30 Kasım 2014 Pazar

Walk The Line (2005)


Yönetmen: James Mangold
Oyuncular: Joaquin Phoenix, Reese Witherspoon, Ginnifer Goodwin, Robert Patrick, Dallas Roberts
Senaryo: James Mangold, Gill Dennis
Müzik: T-Bone Burnett

Country müziğin efsanevi ismi Johnny Cash'in hayat hikayesi 1944'de başlar. Kardeşi Jack'in bir kazada ölmesi sonucu, babası Ray bunun sorumlusunun Johnny olduğunu söyleyince, bu olay küçük çocuğun hayatında büyük iz bırakır. Aradan yıllar geçer. Orduda görev yapan Johnny, eşi Vivian ve çocuğu ile birlikte yaşarken, satıcılık yaparak hayatını kazanmaktadır. Müziğe duyduğu ilgi sonucu uzun uğraşlardan sonra küçük bir müzik stüdyosunun sahibini kendisini denemesi için ikna eder. Kısa zamanda hayatı değişecek olan Johnny, bir süre sonra Elvis Presley ve Jerry Lee Lewis gibi dönemin efsaneleri ile birlikte turnelere katılmaya başlayacaktır.

Müzik dünyasında bir döneme damgasını vurmuş birkaç isimden biri olan country müzisyeni Johnny Cash’in fırtınalı hayatını, müzikten sonraki tek gerçek aşkı yine country şarkıcısı June Carter ile yaşadığı med-cezir ilişkiyi ele alan Walk The Line, tıpkı diğer James Mangold filmleri olan Heavy, Copland, Girl, Interrupted gibi başarılı bir yapım. Gerilim filmi Identity ile türler arası gezintiye de açık olduğunu gösteren James Mangold filmlerinin bu başarısının altında büyük ölçüde, usta işi oyunculukların derli toplu bir sıralama ile buluşması yatıyor. Bazı çevreler bu türe “mainstream”, yani herkesçe bilinen, yaygın akım adını veriyor. Bu durumda bir Mangold tarzından söz etmek ne derece doğru olur bilinmez fakat yine de onun filmlerindeki insancıl öğelerin yoğunluğu bir kısım mainstream tabir edilen filmlerden belli ölçülerde ayrılabiliyor.

Walk The Line, Johnny Cash'in The Man In Black ve Johnny Cash ile Patrick Carr'ın Cash: An Autobiography isimli otobiyografilerden James Mangold ve Gill Dennis tarafından senaryolaştırılmış bir film. Otobiyografilerden veya hayat hikayeleri üzerine yapılan detaylı araştırmalar sonucu yazılan senaryolardan meydana getirilen filmler zaman zaman bu mainstream kalıplara adapte edilirken problemler yaşayabiliyor. Bu sayede inandırıcılık sorunları da baş gösterebiliyor. Ancak Ray ve Walk The Line gibi yakın zamanda yitirilmiş iki efsanevi müzisyenin hayatını konu alan otobiyografik yapımların özenli ve samimi yapısı bu sorunları ortadan kaldırma konusunda çok fazla sorun yaşamıyor.
 
 
Filmde, Johnny Cash’in hayatındaki pek çok değerli unsurdan en değerli ikisi olan müzik ve June Carter’ın, diğer unsurlar olan ağabeyi Jack’den, karısı Vivian ile çocuklarından, anne-babasından biraz baskın bir biçimde yer almasında hiçbir mahsur yok. Mangold, genele yoğun şekilde yaydığı bu iki unsurun aralarına serpiştirdiği diğer karakterleriyle, oynayacağı sahanın çizgilerini net bir şekilde belirliyor. Örneğin büyük kardeş Jack’in küçük Johnny üzerindeki etkisi, baba Ray Cash’in uzlaşmaz tavrı ve severek evlenip çocuk sahibi olduğu Vivian’ın baskısı, hikayeyi alışıldık romantik müzikallerden bir nebze ayırıp, tüm köşe taşlarıyla güçlü bir drama dönüştürüyor.

Müzik ve June Carter, Johnny Cash’in tüm iniş çıkışlarına yarenlik ediyor. Bir yanda arkadaşlıkla başlayan, platonik olarak süren ve karşı konulamaz bir hal alan, Cash’i yücelten ve süründüren June Carter saplantısı, diğer yanda gitmek mi zor, kalmak mı ruh haliyle Cash’e bağlanan, aşk arayışlarında hep hüsrana uğramış bir June Carter portresi.. Bu iki komplike ruh çözümlemesinin üstesinden başarıyla gelenler ise Joaquin Phoenix ve Reese Witherspoon. Şarkıları kendileri seslendirmeleri ve her iki karakteri çok iyi analiz etmiş olmalarıyla tüm övgüleri hak ediyorlar. Her iki oyuncunun ödüllü performanslarının dışında, orjinallerine fiziksel olarak benzerliği biraz yadırgansa da, ikna edici oyunlarıyla bunu görünmez kılabiliyorlar. Baba Ray Cash rolünde usta oyuncu Robert Patrick ile Vivian Cash olarak izlediğimiz Ginnifer Goodwin de filmin ön plana çıkan oyuncuları. Jerry Lee Lewis, Roy Orbison ve Elvis Presley’i canlandıran oyuncuların seçimi ise biraz aceleye gelmiş gibi duruyor.

Walk The Line, Cash ve Carter’ı tanımayan bilmeyen birinin bile kolayca uyum sağlayacağı, “Ring Of Fire”, “Folsom Prison Blues”, “Get Rhythm”, “Cocaine Blues”, “I Walk The Line” gibi pek çok Cash hitinin resmi geçit yaptığı, iki genç oyuncunun parlak performanslarıyla süslediği, “yanan bir şey” olan aşkın ve hayatın içinden bir film.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder