5 Ocak 2008 Cumartesi

Confession Of Pain (Seung sing) (2006)


Yönetmen: Chang-dong Lee
Oyuncular: Do-yeon Jeon, Kang-ho Song, Yeong-jin Jo, Mi-kyung Kim
Senaryo: Chong-jun Yi, Chang-dong Lee
Müzik: Kwong Wing Chan

Deneyimli dedektif Hei’nin kayınpederi, hayırsever milyarder Chow görkemli malikanesinde korkunç bir cinayete kurban gitmiştir ve Hei’nin eski ortağı, artık özel dedektiflik yapan Bong’dan yardımını ister. Cinayet, alınması bir ömre mal olmuş bir intikamın sonucu gibi gözükse de detektifler bir süre sonra kusursuz bir cinayetin faili olan bir canavarın peşinde olduklarını anlarlar: Her ayrıntı özenle düşünülmüştür, her şey kusursuzca mantığa oturtulmuş ve olası sanık ve tanıkların her biri gizemli bir şekilde ortadan kaldırılmıştır. Polis, özel dedektif ve katil, düşmüş meleklerin şehrindeki kayıp ruhlar gibi üzerlerine düşeni yapmaktadırlar. Yolculuklarında attıkları her adım onları birbirlerine daha da yaklaştıracaktır; ta ki tüm taşları devirecek ve sahnede hiç kimseyi lekelenmemiş bırakmayacak korkunç bir son kapılarını çalana dek.

Bakıldığında kolaylıkla deja vu yaratabilecek bir konuya sahip görünen Confession Of Pain, özellikle Infernal Affairs serisi ile tüm sinema çevrelerinin dikkatini çekmiş olan Sui Fai Mak, Felix Chong, Wai-keung Lau ekibinin bir ürünü. Bu yüzden tanıdık gelen bu konudan farklı açılımlar beklemek olası. Confession Of Pain bu beklentiyi büyük ölçüde karşılayan bir film. Tıpkı Infernal Affairs’de ve yine Wai-keung Lau’nun yönettiği Güney Kore yapımı Daisy’de olduğu gibi farklı tarafları, farklı değerleri temsil eden, etik açıdan kabaca iyi-kötü diye ayıracağımız iki polisin genleriyle oynayarak, izleyici değerlerini de ters yüz etmek suretiyle ufkunu geniş tutuyor. Takeshi Kaneshiro’nun canlandırdığı dedektif Bong ve Tony Leung’un oynadığı onun şefi dedektif Hei karakterleri ile yine polisiye altyapılı müthiş bir suç/suçlu anatomisi sunuyor. Infernal Affairs’in yeniden çevrimi olan The Departed’ın başarısı ile spotları üzerine çeken aynı yaratıcı senaryo anlayışı bu kez Infernal Affairs’e göre biraz daha stilize bir sinema diliyle buluşuyor. 2009’da yine Hollywood tarafından yeniden çevrimi yapılacak olmasına şaşmamalı. Zira bazı istisnalar haricinde polisiye janrında ciddi tıkanıklıklar yaşayan Hollywood’un bu tip orijinal fikirleri kendi kitabına uydurması da bu kısırlığın bir sonucu. Mainstream Amerikan sineması özgün projelere, anlatımlara o kadar aç ki, onu bulduğunu hissettiği anda özenle kopyalayıp veya kendi gelenekleriyle yeniden düzenleyip sonra da ödüllere boğuyor. Yeniden çekimler elbet olacaktır, olmalı da.

Fakat yeniden çekimlerden randıman almanın en iyi yollarından birinin, orijinal film ile remake arasında olması gereken sene farkından geçtiğini düşünmekteyim. Çünkü 30-40 yıl öncesine ait bir filmin yeniden çekimi sayesinde gölgede kalmış, zamanında gerektiği ilgiyi görmemiş veya çok ilgi gördüğü halde zaman aşımından yeni nesile ulaşmakta güçlük çekmiş yapımlar, teknik ve yazım açısından günümüz normlarına göre cilalanmış şekilde sunulduğunda çok faydalı olmakta. Oysa arasında sadece 2-3 sene oynayan yeniden çevrimler için ciddi samimiyet problemleri yaşayabiliyoruz. Uzakdoğu sinemasının tanıtım ve finansman kolaylığına kavuşması için bu filmlerin yeni versiyonları yaygınlaşma eğiliminde. Fakat tanıtım kisvesi altında yapılan ise sadece yaratıcılık sıkıntısını gizlemekten ibaret. Teknik açıdan zaten kendi çapında yeterli olan bir filmin çok yakın gelecekte yeniden çekilmesi, arada yalnızca ufak tefek yorumsal ve kültürel farklar yaratacaktır. Orijinal filmin hala taze ve sıcak dokusu üzerine yapılan bir remake, hele de orijinal film ile bir bağ kurmuş izleyici nazarında en başta sanatsal açıdan tatminkar gelmeyecektir.


Confession Of Pain, gişe modunda polisiye dram sevenler için zor bir film. Bize tanıdık gelebilecek belli bir disiplini takip ettiği gibi, başlangıç için karakterlerini de birtakım klişelerden devşiriyor. Mutlu bir evliliği olan, zeki, başarılı ve gerektiğinde suçlulara karşı oldukça sert yöntemleri olan polis şefi Lau Ching Hei ve sevgilisinin intiharıyla yıkılıp kendini alkole vermiş, görevden istifa ettikten sonra özel dedektifliğe başlamış Bong arasındaki kimya yine yerli yerinde. İntihar olayından önce beraber çalışan ikilinin ayrılan yolu, Hei’nin eşi Susan’ın babası ve adamlarının katledilmesi ile tekrar birleşiyor. Susan'ın, Bong’un eski amiri Hei’nin eşi olması yanında, bu üçlünün eskiye dayalı sıkı dostlukları söz konusu. Bu dostluğa dayanarak Susan, özel dedektiflik yapan Bong’dan babasının katilini bulmasını istiyor. Bunu kocasından istememesinin de sebebi var. Öldürülen Chow’dan kızı Susan’a yüklü bir miras kalacak olması, otomatik olarak kocası Hei’yi de şüpheliler listesine sokuyor. Aktif olarak davayı üstlenemeyen Hei, dışarıdan Bong’a araştırmalarında yardımcı oluyor.

Ancak film, fazla ilerlemeden bize ifşa ettiği bir sır ile esas rotasına giriyor. Bu sırrı belirtmekte bir sakınca yok. Zira film bilerek bunu önceden bilmemizi istiyor ki, gerçek karakterini bundan sonra şekillendirmeye başlıyor. Susan’ın babasını öldüren Hei’dir. Yani Confession Of Pain, kendi işlediği cinayeti aydınlatması için en iyi dostuna yardım eder görünen polis şefi Hei ve gerçeğe ulaşma yolunda tüm zekasını seferber eden Bong arasında geçen tuhaf bir av-avcı hikayesine sahip. Elbette başka sırları da var. Çok ustaca hazırlanmış koordinatlar, fırtına öncesi gerilimi, artık işi tamamen nakış misali işlenecek olan detaylara bırakan bir senaryo.. Infernal Affairs, hatta Daisy ile formüller birbirine benziyor ama rakamlar değişik. Buna rağmen Confession Of Pain, Infernal Affairs’den biraz farklı olarak daha kolay bir üsluba mesafe alıp, daha estetik, karanlık, sanatsal ve yavaş tempoda bir anlatımı benimsiyor. İşte filmin zorluğu da biraz buradan kaynaklanıyor. Ama bu zorluk, söylediğimiz gibi piyasa normlarına daha yatkın izleyici açısından söz konusu. Yoksa Confession Of Pain, kara film, video klip, romans estetiklerinden ekonomik biçimde beslenen birinci sınıf bir dram.


Aksiyon kandırmacaları ile uğraşmadan, psikolojik gerilimi süzgeçte süzerek, baş karakterlerine çok değer vererek ve dramatik ağlarını örerek ilerleyen film, teknik açıdan elit bir kimliğe sahip. Fotoğraf tadında kareler özenli bir kurguyla birbirini izliyor. Her ne kadar bu estetik kaygılarını karanlık bir görüntü anlayışına yediriyor görünse de, loş mekanlar ve dengeli ışık kullanımı ile kendi karakterine uygun bir dilde konuştuğunu söylemek mümkün. Mesela öyle bir cinayet anına dönüş sahnesi var ki, flashback ile şimdiki zamanı aynı karelerde buluşturmak suretiyle Bong ve onun zamanını renkli, Hei ve onun işlediği cinayet anını siyah beyaz olarak betimleyerek mükemmel bir karışım elde edilmiş. Normalde buna benzer denemelerin mainstream bir yapımda veya çoğunlukla aksiyona bel bağlamış daha aydınlık filmlerde eğreti durma riski fazla olabiliyor. Oysa Confession Of Pain zaten üzerine giydiği kıyafet ile bu tip şık deneylere açık bir hoşgörü aşılamış oluyor. Yine de o karanlık anlatıma kendini yabancı hisseden kesimin buna benzer denemelerden bile zevk almaması ihtimali şaşırtmamalı. Çünkü Confession Of Pain, sohbeti iyi olduğu halde içine kapanık mizaca sahip insanlara benziyor.

Filmin başrollerinde yer alan Hong Kong sinemasının süperstar oyuncularından Tony Leung (Infernal Affairs, In The Mood For Love, 2046, Chungking Express, Hero, Happy Together, Lust-Caution) ve Çin-Japon karması aktör Takeshi Kaneshiro (Chungking Express, Fallen Angels, Supêsutoraberâzu, Returner, House Of Flying Daggers) son derece ölçülü oyunlarla filmi çok iyi taşıyorlar. Fizik ve karakter uyumları, filmin genel havasıyla birleşince tümüyle olgun bir atmosfer solunuyor. Yan rollerde yer alan iki kadın oyuncudan Jinglei Xu, özellikle Çin melodramlarının aranılan genç yüzlerinden biri olduğu kadar, üç adet film yönetmişliği de olan bir oyuncu. Tayvanlı oyuncu Qi Shu’yu ise Three Times ve ilk The Transporter filminden hatırlamak daha kolay olacaktır. Leung ve Kaneshiro üzerine yoğunlaşmış filmde kendilerine düşen payı iyi değerlendiriyorlar. Filmin erkeksi havasını biraz yumuşattıkları gibi, iki erkek karakterin hayatına giren kadınlar olmaları itibarıyla onların anlamlı duruşlarına farklı bir denge de sağlıyorlar. Confession Of Pain, kafalardaki iyi ve kötü tanımlarıyla oynamayı seven, psikolojik çözümlemeleri izleyene bırakan, sağlam bir sinematografisi olan kasvetli polisiye dram kulvarının oyuncularından birisi. Dostluk, sadakat, ihanet, intikam, aşk temalarıyla bezeli usta bir yapım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder