30 Mayıs 2020 Cumartesi

Beginners (2010)


Yönetmen: Mike Mills
Oyuncular: Ewan McGregor, Christopher Plummer, Mélanie Laurent, Goran Visnjic, Mary Page Keller, Kai Lennox, Keegan Boos
Senaryo: Mike Mills
Müzik: Roger Neill, Dave Palmer, Brian Reitzell

2005 yılında yazıp yönettiği ilk filmi Thumbsucker ile beğeni toplayan Mike Mills, 2007'deki Does Your Soul Have A Cold? adlı belgeselin ardından 2010 yılında kendini daha da geliştirmiş biçimde Beginners ile geri döndü. Karısı öldükten sonra eşcinsel olduğunu açıklayan 75 yaşındaki emekli müze müdürü Hal ve oğlu Oliver arasındaki ilişkiyi, babası öldükten bir süre sonra Oliver'ın bir partide tanıştığı gizemli aktris Anna ile ilişkisiyle harmanlayan Beginners, Mills'in bu ilişkileri ele alış biçimleri kadar bu harmanlama becerisiyle de güçlü bir film ortaya koyuyor. Film, bir yandan Hal'ın gay olduğunu açıkladığı, sonrasında çaresi olmayan bir kanser evresinde olduğunu öğrendiği dönemde başlayıp, bu dönemde oğlu Oliver ile yaşadıklarını işliyor. Diğer yandan Hal'ın ölümünün ardından Oliver'ın Anna ile tanışıp belirsizliklerle dolu bir ilişkiye yelken açtığı başka bir dönem izliyoruz. Arada sırada da geçmişe gidip küçük Oliver'ın annesi Georgia ile vakit geçirdiği anları izliyoruz. Bu üç kanalı kronolojiyle uğraşmadan iç içe geçiren Mills, Oliver'in şahsi monologlarıyla süslü, Michael Moore belgesellerinde gördüğümüz esprili arşiv fotoğraflarıyla hızlı geçişleri de aralara serpiştiriyor. Bu zamanda bir ileri, bir geri gidişler Oliver'ın annesi, babası ve sevgilisine karşı beslediği karmaşık duygularını simgelercesine eğlenceli ve hüzün dolu bir hatıra defterine dönüyor.

Eşi ölene dek eşcinsel olduğunu herkesten gizlemiş olan Hal, cinsel özgürlüğünü kazanmış olduğunu hissetmesine, hatta hayat dolu genç sevgilisi Andy ve değiştirmek istediği hayat tarzıyla kayıp yılların acısını çıkarmak istemesine rağmen, tedavisi mümkün olmayan kanser hastalığını öğrenince bunu reddetme psikolojisine giriyor. Babasının bu sıra dışı hayatıyla bir anda yüzleşmek durumunda kalan Oliver, onun cinsel yöneliminden rahatsızlık duymasa da, aklında cevap bekleyen bir çok soru var. Tabii film, bu karışık kurguda ne zaman cevaplanacağı asla kestirilemeyecek onlarca soru gibi bunları da zamanlaması bize tam yerinde gözükecek anlarda cevaplıyor. Mills bu bölüme anne Georgia'nın dalgalı psikolojisini ve Andy'nin sevgi açlığını da dozunda ekleyerek yan karakterlerin hikayeye gerekli katkılarını sağlıyor. Oliver - Anna kanadı ise kendi başına ayrı bir senaryo gibi akıyor. Klişelere yüz vermeyen, bağımsız ruhlu, birbirine hemen teslim olmayan, içinde muğlaklıklar taşıyan bir mizahla örülmüş bu ilişkinin seyri de cevapları kestirilemeyecek tavırdan nasibini alıyor. Ciddileşmeye başladığı zaman adeta kırılacak eşyaya dönüşen romantizmin sindiği bu sevimli beraberliğin mütevazi büyüsüne kapılmamak çok zor. Mills'in kağıt üzerinde kurguladığı baba - oğul ve kadın - erkek dengeleri sanki serbest denemelerden derlenmiş bir roman uyarlaması gibi kendi yolunu çizip, her an başka yollara da sapabilirmiş izlenimi uyandıran biçimde sinema karakterlerinde vücut buluyor.

Babasının yıllar sonra bir eşcinsel olduğunu öğrenen, ummadığı bir anda aşka düşen, elindeki albüm kitapçığı tasarımı siparişini, zihninde kendi hayatının kitapçığını tasarlamaktan bir türlü tamamlayamayan Oliver'ın çocuksu şaşkınlığını, anne ve babası arasındaki iletişimsizlik arasında büyümüşlüğünü, eline geçen aşkla ne yapacağını tam olarak bilememezliğini, babasını ve sevgilisini kaybetme hüznünü hep cebinde taşıyan sevimliliğini kusursuz veren Ewan McGregor, tüm bunları yaparken özel bir çaba sarf etmiyor. Çünkü Mike Mills'in yarattığı, otobiyografik özelliklere sahip Oliver'ın abartılı, uçlarda bir performansla yansıtılmaması gerekiyor. Anna rolündeki Fransız oyuncu Mélanie Laurent ile kimyası da çok güçlü. Filmin en önemli unsurlarından biri ise Hal rolüyle başta Oscar, Altın Küre ve BAFTA olmak üzere çeşitli festivallerden 30 ödül kazanan usta aktör Christopher Plummer. Tabii ki oyuncunun kariyerinde bundan çok daha iyi performansları olmuştu. Sayısız filmde özellikle yan rollerde güven veren bir karakter oyuncusu oldu. Beginners'da çizdiği, yıllar sonra hayatını değiştirme, inandığı ve hissettiği şekilde yaşama fırsatı elde eden, öncesini göremiyoruz ama bu haliyle renkli bir kişilik kazanan Hal karakterini filmin doğasına yakışır biçimde abartısız ama tam da kendisine biçildiği gibi canlandırıyor. Ama hepsi Mike Mills'in canlı olduğu kadar sakin, neşeli olduğu kadar üzgün, çalışkan olduğu kadar rahatına düşkün yazım/yönetim dengelerine çok şey borçlu. Mills'in Beginners sayesinde Charlie Kaufman, Spike Jonze, hatta Noah Baumbach ekolüne yakın duran bir tarz oluşturmaya başladığı söylenebilir. Bunu da, bu filmde kurgusal yönden oynamayı çok sevdiği bir kavram olan zaman gösterecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder