7 Ocak 2007 Pazar

36 Quai des Orfèvres (2004)


Yönetmen: Olivier Marchal
Oyuncular: Daniel Auteuil, Gérard Depardieu, André Dussollier, Roschdy Zem, Valeria Golino, Daniel Duval, Francis Renaud
Senaryo: Dominique Loiseau, Frank Mancuso, Olivier Marchal, Julien Rappeneau
Müzik: Erwann Kermorvant, Axelle Renoir

Leo Wrinks (Daniel Auteuil) ve Denis Klein (Gérard Depardieu), Paris polis teşkilatının en kıdemli polislerinden ikisidir. Yıllar önce çok iyi arkadaşlıkları olan bu ikili, aralarındaki rekabet sebebiyle bir süredir adeta birbirlerine düşman kesilmişlerdir. Polis şefi Mancini'nin bir süre sonra emekliye ayrılacak olması, ikisinden birinin bu koltuğa oturacağı anlamına gelir. Mancini, şehirde adeta terör estirerek yollarda silahlı soygunlar yapan çeteyi adalete teslim edene bu görevi bırakmayı düşünmektedir. Çetenin izini süren Leo, hapisten şartlı olarak çıkan bir mahkumdan yasadışı şekilde bilgi almaya çalışırken, bir cinayet işlenmesi ile zor durumda kalır. Birşeylerin döndüğünü farkeden Denis, olayın içyüzünü öğrenip bunu Leo'ya karşı kullanmayı planlamaktadır.

  
Afişinden oyuncularına, dışardan görünen her şeyiyle 1995 tarihli Michael Mann filmi Heat ile karşılaştırılan film, bu filme sadece iki efsanevi Fransız oyuncuyu bir suç filminde buluşturması dışında benzerlik taşımıyor. Bu bakımdan biraz Heat, biraz John Woo filmi Face-Off, bolca da entrika soslu iyi polis-kötü polis örnekleri ile harmanlanmış türünün iyi örneklerinden.

Daniel Auteuil ve Gérard Depardieu’nun sırtladığı film, Heat'deki hırsız-polis mücadelesini, polis şefliğini elde etme mücadelesi bağlamında işliyor. Heat ile karşılaştırma yanlışına düşülmemesi filmin yararına olur, zira bu filmde ince karakter analizlerinden ve derinlemesine suç-suçlu incelemesinden söz edilmesi ne derece doğru olur bilinmez. Hızlı kurgusu, sürükleyici hikayesi, aksiyon sahneleri ve kalıplaşmış diyalogları ile bir Fransız filminden çok Amerikan filmi duruşuna sahip. Öyle ki, o hızlı kurgu bazı yerlerde mantık hataları da yaratmıyor değil. Hırs ve rekabetin vicdan ile çatışmasını yansıtma fırsatı varken, bunu filme merkez etmeden değinip geçmek bu tip bir filme yakışmadığı gibi, iyi-kötü arasındaki mücadelenin basit bir kıskançlık kaynaklı olması da konuyu bir nebze sekteye uğratıyor. Ama tüm bunlara rağmen 36 Quai Des Orfévres'e kötü demek bir kere Fransız sinemasının iki duayenine en büyük haksızlık olur. Gerçi oyunculuk olarak Auteuil ve Dépardieu’nun çok daha iyi performanslarını izlemiştik. Ama bu iki aktörün karizması ve sihri, ölü bir karakteri bile ete kemiğe büründürebilecek ustalıklarla yoğrulmuştur. Yılların verdiği oyunculuk tecrübelerini yaşamlarının birer parçası haline getirdiklerinden, oynadıkları rol onlarda hiçbir zaman emanet gibi durmaz.


Televizyon kökenli Fransız yönetmen Olivier Marchal, sadece Auteuil ve Dépardieu ile yetinmemiş, Francis Renaud, André Dussollier gibi orta kuşak karakter oyuncuları ile, büyüleyici güzelliğe ve oyunculuğa sahip Valeria Golino’yu da filmin kadrosuna dahil etmiş. Hepsi de filmin kendi çapındaki senaryosuna en iyi şekilde hayat vermişler. Görüntüler ve kadrajlar sağlam, aksiyon sahneleri yerli yersiz değil, hızlı kurgunun gerektirdiği zamanlama çerçevesinde ve dozunda kullanılmış. Kısacası teknik açıdan çok çok iyi bir film.


Eğer 36 Quai Des Orfévres'in bir talihsizliği varsa o, Heat gibi bir klasikle karşılaştırılması değil, klişe sayılabilen konuları bile farklı yol yöntemlerle işlemeyi başaran Fransız sinemasına ait bu filmin pek de Fransız duruşuna sahip olmamasıdır. Michael Mann’ın Pacino-De Niro ikilisini kullandığı gibi Marchal’ın Auteuil-Dépardieu kullanması beklenmiyor, ancak eldeki bu malzeme de en iyi şekilde kullanılmayı hak ediyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder