21 Temmuz 2024 Pazar

The Holdovers (2023)

 
Yönetmen: Alexander Payne
Oyuncular: Paul Giamatti, Dominic Sessa, Da'Vine Joy Randolph, Carrie Preston, Andrew Garman, Stephen Thorne
Senaryo: David Hemingson
Müzik: Mark Orton

Tarih öğretmeni Paul Hunham, kendini beğenmişliği ve katılığı nedeniyle öğrencileri, fakülte arkadaşları ve müdürü tarafından sevilmeyen bir adamdır. Noel zamanı okulda kalma sırası kendisinde olan başka bir öğretmen annesinin hasta olduğu bahanesiyle tatile gidince, gidecek tatil yeri olmadığı için Paul, kendisi gibi türlü nedenlerden eve gidemeyen öğrencilere nezaret etmek için okulda kalır. Çeşitli sınıflardan beş ögrenci arasındaki Angus Tully, annesi ve onun sevgilisinin tatil planlarında yer almadığı için çok üzgün ve öfkelidir. Hunham ile aynı okulda kalmaya katlanmak durumunda kalsalar da bu durum çok sürmez. Çünkü çocuklardan birinin zengin babası okula bir helikopter indirerek onları kayağa götürecektir. Veli izni alamayan tek öğrenci Angus'tur. Bu arada oğlu bu okulun eski bir öğrencisi olan ama okul sonrası gittiği Vietnam'da ölen okulun baş aşçısı Mary de tatile gitmemiştir. Zoraki ve beklenmedik bir Noel ailesine dönüşen Paul, Angus ve Mary, birbirlerini tanıma, sorunlarıyla yüzleşme ve aile olmanın kendileri için ne ifade ettiğini sorgulama fırsatı bulacakları bir süreç yaşayacaklardır. Yapımcı ve senarist David Hemingson'ın yazdığı, sinemaya About Schmidt, Sideways, Nebraska gibi yıllandıkça değerlenen filmler hediye eden, The Descendants ve Sideways ile uyarlama senaryo Oscar'ı kazanan Alexander Payne'in yönettiği The Holdovers, Noel temalı filmlerin doğru ellerde asla eskimeyeceğini, ihtiyaç duyulan o nostalji duygusunun hep canlı tutulabileceğini kanıtlayan bir film.

"Zoraki bir Noel ailesi", filmi en iyi şekilde tanımlayan ifadelerden biri. Özellikle 80'ler ve 90'ların Noel filmlerindeki aile, ebeveyn, evlat, arkadaş olma dinamiklerini samimi bir atmosfer dahilinde işleyen filmlerin geleneğini 2023 yılında bile görebilmek, özellikle bu türe sempatisi olan seyirci için bir nimet. Genelde çok bilinmeyen TV dizilerine bölümler yazmış olan David Hemingson'ın ilk uzun metraj senaryosu olan film, belli ki senaristin söz konusu döneme ait filmlere olan bağının çok kuvvetli olduğunu göstermekte. Üç ana karakterini çeşitli sebeplerden dolayı Noel zamanı büyük bir okula hapseden Hemingson, hepsine kimi basit, kimi orijinal birtakım yükler yüklemek suretiyle ileride gerçekleşmesini beklediğimiz dayanışmanın tohumlarını da atıyor. Hem farklı yerlerden yaralı, bir de üstüne yılın en güzel zamanlarından birinde "geride kalanlar" olmak durumunda kalan Paul, Angus ve Mary'nin kendi aralarındaki ikili, üçlü dinamikleri iyi değerlendiren senaryo, üçe bölünmüş güçlü dramını şımarmayan mizahıyla sağaltmayı da bilen bir yapıda. 1970'ler Amerikasının politik ve toplumsal defolarının bir çoğunu günümüz standartlarıyla insan ilişkilerinde de görebildiğimiz bir yapı bu. Sanki cep telefonlarının, bilgisayarların, internetin bir anda ortadan kaldırıldığı bir şimdiki zamanda iletişim mecburiyetine girmiş, başta zorlansalar da zamanla o iletişimi yakalamış üç karakter izliyoruz.


Paul, Angus ve Mary tek tek ele alınacak, her üçünden de benzer ve farklı yalnızlıklar, iletişimsizlikler, geride bırakılmışlıklar bulunabilecek insanlar. Paul ve Mary'nin yetişkinliği Angus'un gençliğiyle sık sık karşı karşıya gelse de, üçünün de boşa çıktığı bir tatil döneminde buldukları bu hüzünlü özgürlük, bir yandan da birbirlerine kenetlenme ihtiyacı doğuruyor. Çocuğu olmayan Paul, çocuğunu savaşta kaybetmiş Mary, baba ilgisi görmemiş, annesi de başka bir erkek uğruna tatilde onu tercih etmemiş Angus arasında yavaş yavaş kurulan bağlar, eldeki imkanlar dahilinde bu eksikleri tamamlayan bir niteliğe bürünüyor. Evladını kaybederek hayattaki en önemli acılardan birini tatmış Mary bu süreçte bir değişim içinde olmasa da özellikle Angus, en çok da Paul'ün karakter dönüşümü çok incelikli. Başlardaki sert ve kibirli tarih öğretmeninin içindeki nazik, babacan, sevgiye muhtaç insanın ortaya çıkmak için verdiği mücadele, senaryonun bir karakteri ne kadar katmanlaştırabileceğinin güçlü bir örneği. Balık Kokusu Sendromu (Trimetilaminüri) denen nadir bir genetik hastalığı olan ve teri aynen balık gibi kokan, aynı zamanda bir gözünde problem olan Paul'ün biraz da bu yüzden kendini geri tutup sosyalleşmemiş olması, hoşlandığı okul personeli Lydia'dan umduğunu bulamaması, Angus sayesinde içindeki baba potansiyelini keşfetmesi gibi çeşitli durumlar, görünenin altında çok daha pozitif ve iyi kalpli bir insanın varlığına işaret ediyor.

Adeta bir bestseller roman estetiğindeki David Hemingson senaryosu, aile fertlerini temsil eden rollere yaptığı hassas dokunuşlarla bu türün henüz demode olmadığını gösteriyor. Perikles, Demosthenes, Aeneas. Hades, Anaxagoras, Icarus gibi Antik Yunan figürlerin, Peloponez Savaşı, Üçüncü Pön Savaşı, Nuremberg Duruşmaları gibi önemli tarihi olayların, çeşitli latince alıntıların Paul sayesinde sık sık zikredilmesi, On Her Majesty's Secret Service (1969), Little Big Man (1970) gibi dönemin ünlü filmlerinin, Cherries Jubilee gibi popüler tatlıların da bir şekilde zuhur ettiği The Holdovers, işte bu yazılmamış romanın ne kadar zengin içerikli olabileceğinin de göstergesi bir film. Çoğunluğu Amerikan festivalleri olmak üzere tam 21 ödül, daha fazlasından da adaylık alan Paul Giamatti'nin hiç şaşırtmayan, tadına doyulmayan Paul Hunham performansı gerçek bir ustalık ürünü. Sadece bu filmdeki Mary rolüyle başta En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar'ı olmak üzere 60'ın üzerinde ödül kazanan Da'Vine Joy Randolph da acı kaybına rağmen hayata tutunan güçlü ve anaç Mary karakterine abartısız, tutkulu olduğunu hissettiren ama bunu özenle dengede tutan bir oyunla karşılık veriyor. 2002 doğumlu genç oyuncu Dominic Sessa ise bu ilk filmindeki performansıyla tam 12 ödüle layık görüldü. Dönem filmi olması itibariyle sanat yönetimi ve kariyerinde In Brudges gibi önemli bir yapım olan görüntü yönetmeni Eigil Bryld'in işçliği de takdir edilesi. The Holdovers, geride bırakılanlara ithaf edilmiş, onların özlemlerini, acılarını, umutlarını, değişimlerini, dönüşümlerini heybesine koymuş içli bir film.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder