25 Eylül 2009 Cuma

Punisher: War Zone (2008)



Yönetmen: Lexi Alexander
Oyuncular: Ray Stevenson, Dominic West, Doug Hutchison, Julie Benz, Colin Salmon, Dash Mihok
Senaryo: Nick Santora, Art Marcum, Matt Holloway
Müzik: Michael Wandmacher

Organize suçla tek kişilik bir ordu gibi çarpışan Frank Castle, gözüne suç dünyasının hevesli gangsterlerinden Billy Russoti'yi kestirir. Russoti'yi gurur kırıcı bir halde bırakan Castle'ın artık yeni bir düşmanı vardır. Russoti, Castle'dan alacağı intikam için Jigsaw ile ittifak yapar. Castle, Jigsaw'un eğitimli askerlerinden oluşan acımasız ordusuna karşı tek başına ayakta durmak zorundadır.

Ses getirmiş bazı yapımların devam filmlerinin farklı yönetmen, senarist, oyuncularla çekilmesi genelde DVD pazarına yönelik B tipi işler çıkarıyor. Mesela hatırladığım kadarıyla Butterfly Effect, Behind Enemy Lines, The Hills Have Eyes gibi filmlerin gereksiz devamları bu şekilde çekildi. Şu sıralarda da The Descent’in ikincisi gündemde. Acaba tam olarak neyin hesabını yapıyorlar? Ya da ilk filmin haklarına sahip kimseler neden böyle tırıs girişimlere müsaade ediyorlar? Atıyorum, ilk filmden kimsenin olmadığı Slumdog Millionaire II: Back To Bombay çekmenin kime ne faydası var? Yine de ilk filmlerin orijinal veya potansiyel devam niteliği taşıyan özelliklerinden böyle ikinci sınıf devamlar çekilmesi çoğu kez gereksiz görünse de, orijinalleri benimsemiş olanlar için gece abur cuburluğu olarak rağbet görüyor. Kör malın kör alıcısı olabiliyor yani. Çoğu gösterime bile girmeden direk DVD-VCD raflarında bitiveriyor.

Punisher: War Zone da bunun son örneği. Hem izledikten sonraki düşüncelerimden, hem de film hakkında çeşitli yerlerden okuduklarımdan yola çıkarak, Punisher: War Zone’un 2004’deki ilk filmden daha dinamik ve daha çizgi romanımsı olduğunu söyleyebilirim. Yani bu kez iş biraz tersine dönmüş, boynuz kulağı tehdit etmeye başlamış görünüyor. Elbette Punisher: War Zone da tipik bir DVD-VCD mamülü. Böyle filmlerin hedefi sinema değil, mağaza gişeleridir zaten. İzlediğim zaman izlememiş olmayı tercih ettiğim The Spirit, Max Payne, Hitman gibi umut bağlanılan çizgi roman-oyun ürünü yapımların iddialı duruşlarına bakıldığında bu filmden üstün hiçbir yönleri olmadığı kanaatindeyim. Alman Lexi Alexander, fena sayılmayacak futbol fanatizmi temalı Green Street Hooligans’tan sonra daha özgün filmler çeker diye umuyordum. Yine de bu filmle ikinci lig sınırlarında vasatın altına düşmeyip, insanların kafa boşaltmak için tercih ettikleri türden aksiyonların altından da kalkabildiğini göstermiş. Bundan sonra daha ciddi teklifler alabilir. Ayrıca esasen bir TV oyuncusu olan Ray Stevenson’ın tartışılmaz karizması, sadık Punisher hayranlarını fazlaca memnun etmiştir diye düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder