Yönetmen: Neil Jordan
Oyuncular: Stephen Rea, Jaye Davidson, Forest Whitaker, Miranda Richardson, Adrian Dunbar, Joe Savino, Breffni McKenna, Birdy Sweeney
Senaryo: Neil Jordan
Müzik: Anne Dudley
Percy Sledge’in gelmiş geçmiş en iyi aşk şarkılarından biri olan When A Man Loves A Woman’ı ile açılıyor Neil Jordan filmi The Crying Game. Aşkın bir savaş alanına benzediğini en iyi tescilleyenlerden biri olmasından başka, siyasetin göbeğinden seslenmesine rağmen, tamamen sevginin siyasetinden bahseden sarsıcı bir tecrübe. Jordan’ın The Soldier’s Wife filminden esinlendiği filme önce bu ismi verme fikrinden arkadaşı Stanley Kubrick caydırmış Çünkü Kubrick’e göre, dini ve askeri çağrışımlarda bulunan isimler izleyici üzerinde olumsuz etkide bulunabilirmiş. Full Metal Jacket’ın saf bir savaş filmi olmasının bu görüşle ilgisi yoktur sanırım. Bunun üzerine Jordan, 1960’ların İngiliz pop şarkılarından, filmde de duyduğumuz The Crying Game’de karar kılmış.
IRA militanları, İngiliz askerlerin örgüt üyesi bir arkadaşlarını esir alması üzerine onu kurtarmak için bir aşk komplosuyla İngiliz asker Jody’yi (Forest Whitaker) kaçırılar. Örgüt üyesi güzel Jude’un (Miranda Richardson) Jody’yi kendine aşık ederek kurduğu komplo sonunda IRA’nın eline düşen askere göz kulak olan Fergus (Stephen Rea), giderek Jody’ye acımaya başlar ve aralarında bir dostluk doğar. Yediği kazığın, kendisine Kurbağa ve Akrep'in hikayesini hatırlattığı Jody’nin hayatı ve de en önemlisi aşkı Dil (Jaye Davidson) ile ilgili bilgileri öğrenen Fergus, İngiliz askerlerin baskınınyla darmadağın olan operasyonun ardından kurtulmayı başarır ve Dil’i bulup, ona asker sevgilisinin mesajını iletmek ister. Ama işler hiç de onun düşündüğü gibi gitmeyecek, hesapta olmayan bir sürü sürpriz Fergus’u dört bir yandan kuşatacaktır.
Özellikle 90 başlarına göre oldukça cesur kabul edilebilecek cinsel yaklaşımıyla önce birçok stüdyo tarafından çok sıra dışı bulunarak geri çevrilen film, aslında bu sayede daha fazla izleyici çekmiş. The Crying Game bu sayede iyi hasılat yaptığı gibi, En İyi Senaryo Oscarı başta olmak üzere dünya çapında bir sürü ödül de kazandı. Senaryoya baktığımızda aslında terör, aşk, cinsellik, ihanet, ölüm üzerine öyle büyük büyük laflar edilmediğini görürüz. Tam tersi, bu filmde Jordan senaryosu gücünü basitlikten alıyor. O basitliğin arasına sıkışıp kalmış gizemli hayatlar, yine o basitlikle izleyeni sıkmıyor, hatta topu onlara atıyor. Akademinin bu yaklaşımı pek alışıldık değil aslında. Oscar Moscar diyoruz ama, kimi zaman doğru tespitlerine de diyecek bir şey kalmıyor. Stephen Rea, Forest Whitaker, Jaye Davidson ve Miranda Richardson’un oyunları çok üstün. Zaten Jordan ile birlikte hepsi çeşitli organizasyonlarda ödüller kazanmış. Rea gibi usta bir oyuncunun performansı tıpkı senaryoya benziyor. Basit, muğlak ve tekinsiz. Texaslı Whitaker’ın İngiliz asker yorumu hiç sırıtmıyor. Ama travesti Dil rolündeki Jaye Davidson’un da onlardan aşağı kalır yanı yok. Yüz ifadesi ve kemik yapısı onu izleyene pek de yabancılaştırmıyor. Onunla ilgili sette yaşanan ilginç bir olay da var: Davidson sette nezle olur. Onun mini karavanına bir doktor çağrılır. Doktor onu muayene eder ve Neil Jordan ile konuşmaya gider ve der ki: Bu kızın hamile olabileceği ihtimalini düşünmediniz mi? Bunu duyan Jordan ve set ekibi kahkahayı basar. Doktor şaşırmıştır. Duruma uyanınca hafiften sazan konumunda hisseder.
Biraz da spoiler vermiş gibi olduk ama zaten Jordan bunun anlaşılmaz olması için özel bir çaba sarfetmemiş ve Dil’in erkek olduğunu bilmenin, Bruce Willis’in ölü olduğunu bilmek kadar hayati bir şaşırtıcılığı yok. Esas üzerinde durulan Dil’in kendisi. Aşkı uğruna her şeyi yapabilecek kadar sevgiye aç oluşu, Fergus’un da kendini keşfedişine ve fedakarlıkta bulunuşuna yön veriyor. Fergus ve Dil’in fedakarlıkları bize, gerçek aşkın feragat ve fedakarlık olmadan mümkün olamayacağını anlatıyor. İster onun için stadyumda dev ekrana sevgi sözcükleri yazdırın, ister onun için kendinizi kurşunların önüne atın, ister onun için aylarca özenle uzattığınız saçlarınızı kesin, yeter ki sevdiğinizi gösterin ve fedakarlıkta bulunun. Aşk elde etmesi o kadar meşakkatli bir duygu ki, bulunduğunda yeni bir gezegen keşfetmekle tamamen aynı.
Soundtrack
1. Boy George - The Crying Game
2. Percy Sledge - When a Man Loves a Woman
3. Cicero - Live for Today (Orchestral)
4. Carroll Thompson - Let the Music Play
5. The Blue Jays - The White Cliffs of Dover
6. Cicero - Live for Today (Gospel)
7. Dave Berry - The Crying Game
8. Lyle Lovett - Stand By Your Man
9. Anne Dudley - The Soldier's Wife
10. Anne Dudley - It's In My Nature
11. Anne Dudley - March To The Execution
12. Anne Dudley - I'm Thinking Of Your Man
13. Anne Dudley - Dies Irae
14. Anne Dudley - The Transformation
15. Anne Dudley - The Assassination
16. Anne Dudley - The Soldier's Tale
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder