Olimpo, El secreto de sus ojos, Crónica de una fuga, La historia oficial, El Clan gibi daha nice filmle bu yedi yıllık kabus dönemini, hatta bu dönemin hemen sonrasındaki temizlenme sürecini anlatmış, acılarına isyan etmiş, unutmamış ve unutturmamaya çalışan güçlü bir sinema. Argentina, 1985 de bu sinemanın en değerli parçalarından biri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder