19 Ekim 2009 Pazartesi

The Taking Of Pelham 1 2 3 (2009)



Yönetmen: Tony Scott
Oyuncular: Denzel Washington, John Travolta, John Turturro, James Gandolfini, Luis Guzmán, Victor Gojcaj, Ramon Rodriguez
Senaryo: John Godey, Brian Helgeland
Müzik: Harry Gregson-Williams

1974 yapımı orijinal filmin iskeletiyle yola çıkıp kendi kurallarıyla hareket etmek isteyen, beklenildiği üzere Amerika’nın terör korkusunu yüzeysel biçimde alelacele buruşturup cebine koyarak işi aksiyona bağlamaya çalışan çok kötü bir cover The Taking Of Pelham 1 2 3 (2009)… Üstelik kötü olmayı yönetmen Tony Scott, senarist Brian Helgeland (L.A. Confidential, Man On Fire, Conspiracy Theory) ve Denzel Washington - John Travolta ikilisine rağmen başaran bir film bence. Önce aktörlerden başlarsak, bu müthiş ikili birbirlerini görmedikleri hattın iki ucunda beklendiği gibi bir gerilim yaratamadıkları gibi (sanki yapamayacaklarmış gibi!), yüzyüze geldikleri anlarda da aynı monotonluğu sürdürüyorlar. Orijinal filmdeki Walter Matthau - Robert Shaw soğukkanlılığı ve karizmasından eser yok. Biri oturduğu yerden üzerine içecek döken bir şaşkınlıkta, diğeri de çenesi düşmüş vaziyette bağıra çağıra mesaj pompalayan yavanlıkta.

Parantez içinde örnekleri verilmiş yapımlarda müthiş işler çıkaran Helgeland zaten filmin en büyük sabotajcısı. Senaryosuyla değil ateş yakmak, kıvılcım bile çıkaramıyor neredeyse. En kötüsü de Tony Scott gibi bir aksiyon uzmanının tüm bu olumsuzluklara çanak tutarcasına filmi ne aksiyona, ne de dram/gerilime kaydırabilmesi. Zaten filmin en büyük aksiyon kozu, polislerin 10 milyon dolar taşırken yaşadığı sarsaklıklardan ibaret. Nereden uydurulduğu belli olmayan bir John Turturro tiplemesi ve yine ilk filmin aksine bu defa olayın içine daha fazla dahil edilmiş James Gandolfini’nin canlandırdığı belediye başkanı yorumuyla kredisini tüketmeye doymuyor film sanki. İnsan şöyle düşünebiliyor: Demek ki 70’lerden farkımız, gereksiz yan etkilere bulaşmak istemeyen gerçekten iyi bir fidye filmini, artık kötü adamların kıçını tekmeledikten sonra evine süt götüren küçük kahramanlar yaratma yönünde değiştirmeyi tercih ediyor olmamızmış. Böyle filme böyle çıkarım! Çünkü paranoya, milliyetçilik (veya şehircilik) ve mesaj kaygıları zeminsiz birer kaygı olarak sürdükçe, filmlerin özünden geriye bir şey kalımıyor. Bu yüzden ilk filmin biraz da sitcom finallerine benzeyen aceleci, komik ama kesinlikle zeki sonu, 2009 modele dönüştürülürken can sıkıcı olabiliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder