Yönetmen: Lukas Dhont
Oyuncular: Eden Dambrine, Gustav De Waele, Émilie Dequenne, Léa Drucker, Igor van Dessel, Kevin Janssens
Senaryo: Lukas Dhont, Angelo Tijssens
Müzik: Valentin Hadjadj
2018'de çektiği ilk uzun metrajı Girl ile başta Cannes Film Festivali'nden aldığı 4 ödül olmak üzere pek çok festivalin gönlünü kazanan Lukas Dhont'un ikinci filmi Close, 13 yaşındaki Léo ile Rémi adlı iki arkadaşı izliyor. Aynı sınıfta liseye başlayan, okulda ve dışarıda tüm vakitlerini birlikte geçiren, hatta sık sık Rémi'nin odasında yatıya kalan iki arkadaşın bu yakınlıkları, okuldaki arkadaşları tarafından onlara gay yakıştırmasına yol açsa da, Dhont buradaki basit çatışmanın olası tuzaklarına düşmeden hikayesini başka bir yöne çekiyor. Kızların onlara gay olup olmadıklarını sormalarından sonra iki arkadaşın dillendirmedikleri, bir türlü teşhis koymadıkları bir soğukluk devreye giriyor. Bir Léo, bir Rémi kendini diğerinden uzaklaştırmak için çeşitli hamleler yapıyorlar. Ama bu uzaklaşma adı konulmamış ve sağlıksız biçimde olunca tekrar eskisi gibi olmakta da sorun yaşıyorlar. Dhont, çoğumuzun yaşamış olabileceği gibi, ergenlik çağlarında çok yakın olduğumuz arkadaşlarımızla çok kolay küsebildigimiz, üstelik de barışmanın kolay olmadığı bu ruh durumunu hikayesinde çok iyi detaylandırıyor. Toylukları neticesinde doğru adımları atamayan, mantıklı biçimde uzlaşamayan Léo ve Rémi'nin iletişimsizlikleri üzerinden incecik dantel gibi işlenmiş bir gerilim de kuran Lukas Dhont, hayatın içinden çekip çıkardığı bu iki çocukla, ihtiyacı olan her şeyi anlatabiliyor. Üstelik onların okul ve aile çevrelerini bu gerilime çok fazla bulaştırmadan, sadece iki güzel ve geleceği parlak çocukla bu gerginliği hissettirebiliyor.
Lukas Dhont, bu iki karakterinin sadece iletişimsizliklerine yaslanmayıp, "sancılı" olması kaçınılmaz bu büyüme hikayesine kelimenin tam manasıyla trajik bir sancı yerleştirmek suretiyle yeni bir rota oluşturuyor. Tabii bu rota da büyük ölçüde özenle işlenmiş o soğukluk halinden besleniyor. Böylece bir yas ve o yasın üstesinden gelme sürecine sürükleniyoruz. Sürüklenmek çünkü ergenliğin kestirilemez evreninde vuku bulması olası bir trajedinin 13 yaşındaki Léo perspektifinden yansıması bizi hüznün türlü hallerine sürüklüyor. Normal bir yetişkinin bile taşımasının çok zor olacağı bir yükün ve o yükün Léo'nun omuzlarına binişindeki o narin kederin sade yolculuğunu izliyoruz bu defa. Bu sadeliklerden hüzün devşirmede artık ustalaşmaya başlayan Dhont, zaten baştan beri peşine takılacağını sezdirdiği Léo'ya iyice yapışarak onun bu ruh halinin röntgenini çekiyor. Rémi ile olan yakın arkadaşlığının bazı akranları tarafından eşcinsellik ile tanımlanmasından rahatsızlık duyduğundan mı, yoksa bunun doğruluk payı olabileceğinden rahatsızlık duyduğundan mı, asıl nedenin ne olduğunu bize söylemekten imtina eden Dhont, çektiği bu röntgeni kendi kendimize okuyabilmemiz için bize bir sürü imkan sunuyor. Mesela ailesinin çiçek tarlasında özveriyle çalışan, etrafına her zaman insanın içini ısıtan kocaman bir gülümsemeyle bakan, obua çalan Rémi'yi hayran hayran izleyen ince ruhlu Léo ile, sanki birilerine bir şeyler ispat etmek istercesine maskülen sporlardan biri olan buz hokeyi takımına girip kendini hırpalayan Léo arasındaki muğlaklığı nasıl istersek öyle yorumlamamızı istiyor.
Close, dostluk temasının ele alınışı yönünden yine 2022 yapımı Martin McDonagh filmi The Banshees Of Inisherin ile ortak noktalara sahip. Bir gün yakın dostu Pádraic'ten hoşlanmadığını fark eden Colm ve bunu hazmedemeyen Pádraic arasındaki basit anlaşmazlık, yine basit bir tetikleyici yüzünden çok sıkı dost olan Léo ve Rémi'nin birbirlerini yıpratışları bize çok yakın olmanın getirdiği çabuk aşınmayı hatırlatıyor. Tabii ki her yakın dostluk bu kadar kolay aşınmayabilir. Fakat özellikle yakın arkadaşlar arasındaki küslüklerin tamiri ya çok zordur, ya da imkansızdır. Bu da sanıldığının aksine o ilişkilerin üzerinde durduğu buz tabakasının çabuk erimesinin sonucudur. Birbirini çok iyi tanıyan, çok seven, bir elmanın iki yarısı gibi olan arkadaşların birbirlerini özleme şansı bile olmaması, bir süre sonra sıkılmaları, gülüp eğlendikleri ortak noktaları artık sıkıcı bulmaya başlamaları, yeni arkadaşlara, yeni heyecanlara ulaşamamanın sıkıntısını çekmeleri sonucu o yakınlığı kaybetmeleri, evliliğin yıpratıcı etkisine de benzer. En kötü etkilerinden biri de yalnızlık çekmek ki, Dhont bunu Léo üzerinden çok iyi okumakta. Léo'nun bu zor evresinde yaşadığı fiziksel ve ruhsal sancıları adım adım takip eden, fazla konuşmadan, sadece onu gözlemleyerek ve bu gözleme bizi de ortak ederek kendi yarattığı karakteri adeta yeniden inşa ediyor. Dhont bu harikulade gözlemci tutumunu Girl'de de göstermişti. Lara vasıtasıyla ergenlik, cinsel kimlik, yalnızlık üzerine yetişkin didaktizmi sergilemeden, ustalıkla bir süreç oluşturarak ve o süreci doğal akışına bırakarak güçlü bir anlatı kurmuştu. Close da aynen bu hassas ve doğal anlatının bir ürünü.
Yine Girl'deki gibi parlak renk paletleri, özgür ifade şekilleri, doğal akışın getireceği türlü dramatik anlar, doğru yer ve zamanda konum almış ya da ayaklanmış kamera bizi bekliyor. Lukas Dhont, Girl'ü birlikte yazdığı senarist Angelo Tijssens ile, görüntü yönetmenliğini yapan Hollandalı Frank van den Eeden ile, müziklerine imza atan Valentin Hadjadj ile Close'da tekrar çalışmış. Hepsi de kendi alanlarında birinci sınıf işler çıkarmışlar. Dhont, Girl'de henüz ilk filmini çeken Victor Polster'dan çok iyi faydalanmış, o da aralarında Cannes'ın da bulunduğu 6 festivalden en iyi erkek oyuncu ödülü kazanmıştı. Close'da ise yine ilk filmlerinde Gustav De Waele (Rémi) ve Eden Dambrine'den (Léo) çok iyi performanslar alıyor. Ama özellikle baştan beri dizginleri elinde tutan Eden Dambrine'in sessiz ve kırılgan bir şekilde değişen, dönüşen, yoğunlaşan, çözülen Léo'ya hayat verişi unutulmaz bir hale bürünüyor. Dhont'un oyuncu olmayan başrollerden aldığı verim inanılmaz. Dambrine sadece güzel bir çocuk değil, gelecek vaat eden bir oyuncu olarak kendine söylenilenleri yaptığı kadar doğal kaldığı anlarıyla da büyüleyici bir Léo ortaya koyuyor. Ayrıca Rémi'nin annesi Sophie rolüyle izlediğimiz Émilie Dequenne de kendi sahnelerinde son derece çarpıcı. Girl, ilerde "Girl"ün yönetmeninin yeni filmi" diye karşılayacağımız yeni Lukas Dhont filmlerinin habercisiydi. Artık bu cümleye "Girl ve Close'un yönetmeninin yeni filmi" eklemesi yapılacak. Çünkü malzemesi hiç bitmeyecek büyüme hikayelerine yeni bir soluk getiren Dhont, karakterlerini ve seyircisini duygudan duyguya sürüklemesini bilen, fakat birdenbire onları sürüklediği yerde bırakıp seyircinin onların nasıl ayağa kalkacağını kendisinin bulmasını isteyen bir sinemacı olarak rüştünü ispatlamış bulunuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder