14 Eylül 2014 Pazar

L'enfant d'en haut (2012)


Yönetmen: Ursula Meier
Oyuncular: Kacey Mottet Klein, Léa Seydoux, Martin Compston, Gillian Anderson, Yann Trégouët, Jean-François Stévenin
Senaryo: Antoine Jaccoud, Ursula Meier, Gilles Taurand
Müzik: John Parish

Ursula Meier filmi L'enfant d'en haut, İsviçre'deki turistik bir kayak merkezinin altındaki konutlarda ablası Louise ile yaşayan 12 yaşındaki Simon'un hikayesini anlatıyor. Hergün teleferikle zenginlerin kayak yaptığı tesislere çıkıp turistlere ait türlü ekipmanları çalan, bunları da satarak evini geçindiren Simon, erkek arkadaşıyla gönül eğlendirmekten başka bir iş yapmayan ablasına da bakmaktadır. Abla da Simon'un yaptıklarını bilmesine rağmen, bu durum işine geldiği için sesini çıkarmaz. Simon ve Louise'in tatlı sert ilişkilerini, Simon'un riskli hırsızlık faaliyetleriyle ve çaldıklarını satma girişimleriyle kurgulayan Meier, tarzıyla Dardenne Kardeşler'den yoğun izler taşıyor. Zengin turistlerin yaşadığı "yukarısı" ile zor hayat şartlarında para kazanmaya çalışan "aşağısı" arasındaki sınıf farkını kendince ortadan kaldırmak adına önüne geleni çalan, konuştuğu kişilere türlü yalanlar söyleyen, aşağı indiğinde yine kendi kurduğu satış ağı ile elindeki pahalı malzemeleri ucuza elden çıkaran Simon'un bu rutinini filmin ilk 18 dakikasında anlıyoruz. Tabii aşağıda ablasıyla birlikte ebeveynsiz sürdürdükleri, çalıntı malların sağladığı sefil ve özgür yaşamlarına da uyum sağlamakta hiç gecikmiyoruz.

Bu noktadan sonra filmi onlarca farklı versiyonla şekillendirmek mümkün iken Ursula Meier, Simon'u iş üstünde yakaladıktan sonra ona acıyan ve sırrına ortak olan İngiliz mevsimlik işçi Mike, Simon'a sevecen davranan iki çocuklu zengin turist Kristen, Louise'in erkek arkadaşı Bruno gibi karakterleri akışa dahil ederek küçük karakterini yerinde saydırıyor. Ne zaman ki çok önemli bir sürprizle karşılaşıyoruz, o andan sonraki şekillenmenin filmin yönünü değiştireceğini düşünüyoruz. Ama bakış açımız tazelendikten sonra bile hikayenin ana hatları fazla değişmiyor. Bunu bir olumsuzluk olarak algılamıyoruz. Çünkü bu iki insanın hayata tutunma çabaları, hırsızlık olgusunun karartısında daha ön planda yer alıyor. Hikayenin nereye, nasıl ilerleyeceğinin merakı, bütünleşmiş olduğumuz karakterlerin ödemek durumunda olduğunu bildiğimiz bedellerin yol açması muhtemel hasarlarıyla bütünleşiyor. Simon'un önlenemez sorunlu hallerinin yarattığı sıkıntılar hep ikisinin arasında çözülmek durumunda kalıyor. Yine Dardenne filmlerinin sonlarına benzeyen bir final, Simon ve Louise'i her yönden inandırıcı kılan Kacey Mottet Klein ve Léa Seydoux sayesinde bağlandığımız filmi sözde bitiriyor. Fakat seyir tecrübelerimizden biliyoruz ki böyle filmler bittikleri yerde kalmıyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder