Yönetmen: Carter Smith
Oyuncular: Jena Malone, Laura Ramsey, Shawn Ashmore, Jonathan Tucker, Joe Anderson
Senaryo: Scott B. Smith
Müzik: Graeme Revell
Çok iyi arkadaş olan Amy ile Stacy, yanlarına erkek arkadaşlarını da alarak Meksika’daki turistik bir bölgeye tatile giderler. Arkeolojik kazı bölgesine vardıklarında beklenmedik olaylar meydana gelince korkuya kapılan genç gezginler, eski bir taş yapının tepesine sığınırlar. Orada gizlenmiş ölümcül tehditle yüz yüze kaldıklarında gençler için vahşi bir hayatta kalma mücadelesi başlayacaktır.
The Ruins, Stephen King’in de övgülerini kazanan “Lanetli Topraklar” adlı romanın sinema uyarlaması imiş. Ya bizim izlediğimiz filmin romanı fena halde delik deşik edilmiş, ya da bu roman Stephen King'in alkollü bir anına denk gelmiş diyeceğim. Hayır şimdi böyle bir filmin romanı nasıl oluyor onu merak ettim. Taş çatlasa bir, bilemedin iki paragraf ile anlatılacak bir "nebati slasher" için roman formatı nasıl oluşturulmuş acaba? Herhalde bolca Maya uygarlığından, onun efsanelerinden, lanetlerinden falan bahsetmiş olması lazım ki, az çok bu gençlerin elin Meksika kırsalında heba olmaları roman içinde bir yere bağlansın. Filmde öyle herhangi bir yere bağlanma durumu yok. Hani pastoral açıdan küresel ısımaya dikkat çeken veya insanoğlunun doğaya ettiklerinin intikamı ahanda böyle alınır gibisinden bir mesaj kaygısı olur da anlarsınız. Belki de tek ilginç yanı, şu derin kuyuda çalan cep telefonunun yarattığı tuhaflık duygusuydu. Onu bile bir yere bağlamaktan aciz kalmış. E tabi "daha önce de sizin gibi bu kuyuya birileri indi, babayı aldı" demeye getirmekle senaryo özgünlüğü sağlanmıyor. En azından gerilim sinamasının zor beğenen kaliteli izleyicisi bunları yutar gözükmüyor. Ne demeye hala böyle filmler çekiliyor? Demek ki yutan birileri her zaman var bu dünyada.
Şu yönetmeni geçin de, işin en tuhaf yanı o Stephen King'in övgüsünü kazandığı iddia edilen romanın yazarı ve bu filme senaryolayanı Scott B. Smith, en beğendiğim suç yapımlarından bir olan A Simple Plan'in romanını + senaryosunu yazan kişiymiş. Güler misin, ağlar mısın! Acaba diyorum King'in övdüğü iş The Ruins değil de bu olmasın. Son olarak filmde çok manidar bir replik vardı, onu tekrarlamak isterim: "Dört Amerikalı öyle durup dururken tatilde kaybolmaz!"
Çok iyi arkadaş olan Amy ile Stacy, yanlarına erkek arkadaşlarını da alarak Meksika’daki turistik bir bölgeye tatile giderler. Arkeolojik kazı bölgesine vardıklarında beklenmedik olaylar meydana gelince korkuya kapılan genç gezginler, eski bir taş yapının tepesine sığınırlar. Orada gizlenmiş ölümcül tehditle yüz yüze kaldıklarında gençler için vahşi bir hayatta kalma mücadelesi başlayacaktır.
The Ruins, Stephen King’in de övgülerini kazanan “Lanetli Topraklar” adlı romanın sinema uyarlaması imiş. Ya bizim izlediğimiz filmin romanı fena halde delik deşik edilmiş, ya da bu roman Stephen King'in alkollü bir anına denk gelmiş diyeceğim. Hayır şimdi böyle bir filmin romanı nasıl oluyor onu merak ettim. Taş çatlasa bir, bilemedin iki paragraf ile anlatılacak bir "nebati slasher" için roman formatı nasıl oluşturulmuş acaba? Herhalde bolca Maya uygarlığından, onun efsanelerinden, lanetlerinden falan bahsetmiş olması lazım ki, az çok bu gençlerin elin Meksika kırsalında heba olmaları roman içinde bir yere bağlansın. Filmde öyle herhangi bir yere bağlanma durumu yok. Hani pastoral açıdan küresel ısımaya dikkat çeken veya insanoğlunun doğaya ettiklerinin intikamı ahanda böyle alınır gibisinden bir mesaj kaygısı olur da anlarsınız. Belki de tek ilginç yanı, şu derin kuyuda çalan cep telefonunun yarattığı tuhaflık duygusuydu. Onu bile bir yere bağlamaktan aciz kalmış. E tabi "daha önce de sizin gibi bu kuyuya birileri indi, babayı aldı" demeye getirmekle senaryo özgünlüğü sağlanmıyor. En azından gerilim sinamasının zor beğenen kaliteli izleyicisi bunları yutar gözükmüyor. Ne demeye hala böyle filmler çekiliyor? Demek ki yutan birileri her zaman var bu dünyada.
Şu yönetmeni geçin de, işin en tuhaf yanı o Stephen King'in övgüsünü kazandığı iddia edilen romanın yazarı ve bu filme senaryolayanı Scott B. Smith, en beğendiğim suç yapımlarından bir olan A Simple Plan'in romanını + senaryosunu yazan kişiymiş. Güler misin, ağlar mısın! Acaba diyorum King'in övdüğü iş The Ruins değil de bu olmasın. Son olarak filmde çok manidar bir replik vardı, onu tekrarlamak isterim: "Dört Amerikalı öyle durup dururken tatilde kaybolmaz!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder