25 Kasım 2012 Pazar

Hotel Transylvania (2012)


Yönetmen: Genndy Tartakovsky
Seslendirenler: Adam Sandler, Andy Samberg, Selena Gomez, Kevin James, Steve Buscemi, Fran Drescher, Molly Shannon, David Spade, CeeLo Green, Jon Lovitz, Brian George
Senaryo: Peter Baynham, Robert Smigel, Todd Durham, Dan Hageman, Kevin Hageman
Müzik: Mark Mothersbaugh

Kont Dracula, biricik kızı Mavis’in 118. Yaş günü şerefine insanların yerleşim yerlerinden uzakta Otel Transilvanya adındaki lüks otelinde büyük bir davet verme hazırlığındadır. Hem Mavis’e, hem de aralarında Frankenstein, Mumya, Görünmez Adam, Kurtadam ailesi ve daha pek çok canavarın bulunduğu konuklara unutulmaz bir gün yaşatmak isteyen Dracula’nın planları, tesadüfen oteli keşfeden gözükara turist Jonathan’ın gelmesiyle altüst olmak üzeredir. Çünkü Dracula, o güne dek maceraperest bir kişiliğe sahip olan, ama hiç dışarı çıkamamış kızı Mavis’i bu arzusundan vazgeçirebilmek için özenle hazırlanmış, her detayı düşünülmüş, kötülüklerle dolu uydurma hikâyeler anlatmıştır. Kızı ve misafirleri rahatsız olmasın diye Jonathan’ı da bir canavar olarak tanıtan Dracula, hem söylediği bu yalanla, hem de Mavis ve Jonathan’ın birbirlerinden hoşlanmaya başlamalarıyla iyice zor duruma düşer.

Star Wars: Clone Wars, Dexter's Laboratory, Samurai Jack, The Powerpuff Girls gibi animasyon serilerinin birçok bölümünü yönetmiş Rus Genndy Tartakovsky’nin yönettiği Hotel Transylvania, son yıllarda küçükler kadar yetişkinlere de çok kaliteli örneklerle hitap eden animasyon yapımlar düşünüldüğünde birkaç gömlek altta kalır gibi görünse de, teknikleri, esprileri ve içerdiği önemli mesajıyla görülmesi gereken yapımlardan biri. Özellikle adı geçen figürlere hayranlık besleyenlerin farklı bir kulvar içinde sevimli bulabilecekleri ayrıntılar taşıması da sebeplerden biri sayılabilir. Daha çok çocukları hedef aldığı söylenebilecek film, buna rağmen ciddi mesajını sinema tarihine korku salmış karakterleri sevimli kılmak suretiyle farklı ama etkili biçimde iletmeyi de başarıyor bana göre. Görünmez Adam’ın sessiz sinema oynaması, Kurtadam ve kalabalık ailesinin otelin altını üstüne getirişleri, ailenin sevimli amcası konumundaki Frankenstein’ın sevimli saflığı ve daha birçok ayrıntı, kendilerine zarar vermesinden korktukları insan ırkından uzakta mutlu, huzurlu bir doğumgünü etkinliği geçirmek üzere toplanan bu büyük “öteki” aileyi başarıyla resmediyor.


Verilmeye çalışılan mesaja gelirsek, ırkçılığa varan bu canavar / yaratık düşmanlığı ile, özellikle bağnaz insanlar tarafından öldürülmüş karısının acısıyla insanlara karşı nefret yüklü Dracula (ve benzer sebeplerden ötürü insanlar tarafından mimlenmiş diğer yaratıklar) bünyesinde filmi izleyen çocukların bu karşılıklı nefreti algılamasına yönelik gerekçeler sağlandığı söylenebilir. Ya da canavarların ve otele gelen Jonathan’ın sempatikliğini, hele de Jonathan ve Mavis arasındaki elektriği hissetmelerinden ötürü böylesi bir ayrımcılığın yanlışlığını kavrama yönünde fazla sıkıntı çekmeyebilirler. Belki de bu basit ayrımcılıktan hareketle, ileride rastlayacakları başka ötekileştirme çabalarına karşı çocukça da olsa bir refleksin temellerini atabilirler bilemeyiz. Mesela Dracula ve arkadaşlarının Jonathan’ı geri getirmek üzere çıktıkları yolda karşılaştıkları yaratık festivalinde insanlarla işbirliği yapmalarını çok yerinde bulan ve buna çok sevinen küçük bir seyirciyle aynı evde yaşıyorum.

Son olarak mecburen dublajlı izlediğim filmdeki seslendirmelerin, filmin tek kötü adamı sayılabilecek Karadeniz şiveli Quasimodo haricinde (ki onun konuşmalarının genel olarak çocuklarca anlaşılamaması yüzünden) çok başarılı olduğunu söylemeliyim. Zaten bol miktarda dublajlı animasyon izleyen seyirciler için kendisinden önce sesi tanınan tiyatro kökenli emekçilerin sesleri mutlaka aşinalık yaratacaktır. Orijinal seslendirme kadrosunda Adam Sandler, Steve Buscemi, Kevin James, David Spade, CeeLo Green, Jon Lovitz gibi isimlerin yer aldığı filmi bizde adeta sesleriyle oyunculuk yapan daha mütevazi bir kadronun konuşması alışıldık bir durum. Onlara bazı popüler yeniyetme dizi oyuncularının özelliği olmayan sesleriyle seslendirme yaptığı bir film sonrasındaki kadar ilgi gösterilmez. Galalar yapılmaz, seslendirdiği karakter hakkında röportajlar vermesi istenmez. Ama biz o sesleri hep duyar, benimser ve oldukları gibi severiz.

1 yorum:

  1. Merak ediyordum. Yazınızla daha çok ilgimi çekti. En kısa zamanda izlenecekler listemde :) Vampir alt türünün hala çok moda olduğu bugünlerde türü diğer karakterlerle birlikte mizahi bir anlatımla izlemek keyifli olacak gibi...

    Sevgiler,
    Bettra

    YanıtlaSil