28 Eylül 2014 Pazar

Frank (2014)


Yönetmen: Lenny Abrahamson
Oyuncular: Domhnall Gleeson, Michael Fassbender, Maggie Gyllenhaal, Scoot McNairy, François Civil, Carla Azar
Senaryo: Lenny Abrahamson, Peter Straughan
Müzik: Stephen Rennicks

2012'de bol ödüllü What Richard Did filmini yöneten Lenny Abrahamson'ın, senaryosunu Tinker Tailor Soldier Spy uyarlamasında da çalışmış Peter Straughan ile birlikte yazdığı, kendisinin yönettiği yeni filmi Frank, ilginç karakterini gerçek hayattan esinlenerek oluşturmuş başarılı bir dram. Bu esin kaynağı ise 1974 yılında Manchester'da kurulan new wave grubu The Freshies'in multi-enstrümantalist lideri Chris Sievey'in sahne personası Frank Sidebottom. Kafasına taktığı kocaman bir maske, dört kişiden oluşan grubuna koyduğu ilginç kurallar ve bir o kadar tuhaf müzikal fikirleriyle filmin kahramanı Frank ise küçük konserler vermek üzere şehri turlayan deneysel müzik grubu "Soronprfbs"ın lideri. Filmin diğer kahramanı olan Jon, bir ofiste iyi bir işe ve evde iyi bir anne babaya sahip genç bir adam. Müzisyen olmak, iyi şarkılar yazarak efsane olmak arzusunda olan ama bir türlü beceremeyen Jon, birgün kendini denizde boğmak isteyen Soronprfbs grubunun kafayı sıyırmış klavyecisine rastlayınca ve orada bulunan grubun menajeri Don'dan yeni klavyeci olması için teklif alınca hayatı farklı bir yöne doğru yol almaya başlıyor.

Başlangıçta sadece bir haftasonu için gruba katıldığını düşünen Jon, kendini süresi belli olmayan albüm çalışması için bir kır evinde bulunca ilk önce şaşırıyor, ardından hayatında beklediği fırsatı yakaladığını düşünerek ortama uyum sağlamakta gecikmiyor. Bu sayede sıradışı müzisyen Frank ve onun etrafında birer tarikat mensubu gibi hazır bekleyen müzisyenleri daha yakından tanıma fırsatı buluyor. Bizler de seyirci olarak Jon'un gözünden bu ilginç deneyime tanık oluyoruz. Olurken de birbirinden enteresan yöntemlerin Frank tarafından hangi gerekçelerle konduğu belli olmayan deneysel müzik anlayışının yabancılaştırmasına maruz kalıyoruz. Ama bu Frank'i yorumlayabilmek için özellikle gerekli bir yabancılaştırma. Zaten gizem dolu Frank'in kendisi başlıbaşına yabancılaştırılmış bir figür. Şarkıdan ziyade sesler ve onların kombinasyonlarıyla ilgilenen, üzerine rastgele bindirilmiş liriklerle kendine has bir anlam arayışının deneysel labirentlerinde gezinen Frank'in grup tarafından bir deha olarak görülmesi kolay kabul edilebilir bir durum değil. İşte filmin üzerine kafa yorduğu meselelerden biri bu kabul zorluğunun karşısında duran ayrıksılık.


Frank'i sıradışı kılan en belirgin özellik kafasındaki büyük maske gibi görünse de, müziğe ve müzikal etkinliklere (albüm, prova, performans, konser organizasyonları) yaklaşımıyla da bu sıfatı hak ediyor. Kendi deneysel doğrularının kestirilemezliği yüzünden "anlaşılmaz" olmayı erdem gibi gören bazı yaşayan müzisyenleri anımsatan Frank, bir film karakteri olarak potansiyelinin altında seyretme riskini maskesi sayesinde aşıyor. Yani maske faktörü olmasa belki film bu kadar enteresan bulunmayabilirdi gibi basit bir yorum her zaman masanın üzerinde. Filmde sıkça dile getirilen akıl hastalığı durumunun müzikal yansımalarına "delilik ile dahilik arasındaki ilişki" penceresinden bakmak belli bir pratik sağlıyor. Frank de maskesi ve şaşırtıcı özellikleriyle bu pratiği kolaylaştırıyor. Ancak deha bunun neresinde kıvamında olanlar için geriye sadece maskenin gizemi kalıyor. Neyse ki film, sıkıcı hayatında kendi arzuladığı bir dalda dönüm noktasına ulaşmak isteyen Jon temsilciliğinde Frank gibi bir karakterin ve en önemlisi onun maske takma motivasyonunun altını boş bırakmıyor.

Jon'un sözünü ettiği kognitif terapinin birçok kolundan izler taşıyan Frank, korkularının üzerine gitmeye cesareti olmayanların bu cesareti bir olguda (müzik), bir konumda (müzik grubu liderliği) veya bir nesnede (bir enstrüman ya da bir maske) yenmeye çalışmaları (ve hatta yenmeyi başarmaları) üzerine başarılı hamleleri olan bir film. Sadece bazen bunu ana akım yöntemlerle yapamıyor oluşu yüzünden anlaşılmaz damgası yiyebilir. Oysa çok güzel finaliyle hiç de anlaşılmaz bir tarafı yok. Tam tersi, hem Frank, hem de Jon için asıl ve belki de en başta yapılması gerekenleri dile getirdiği için filmin geri kalanını da elinden geldiği kadar anlamlandıran bu güzel bitiş, yaşanan ilginç, komik, dramatik ve travmatik sahneyi bir veya birkaç amaç etrafında toplayabiliyor. Doğrudan ve dolaylı psikolojik alt metinler bir hantallaşma yaratmıyor. Şekerin çayda eridiği gibi filmin doğası içinde eriyip gidiyorlar. Belki farklı damaklara göre o erimenin yol açtığı fazla tatlılık ya da tatsızlıktan söz edilebilir. Domhnall Gleeson, Maggie Gyllenhaal ve maskenin altındaki bir karakteri benimsetmeyi başaran Michael Fassbender performansları filmi daha da yukarılara taşıyor. Lenny Abrahamson ise özellikle What Richard Did'den sonra Frank ile kendini bağımsız sinemanın takip edilesi yönetmenleri arasına sokuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder