7 Mart 2007 Çarşamba

Syriana (2005)


Yönetmen: Stephen Gaghan
Oyuncular: George Clooney, Jeffrey Wright, Matt Damon, Chris Cooper, Amr Waked, Alexander Siddig, Robert Foxworth, Nicky Henson
Senaryo: Robert Baer, Stephen Gaghan
Müzik: Alexandre Desplat

Ortadoğu'da görev yapan CIA ajanı Bob Barnes çoğu zaman kuralların dışına çıkması yüzünden üstleri tarafından sık sık uyarılsa da verilen görevleri başarması sayesinde iyi bir şöhrete sahiptir. Ortadoğu petrolleri sorunu Barnes'ın yeni görevini teşkil eder. Prens Nasır'ın ülkesindeki petrol rezervlerini Amerika yerine Çin'e devretmeyi planlaması bölgedeki Amerikan şirketlerine büyük bir darbe vurmak üzeredir. Bu durumu düzeltmek için ne gerekiyorsa yapması konusunda tam yetki alan Barnes hemen çalışmaya başlar. Öte yandan Amerikan petrol şirketleri güçlü avukatlar yardımı ile durumu lehlerine çevirmenin yollarını aramaktadırlar.

Robert Baer’in See No Evil adlı kitabından, Stephen Gaghan’ın uyarladığı, aynı zamanda yönettiği Syriana, gerçek bir politik başyapıt. Kahraman ve kötüler etrafında seyreden filmlerden hoşnut izleyici kitlesinin muhtemelen adaptasyon sorunu yaşayabileceği Syriana'nın, gündemi takip eden duyarlı kitleyi kalbinden ve beyninden vuracağı kesin. 2000 yapımı Traffic ile En İyi Senaryo ödülünü de alan Gaghan, silah trafiği, Ortadoğu çıkmazı, petrol şirketlerinin kirli çamaşırları, intihar saldırıları, diplomasi kaosu gibi kaynayan Doğu’ya ait ne varsa, sözünü esirgemeden, cesur ve son derece sert bir biçimde ifade ediyor.

Batı’nın “zavallı Ortadoğu”ya eş anlamlı kullandığı “Syriana”, bu zengin ama huzursuz coğrafyanın makus talihini, onun üzerine oynanan akılalmaz oyunları, çıkar çevrelerinin legal-illegal çabalarını ve yasal kurumların illegali legalleştirme yöntemlerini de eş anlam edinen bir terim. Bu sömürüyü tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren filmin dili o kadar güçlü ve sivri ki, doğrudan yada dolaylı okumalarını sindirebilmek için tekrar tekrar izlenmeyi sonuna kadar hak ediyor. Ama bu anlatımı, birçok politik gerilim filminin mesaj verme ya da ima etme hatasına düştüğü biçimde yapmıyor. Çünkü Syriana'nın kendisi başlıbaşına bir deklarasyon..
 

Dünyadaki petrol rezervlerinin hatırı sayılır bir yüzdesine sahip olmanın bedellerini, dış müdahalelerle karıştırılıp, savaşlara, iç isyanlara, bilinmeze sürüklenerek ödeyen ve hala da ödemekte olan bu toprakların geleceğiyle ilgili Syriana'nın karamsar bakışı gerçekten çok trajik. Ama gerçeğin ta kendisi de aynen öyle. Filmin bu iliklere işleyen gerçekliği, karamsar duruşu ile birleştiğinde ortaya çıkan çürümüşlük, senaryonun şok edici satırlarında darbe üzerine darbe indiriyor. Yolsuzluğun aslında her şeyiyle organize bir politika şekli olduğu daha önce hiçbir filmde bu kadar ayan beyan dile getirilmemişti belki de.. Sorun öylesine derin, çaresizlik o kadar büyük ki, filmin elinden gelenin en iyisini yaptığı kesin.

Traffic'i andıran kurgu, sadece teknik açıdan değil, insani değerleri ve kişisel ikilemleri başarıyla götürmesiyle aynı zamanda kaya gibi bir dramatik yapıya sahip. Filmde tam beş adet baba-oğul ilişkisi izliyor olmamız pek çok olguyla ilişkilendirilebilir. Babalar gücü ve iktidarı ya da tam tersi zayıflığı temsil ederlerken, oğulları da onların bu mücadelesinin bedelini ödemek zorunda kalan kurbanlar olabiliyor. Bir ajanın, bir ekonomik danışmanın, bir müfettişin, bir petrol işçisinin, bir kralın yada bir kaybedenin oğlu olmak hiçbirşeyi değiştirmiyor. Ortadoğu'nun yalancı “baba” adayları da bu bedeli oğullarına mutlaka ödetecekler. Filmin bize söylediği onca şeyden biri de bu acı gerçek.

Omurgasını siyasi çekişmelerin oluşturduğu filmin bu dramatik yapısının yanında, son derece ekonomik ve zamanlaması sağlam bir aksiyon anlayışı var. Belgesel havasının yanında, tam olarak öyle olmasına izin vermeyen bu tarz, Stephen Gaghan’ın birinci sınıf bir anlayışa sahip olduğunun kanıtı. Başta George Clooney olmak üzere, Matt Damon, Jeffrey Wright, Alexander Siddig, Chris Cooper ve diğerleri filmin kalabalık kadrosunun en iyileri. Başrol, son rol gibi bir kavramdan söz etmek ne derece doğruysa tabi.

Syriana son yılların en provokatif, en gerçek filmlerinden birisi. Bu tip filmlerin yolunun açılması, Oscar kazanması, medyatik olması kadar güzel bir şey olamaz. Belki o sayede daha geniş kitlelere bu dehşet tablosu ifşa edilebilir. Amerikan yapımı bu film, en iyi eleştirinin özeleştiri olduğunun sarsıcı örneklerinden. Çünkü o kızdığımız Yeni Dünya kendi içindeki muhalifleriyle, Syriana'nın özellikle şok finaline kadar izlediği rotasıyla en iyi muhalefeti kendi içinden yapabildiğini radikal bir biçimde kanıtlıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder