Yönetmen: Jonathan Glazer
Oyuncular: Ray Winstone, Ben Kingsley, Ian McShane, Amanda Redman, James Fox, Julianne White, Álvaro Monje
Senaryo: Louis Mellis, David Scinto
Müzik: Roque Baños
İspanya’daki villasında eski bir porno yıldızı olan karısı Deedee ile gününü gün eden Gal (Ray Winstone), kendini emekliye ayırdığını düşünen bir soyguncudur. Ama bu işlerden emekliye ayrılmanın o kadar kolay olmadığını anlaması, beraber iş yaptıkları Don Logan’ın (Ben Kingsley) Gal’in yaşadığı kasabaya geleceğini haber vermesiyle mümkün olur. Gizemli ve tehlikeli Don Logan, Londra’da yapılacak bir soygunun ekibinde yer alması için üstleri tarafından Gal’i ikna etmekle görevlendirilmiştir. Artık pis işlerden uzak durmak isteyen Gal başlangıçta reddetmeye çalışsa da, üzerine çöken Don Logan belâsından kurtulmak ve kurduğu düzenli yaşamına tekrar dönebilmek için teklifi kabul etmek zorunda kalır.
Sexy Beast, bazı çevrelerce kült kabul edilmeye başlanmış, stil sahibi bir İngiliz suç yapımı. Uzun müddet hizmet ettiği suç camiasından çıkmak ve birikimleriyle bundan sonrası için huzurlu bir yaşam sürmek isteyen suçlu motifinden hareketle, sıyrılmanın o kadar kolay olmadığını kendisine anlatacak bir başka motifin devreye girmesi ve hız kazanan gerilim-aksiyon hiç de yabancısı olmadığımız prosedürler. Ama yönetmen Jonathan Glazer işin aksiyon tarafını budayıp, daha estetik bir anlatıma kaymak isteyince ortaya çıkan film gerçekten etkileyici bir renkli noir’a dönmüş adeta. Çok çarpıcı kurgu oyunları da mevcut. Ray Winstone, Ben Kingsley, Ian McShane gibi karizması tavanda İngiliz oyuncuların yanı sıra, Amanda Redman ve Julianne White gibi iki çekici İngiliz dizi oyuncusunun varlığı ortalığı daha da şenlendiriyor. Fakat Ben Kingsley için ayrı bir paragraf açmak bu film için farz.
Psikopat, dengesiz, küfürbaz, yavşak ve biraz da âşık Don Logan tiplemesiyle 2002 Oscar’larında En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülüne aday olan, fakat Iris filmindeki rolüyle ödülü vatandaşı Jim Broadbent’e kaptıran Ben Kingsley’in performansı yabana atılacak gibi değil. Herhalde Gandhi’den sonra gördüğüm en iyi Kingsley oyunuydu. Don Logan’ın öfke nöbetleri, bulunduğu ortamı hiç takmayan pervasızlığı, terbiyesiz romantizmi, küfürün birinin bin para olduğu aksanlı konuşmaları, patladığı halde hâlâ patlamaya hazır bir bomba gibi duran olağanüstü bir oyunculuğun dışa vurumuydu. Bir sürü soygundan haksız kazanç elde etmiş, çaldığı paralarla kendini burjuvazinin kollarına bırakmış, İspanya’daki villasında bünyesini serinleten Gal karakterine yakınlık hissetmemizin en önemli sebeplerinden biri belki de bu kabus gibi Don Logan performansı. Etik açıdan düşünüldüğünde, beterin beteri bir karakteri bu şekilde öne çıkaran, bu sayede suç aleminin ne kadar insani ve hayvansı olabildiğini gösteren yapımlar arasında en lezzetlilerinden birisi Sexy Beast. Yeri gelmişken, Gal’in kabuslarında rastladığımız o seksi hayvanın fonksiyonu bile ancak İngiliz suç mizahı içinde kendine adam akıllı bir yer bulabilecek derecede absürd bir dokunuş. Fazlasını düşünmek gaz yapabilir.
İspanya’daki villasında eski bir porno yıldızı olan karısı Deedee ile gününü gün eden Gal (Ray Winstone), kendini emekliye ayırdığını düşünen bir soyguncudur. Ama bu işlerden emekliye ayrılmanın o kadar kolay olmadığını anlaması, beraber iş yaptıkları Don Logan’ın (Ben Kingsley) Gal’in yaşadığı kasabaya geleceğini haber vermesiyle mümkün olur. Gizemli ve tehlikeli Don Logan, Londra’da yapılacak bir soygunun ekibinde yer alması için üstleri tarafından Gal’i ikna etmekle görevlendirilmiştir. Artık pis işlerden uzak durmak isteyen Gal başlangıçta reddetmeye çalışsa da, üzerine çöken Don Logan belâsından kurtulmak ve kurduğu düzenli yaşamına tekrar dönebilmek için teklifi kabul etmek zorunda kalır.
Sexy Beast, bazı çevrelerce kült kabul edilmeye başlanmış, stil sahibi bir İngiliz suç yapımı. Uzun müddet hizmet ettiği suç camiasından çıkmak ve birikimleriyle bundan sonrası için huzurlu bir yaşam sürmek isteyen suçlu motifinden hareketle, sıyrılmanın o kadar kolay olmadığını kendisine anlatacak bir başka motifin devreye girmesi ve hız kazanan gerilim-aksiyon hiç de yabancısı olmadığımız prosedürler. Ama yönetmen Jonathan Glazer işin aksiyon tarafını budayıp, daha estetik bir anlatıma kaymak isteyince ortaya çıkan film gerçekten etkileyici bir renkli noir’a dönmüş adeta. Çok çarpıcı kurgu oyunları da mevcut. Ray Winstone, Ben Kingsley, Ian McShane gibi karizması tavanda İngiliz oyuncuların yanı sıra, Amanda Redman ve Julianne White gibi iki çekici İngiliz dizi oyuncusunun varlığı ortalığı daha da şenlendiriyor. Fakat Ben Kingsley için ayrı bir paragraf açmak bu film için farz.
Psikopat, dengesiz, küfürbaz, yavşak ve biraz da âşık Don Logan tiplemesiyle 2002 Oscar’larında En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülüne aday olan, fakat Iris filmindeki rolüyle ödülü vatandaşı Jim Broadbent’e kaptıran Ben Kingsley’in performansı yabana atılacak gibi değil. Herhalde Gandhi’den sonra gördüğüm en iyi Kingsley oyunuydu. Don Logan’ın öfke nöbetleri, bulunduğu ortamı hiç takmayan pervasızlığı, terbiyesiz romantizmi, küfürün birinin bin para olduğu aksanlı konuşmaları, patladığı halde hâlâ patlamaya hazır bir bomba gibi duran olağanüstü bir oyunculuğun dışa vurumuydu. Bir sürü soygundan haksız kazanç elde etmiş, çaldığı paralarla kendini burjuvazinin kollarına bırakmış, İspanya’daki villasında bünyesini serinleten Gal karakterine yakınlık hissetmemizin en önemli sebeplerinden biri belki de bu kabus gibi Don Logan performansı. Etik açıdan düşünüldüğünde, beterin beteri bir karakteri bu şekilde öne çıkaran, bu sayede suç aleminin ne kadar insani ve hayvansı olabildiğini gösteren yapımlar arasında en lezzetlilerinden birisi Sexy Beast. Yeri gelmişken, Gal’in kabuslarında rastladığımız o seksi hayvanın fonksiyonu bile ancak İngiliz suç mizahı içinde kendine adam akıllı bir yer bulabilecek derecede absürd bir dokunuş. Fazlasını düşünmek gaz yapabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder