5 Temmuz 2020 Pazar

Il capitale umano (2013)


Yönetmen: Paolo Virzì
Oyuncular: Fabrizio Bentivoglio, Valeria Bruni Tedeschi, Matilde Gioli, Valeria Golino, Fabrizio Gifuni, Guglielmo Pinelli, Luigi Lo Cascio, Giovanni Anzaldo
Senaryo: Stephen Amidon, Paolo Virzì, Francesco Bruni, Francesco Piccolo
Müzik: Carlo Virzì

Stephen Amidon'un romanını Paolo Virzì, Francesco Bruni ve Francesco Piccolo'dan oluşan ekibin senaryolaştırdığı, İtalyan sinemasının tecrübeli senarist/yönetmenlerinden Paolo Virzì'nin yönettiği Il capitale umano (Human Capital), başta kurgusal olmak üzere pek çok seviyede ustalık kokan bir dram. "Dino", "Carla", "Serena" ve son bir final bölümüyle birlikte dört bölümden oluşan film, bir etkinlikteki görevi bittikten sonra bisikletiyle gece evine dönerken bir cipin çarpması sonucu ağır yaralanan garsonun geçirdiği bu kazayla başlıyor. Daha sonra bu kazanın 6 ay öncesindeki bir güne dönüp, üç bölüme de aynı gün ile başlıyoruz. İlk bölümde hırslı bir emlakçı olan Dino Ossola, kızı Serena ve sonradan evlendiği psikolog eşi Roberta'yı izliyoruz. Lombardia bölgesinin nüfuzlu yatırımcılarından Giovanni Bernaschi'nin görkemli malikanesine kızını bırakmaya gittiğinde girişkenliği sayesinde kendini bir anda zengin iş adamlarıyla tenis oynarken bulan Dino, oradaki sohbetlerin gazıyla kısa sürede kar edeceğini düşünerek Bernaschi Yatırım Fonu almaya karar verir. İyi bir yatırım yaptığından emin bir şekilde kendini Bernaschi ve ortakları gibi elit kesimden biri gibi görmeye başlar. Ama kendi parasının üzerine kar vaadiyle piyasadan topladıklarını da ekleyerek fon işine giren Dino için işler umduğu gibi gitmez. Üstüne eşi Roberta'nın hamile olduğunu öğrenir.

Dino ve Serena'nın malikaneye geldiği günün sabahına geri döndüğümüzde bu kez aynı günü Giovanni Bernaschi'nin eşi Carla'nın tarafında yaşıyoruz. Sanatla olan geçmişine rağmen işkolik eşinin gölgesinde tipik bir sıkılgan zengin eş profili çizen Carla, şehir merkezindeki eski bir tiyatroyu restore etmek, yeni oyunlarla tekrar halka açmak istemektedir. Bunun için konunun uzmanlarıyla bir komisyon kurar, komisyondaki oyun yazarı Donato ile yakınlaşır. Fakat restorasyon için Carla'ya söz veren, daha sonra tiyatroyu bir iş merkezi yapmak için sözünden dönen Giovanni ile ters düşer. Çok üzülüp öfkelense de kendisine lüks bir hayat sunan Giovanni'den ayrılamaz. Tekrar aynı günün sabahına gideriz ve bu kez Dino'nun kızı Serena açısından filme başlarız. Bernaschilerin uçarı oğlu Massimiliano ile arkadaş olduğu için serbestçe malikaneye girip çıkan Serena'yı herkes onunla sevgili sansa da, o aslında bir uyuşturucu meselesi yüzünden okulda dışlanmış olan Luca'ya ilgi duymaktadır. Okulun ödül gecesinde biraraya gelen Ossola ve Bernaschi ailelerinin, Bernaschilere ait cipin o gece orada çalışan garson Fabrizio'ya iş çıkışı çarpıp ağır yaralamasıyla yaşadıkları olayları üç perdeye ve bir final bölümüne ayıran film, hem başroldeki bu üç karakteri farklı açılarla derinleştiriyor, hem de bu kazanın gizemi etrafında kendini sürekli yenileyen güçlü bir dram ağı kuruyor.


Bu şekilde üç karakter üzerinden aynı zaman dilimini izlediğimiz filmlerin çoğunda rastladığımız üzere birbirine soru sorup, sonra birbirine cevap veren sistemi uygulayan bu üç bölüm bir yandan farklı açılardan ilerleyip kendi olay örgüsünü kurarken, diğer yandan ortak kesişme noktalarıyla da birbirlerine destek çıkıyor. Birilerinin aceleyle nereye gittiğini, neden ağladığını, neden telaşlı olduğunu vs. birbirlerine paslayarak adım adım cevaplandırıyor, kronoloji jimnastiği yaptırıyorlar. Fakat bununla birlikte üç bölümün de odağını oluşturan kazadaki gizemi açık etmeyip son bölüme kadar sahip çıkıyorlar. Bu hınzır senaryo biçimini kurgusal olarak da pelikülde zinde bir biçimle tek vücut haline getiren film, her şeyi kitabına uygun yapıyor. Her bölüm, adını aldığı karakteri merkeze koyarken diğerlerinin vasıflarını flu bırakarak, bir sonraki bölüme kadar kendi işine bakıyor. Giovanni, Roberta, Massimiliano ve Luca gibi yan karakterler de üç bölümdeki tamamlayıcı özellikleriyle sanki filme kendi isimlerinin verilebileceği ekstra bölümlerle katılabilirlermiş gibi işlevli görülüyorlar. Yine de bu rollerden en ağırlıklı ve olayla doğrudan ilgili olan üç tanesinin seçilmiş olması, hikayeyi olası bir hantallıktan kurtarıyor. Ayrıca "Dino", "Carla", "Serena" sıralaması da olay örgüsüne bakıldığında tam olması gerektiği gibi.

Il capitale umano, farklı sınıflara ait iki ailenin bir kaza öncesi ve sonrası yaşadıkları üzerine uzaklı yakınlı bağlantılar kuran, bu sınıfsal eşitsizliği yedekte bekletip doğru anlarda sık sık oyuna sokan bir dram. Ama en doğru zaman da final oluyor ki, hayatın bazıları için en tatlı haliyle kaldığı yerden devam edip, bazıları için ise kapanması zor yaralar açtığı gerçeğinin altı çok iyi çiziliyor. Kapitalist sistemin yara açmak kadar kapatmakta da üstüne olmadığını, para olduğu sürece ortadan kaldırılabilecek sorun çeşitliliğinin sınırlarını bir de bu hikaye üzerinden tecrübe ediyoruz. Kendi menfaatlerini her şeyden önde tutan sigorta şirketlerinin, kişinin tahmini ömrü, normal kazanç kapasitesi, duygusal bağlarının niceliği ve niteliği gibi bazı parametreler üzerinden hesapladığı ve "beşeri sermaye" olarak adlandırılan meblağlardan ibaret gördüğü hayatlarımızın nasıl bir güvence altında olduğunu bir kez daha görüyoruz. Dev şirketler, onları koruyan avukatlık şirketleri, muhasebe şirketleri, sigorta şirketleri derken insan olarak ederimizin parametrelerle ölçülmesi bizi karmakarışık duygulara sürüklüyor. Filmin beşeri sermayeleri olan Fabrizio Bentivoglio (Dino), Valeria Bruni Tedeschi (Carla) ve Matilde Gioli (Serena) ise performanslarıyla kendi bölümlerinin yıldızı olmayı başarıyor. 90'larda başlayan yönetmenlik kariyeriyle adım adım yükselen Paolo Virzì'nin karışık, hassas, tıkır tıkır işlemesi gereken bir kurguyu ustalıkla yoluna koyması, roman matematiğini perdeye aktarmanın dezavantajlarından pek etkilenmediğini gösteriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder