Yönetmen: Jon Avnet
Oyuncular: Al Pacino, Alicia Witt, William Forsythe, Leelee Sobieski, Amy Brenneman, Neal McDonough, Deborah Kara Unger, Benjamin McKenzie, Stephen Moyer, Christopher Redman
Senaryo: Gary Scott Thompson
Müzik: Ed Shearmur
Seattle’da mahkeme için çalışan çok ünlü bir psikiyatr ve kolej profesörü Jack Gramm, bir seri katil olan Jon Foster’in tecavüz ve cinayet vakasından sonra ölüm cezasına çaptırılması konusunda jüriyi etkileyerek, mahkumiyetini sağlamıştır. Suçsuz olduğunda ısrar eden Foster, Jack Gramm’ı kendisiyle ilgili manipülasyon yapmakla suçlar. Medya ve kamuoyu da bu konuda kararsızdır. Foster'’ın cezasının infazı öncesi Jack’e bir telefon gelir. Telefonda cinayeti çözmesi için sadece 88 dakikası olduğu söylenmektedir. Bu 88 dakika Jack için geçmişten gelen acı bir anıyla da ilgilidir.
Tecrübeli yapımcı ve yönetmen Jon Avnet’in çektiği 88 Minutes, sırtını sadece Al Pacino’ya dayamış sıradan bir polisiye izlenimi uyandırsa da, camiada pek parlak işleri bulunmayan Gary Scott Thompson’ın tartışmaya müsait senaryosu, hızlı ve sürükleyici kurgusuyla kendini izleten bir film. Sırtını Al Pacino’ya dayadığı doğru. Jack Grimm rolüyle üstün bir performans göstermese de, son zamanlarda kendisini düpedüz devre dışı bırakan filmlerdeki rollerle karşılaştırıldığında iyi bir karakter üstlendiği söylenebilir. Özellikle Scent Of A Woman sonrası Donnie Brasco, The Recruit, Two For The Money, The Devil's Advocate gibi iyisiyle kötüsüyle bir takım filmde üzerine yapışan “çaylağa yol gösteren bilge” konumundan uzak rollerde izlemek daha bir keyifli. Gerçi burada az da olsa benzer bir durum söz konusu. Fakat şüpheli listesini kalabalık tutup “katil kim” oyununu başarıyla oynayan, tahmin edilebilirliği mevcut ama yine de sıkı bir komplo kurmuş, iyi de bir final (hatta Jack'in son yaptığı konuşması ile iki final) hazırlamış, bazı mantıksal zorlamaları hızında öğütmüş bir film. Akıl hastalığının yasal bir kavram olduğunu, bu durumun herhangi birinin hasta olmadığı anlamına gelmeyeceğini, bunun tıbbi veya psikiyatrik bir terim olmadığını kazana atan, üzerine adalet ve gerçek ilişkisini rendeleyen, biraz da idam cezası sorgusunu serpiştiren 88 Minutes, Pacino dışında yeni nesil genç oyuncu kadrosu ile usta William Forsythe’ın üstün karizmasından da az miktarda faydalanan iyi bir polisiye. Özellikle Jon Avnet’in Pacino-De Niro ikilisiyle çektiği Righteous Kill öncesi bir ısınma turu da sayılabilir.
Seattle’da mahkeme için çalışan çok ünlü bir psikiyatr ve kolej profesörü Jack Gramm, bir seri katil olan Jon Foster’in tecavüz ve cinayet vakasından sonra ölüm cezasına çaptırılması konusunda jüriyi etkileyerek, mahkumiyetini sağlamıştır. Suçsuz olduğunda ısrar eden Foster, Jack Gramm’ı kendisiyle ilgili manipülasyon yapmakla suçlar. Medya ve kamuoyu da bu konuda kararsızdır. Foster'’ın cezasının infazı öncesi Jack’e bir telefon gelir. Telefonda cinayeti çözmesi için sadece 88 dakikası olduğu söylenmektedir. Bu 88 dakika Jack için geçmişten gelen acı bir anıyla da ilgilidir.
Tecrübeli yapımcı ve yönetmen Jon Avnet’in çektiği 88 Minutes, sırtını sadece Al Pacino’ya dayamış sıradan bir polisiye izlenimi uyandırsa da, camiada pek parlak işleri bulunmayan Gary Scott Thompson’ın tartışmaya müsait senaryosu, hızlı ve sürükleyici kurgusuyla kendini izleten bir film. Sırtını Al Pacino’ya dayadığı doğru. Jack Grimm rolüyle üstün bir performans göstermese de, son zamanlarda kendisini düpedüz devre dışı bırakan filmlerdeki rollerle karşılaştırıldığında iyi bir karakter üstlendiği söylenebilir. Özellikle Scent Of A Woman sonrası Donnie Brasco, The Recruit, Two For The Money, The Devil's Advocate gibi iyisiyle kötüsüyle bir takım filmde üzerine yapışan “çaylağa yol gösteren bilge” konumundan uzak rollerde izlemek daha bir keyifli. Gerçi burada az da olsa benzer bir durum söz konusu. Fakat şüpheli listesini kalabalık tutup “katil kim” oyununu başarıyla oynayan, tahmin edilebilirliği mevcut ama yine de sıkı bir komplo kurmuş, iyi de bir final (hatta Jack'in son yaptığı konuşması ile iki final) hazırlamış, bazı mantıksal zorlamaları hızında öğütmüş bir film. Akıl hastalığının yasal bir kavram olduğunu, bu durumun herhangi birinin hasta olmadığı anlamına gelmeyeceğini, bunun tıbbi veya psikiyatrik bir terim olmadığını kazana atan, üzerine adalet ve gerçek ilişkisini rendeleyen, biraz da idam cezası sorgusunu serpiştiren 88 Minutes, Pacino dışında yeni nesil genç oyuncu kadrosu ile usta William Forsythe’ın üstün karizmasından da az miktarda faydalanan iyi bir polisiye. Özellikle Jon Avnet’in Pacino-De Niro ikilisiyle çektiği Righteous Kill öncesi bir ısınma turu da sayılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder