23 Ocak 2010 Cumartesi

Blue Thunder (1983)


Yönetmen: John Badham
Oyuncular: Roy Scheider, Warren Oates, Candy Clark, Daniel Stern, Malcolm McDowell, Pat McNamara, Jason Bernard, David Sheiner
Senaryo: Dan O'Bannon, Don Jakoby
Müzik: Arthur B. Rubinstein

Aksiyon filmleri türlü türlüdür. Bazı aksiyonlar, aksiyondan ziyade losyon gibi uçup giderler. Bazıları rahat, huzur yüzü göstermezler adama. Aksiyonlar her yola gelir. Korkusu vardır, komedisi vardır, dramı vardır, bilim kurgusu vardır. Aksiyon filmi nedir diye bir tanım, uzadıkça uzar. Her şey hareket halinde. İnsanlar işe gidiyor, işten dönüyor, bulaşık yıkıyor, vergi iade zarfı dolduruyor, salıncakta birbirlerini itiyor, seks yapıyorlar. Bu davranışların beyaz perdeye yansıması, bir yerde bütün filmleri birer aksiyon filmi yapmaz mı? Ama endüstri hepsini itinayla ayrı ayrı kategorilendirmiş. Bu işin o kadar da basit olmadığını kanıtlayan üstatlardan biri de John Badham'dı bir zamanlar.

Badham’ın benim izlediğim filmleri arasında beğenmediğim yok. Bunlar Drop Zone, Bird On A Wire, Nick Of Time gibi aksiyon cevherleri. İzlemediğim diğer filmlerini de oluruna bırakmış durumdayım. Zaten sonradan kendini iyiden iyiye TV’ye vermiş. Ama onun bir filmi var ki, aksiyonu farklı bir boyutta ele almış, 70’lerde ekol, şimdilerde unutulmaz olmuş, Grease’den önce John Travolta’yı keşfetmiş efsanevi Saturday Night Fever, ya da Cumartesi Gecesi Ateşi. Bu filmin yarattığı infial, o zamanların eli yüzü düzgün delikanlılarına biçilen “oo Alain Delon gibisin” payesinin yanına, “oo Travolta gibisin”i eklemekle kalmamış, yeni dans figürlerinin önünü açmış bir ehemmiyete sahipti.


Kısaca Badham, çok büyük başyapıtlara imza atmasa da, dönemin saygı duyulan, yokluğu hissedilen bir yönetmeniydi. 83’te çektiği Blue Thunder, başkalarına göre nedir bilmem ama birçok yönden benim için bir aksiyon coşkusudur. Teknoloji harikası Blue Thunder isimli helikopter, polis teşkilatının suç önleme projesi kapsamında kullanılacaktır. Bunu denemek için kızımızın (dişi olduğu söyleniyor ve bu dişilik helikoptere ayrı bir cazibe katıyor) atandığı birimde görev yapan memur Frank Murphy, Blue Thunder’ı kullanma şerefine nail olmuştur. Her ne kadar ekibin sorumlularından, bir zamanlar Vietnam’da beraber görev aldığı ve düşmanlık beslediği Albay Cochrane bundan hoşlanmasa da... Frank, yine zamanın aksiyon filmlerinde sıkça işlenen Vietnam sendromu sahibi, kolundaki enteresan saatiyle kendine dayanıklılık testleri uygulayan eski tüfek bir hava devriyesidir. Cochrane ise, Vietnam’da Murphy’nin kullandığı helikopterde işlediği savaş suçuna onu da karıştırmış, uçuş ustası bir asker. İkiliyi yıllar sonra buluşturan proje, Murphy’nin bir gece Cochrane’i takip edip Şehir Suçları Komisyon Başkanı Diana McNeely cinayeti ile ilgili gerçekleri ve teşkilat tarafından kendisine kurulan komployu fark etmesi üzerine kontrolden çıkar. Helikopterdeki kayıtlı kasetleri basına ulaştırması için sevgilisine teslim eden Murphy, üstün nitelikli kızıyla havadan mücadelesini sürdürecektir. Yerde, televizyonlara ulaşması gereken kasetleri durdurmaya çalışanlar, havada ise Murphy’yi ve Blue Thunder’ı yoketmek için seferber olan polis helikopterleri, iki adet F-16 ve en önemlisi Cochrane.


Önce Blue Thunder kızımızın özelliklerine şöyle bir göz atalım:

Diğer helikopterler gibi normal uçmuyor. Tüm yüzey 2,5 cm. kalınlığındaki Nordoc Nato zırhıyla korunuyor. Önünde 6 namlulu, dakikada 4000’er kez ateş edebilen 20 mm. elektrik topu donanımı var. Buna rağmen hedeflerini dikkatle seçiyor. (Blue Thunder’ın gösteri uçuşunda kırmızı maketlerin temsil ettiği teröristlere ve beyaz maketlere yani sivillere yaptığı operasyondan sonra “her 10 teröristte 1 sivil öldü, kabul edilebilir bir oran” yorumuna Murphy’nin cevabı olağanüstü: “Sivillerden biri siz değilseniz”). 30 milyon mum gücüne sahip gece ışığı, kızılötesi filtre ile kontrol ediliyor. TV kamerası 100’den 1’e zum mercekli. Veri bankası, hedef sistemi, sessiz uçsun diye fısıltı moduna sahip. Uzaktan dinleme özelliği var. Hassasiyeti, uzmanın söylediğine göre 600 metreden bir farenin osuruğunu bile duyabilecek kapasitede. Namluyu pilotun baktığı yöne doğru çeviren ateş kontrol kaksı. Kaydedilen verilerin toplandığı veri bankasındaki kasetler, kasada olduğu sürece komuta merkezinden silinebiliyor. Tabi her makaranın ayrı şifresi var ve şifre pilotlarca belirleniyor. Kısaca, yan bakılmayacak fıstık gibi bir dişi.

Roy Scheider, sert, sevimli, güven veren, iş bitirici yüz ifadesiyle ve oyunuyla takdir ettiğim oyunculardan biriydi. Di’li geçmiş zaman çünkü artık o ifade kendisinde pek kalmadı. Sonradan B sınıf filmlerin emekliliği gelmiş ajan veya emekliliği gelmiş kötü adamı oluverdi. Ama başta Jaws olmak üzere Marathon Man, The Russia House, Naked Lunch gibi çok sevdiğim filmlerde oynaması benim gözümde onu unutulmazlar arasına yerleştiriyor. Filmde ayrıca, gelmiş geçmiş en baba kötü adamlardan Malcolm McDowell’ı tabiki Cochrane olarak izlemek, Blue Thunder’ın artı hanesine yaldızlı şekilde işlenmeli. A Clockwork Orange-Otomatik Portakal’ın Alex’i desek bile yeter. Ama yetmiyor, onca filme imza atmış aktörün soğukkanlı İngilizliğiyle hayat verdiği kötüler onu kült bir figür yapmaya yetiyor. McDowell, Blue Thunder’da yine tip olarak boğazı, oyunculuk olarak eli sıkılası karakterlerine Cochrane’i de eklemiş. Home Alone serisinin talihsiz hırsızı Marv olarak izlediğimiz Daniel Stern’in tıfıl zamanları ve bu film gösterime girdiği sırada hayatını kaybeden Warren Oates (ki film ona adanmış) diğer tanınmış oyuncular.


Görüldüğü üzere helva malzemesi gayet sağlam. Senaryonun hazırcevaplığı, dengeliliği, esprili hali de cabası. Esas bahsedilmesi gereken havadaki sahneler ise muazzam. Los Angeles semalarında, gökdelenler arasında yaşanan takip sahneleri bilgisayarların yarattığı halüsinasyonlardan değil, tamamen gerçek. Murphy ve Mavi Şimşek’in, polis helikopterleri ve F-16’larla kapışması, hele finalde Murphy ve Cochrane’in düellosuna benzer görkemli hava sahneleri içeren bir aksiyon daha görmedim şimdiye kadar. Bir süre önce Stealth filmini izledim. Bana hormonlu market domateslerini hatırlattı nedense. Oysa Blue Thunder halis bahçe domatesi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder