28 Ocak 2022 Cuma

The Tragedy Of Macbeth (2021)

 
Yönetmen: Joel Coen
Oyuncular: Denzel Washington, Frances McDormand, Alex Hassell, Bertie Carvel, Brendan Gleeson, Kathryn Hunter, Corey Hawkins, Harry Melling, Matt Helm, Moses Ingram, Lucas Barker
Senaryo: Joel Coen, William Shakespeare
Müzik: Carter Burwell

1032-1057 yılları arasında hüküm sürmüş İskoçya kralı Macbeth'in efsaneleştirilen hayatı William Shakespeare tarafından The Tragedy Of Macbeth olarak edebi bir metinle oyun haline getirildiği yüzyıldan bu yana hala dokusunu koruyan, hala tiyatro sahnelerine ve başka formatlara uyarlanmaya devam eden bir performans geleneği. Hemen hemen tüm Shakespeare eserleri gibi sayısız tiyatro oyunu, televizyon, opera, beyaz perde uyarlaması yapılan Macbeth, iktidar hırsı, güç zehirlenmesi, dostluğa ihanet gibi toksik konuların zamansız, mekansız, nesiller boyu işlenebilecek ustalıkta ele alındığı klasiklerden biridir. Hikaye şöyle başlar: Krala karşı ayaklanan Macdonald tarafından yürütülen Norveç ve İrlanda güçlerini bozguna uğrattıktan sonra Macbeth ve sağ kolu Banquo bir açıklıkta gezinirlerken, karşılarına Üç Cadı çıkar. İlk cadı Macbeth'i Glamis Baronu, ikincisi Cawdor Baronu, sonuncusu da bir sonraki kral diye selamlar. Cadılar aynı zamanda Banquo'nun bir kraliyet hanedanına babalık edeceğini bildirirler. Kehanetlerini sıralayan cadılar ortadan kaybolduktan sonra kraldan mesaj getiren ve başka bir baron olan Ross, savaşta zafer kazanan Macbeth'in yeni rütbesinin Cawdor Baronluğu olduğunu bildirir. Böylece ilk kehanet yerine gelmiş olur. Diğer kehanetlerin de yerine geleceğine inanan Macbeth'in ruhunu kral olma hırsı sarar. Macbeth, karısına yolladığı bir mektupta cadıların kehanetlerinden bahseder. Kuzeni olan Kral Duncan, Macbeth'in Inverness'deki şatosunda kalmak isteyince Lady Macbeth, Duncan'ın ortadan kalkması durumunda kocasının kral olacağı fikrine kendini kaptırır. Macbeth, kralı öldürmek konusundaki endişelerini dile getirse de, Lady Macbeth onu ikna eder.

Inverness'de kaldığı ilk gece Macbeth, Duncan'ı odasında öldürür. Bu trajik olayın ardından kendi başlarının da derde girebileceğini düşünen Duncan'ın çocuklarından Malcolm İngiltere'ye, kardeşi Donalbain ise İrlanda'ya kaçar. Tahtın gerçek veliahtlarının bu ani kaçışı, babalarının katilleri onlarmış görüntüsü verir ve bundan yararlanan Macbeth, ölü kralın akrabası olduğundan kendini yeni İskoç Kralı ilan eder. Ama cadıların kehanetleri henüz bitmemiştir. Yeni kehanetler Macbeth'i tedirgin etmeye devam edecektir. Joel Coen'in uyarladığı ve ilk defa bir süre tiyatroya odaklanacağını duyuran kardeşi Ethan Coen olmadan tek başına yönettiği The Tragedy Of Macbeth, sinema tarihine en iyi Shakespeare uyarlamalarından biri olarak geçmeyi hak eden bir yapım. Joel Coen'in yıllardır beraber çalıştığı kardeşinden ayrı olarak çektiği ilk filmin bir uyarlama, üstelik farklı formatlarla yüzlerce kez yorumlanmış bir uyarlama olmasının sebepleri vardır elbette. Genelde kendi materyallerini yazıp yönetmeye alışmış Coen kardeşlerden Joel Coen'in hep gerçekleştirmek istediği bir proje ya da özgün bir senaryo yerine bir Shakespeare uyarlamasıyla olası solo kariyerine etkileyici bir giriş olarak adlandırılabilir. Tiyatro sanatına düşkünlükleriyle bilinen Coenlerden Ethan, kendini bir süre tamamen tiyatroya verince, Joel de tiyatro estetiğiyle yoğrulmuş bir Shakespeare klasiğini uyarlamayı tercih etmiş olabilir. Ama The Tragedy Of Macbeth, olası solo kariyer için havayı koklama veya kardeşinin yokluğunda oyalanma gibi basit bir uyarlama değil.


Joel Coen, kendi Macbeth uyarlamasının metinsel, teatral ve sinematik yapıtaşlarına çok özen göstermiş. Orijinal metne olmasa da, Shakespeare'in şiirsel oyun işleyişinin konuşma diline mümkün olduğunca yaklaştırılmış haline sadık bir dil belirlemiş. Böylece nazım ve nesirin bir görünüp bir kaybolduğu, birbirlerinden rol çalmaya çalıştıkları veya hangisinin öne çıkacağını kestiremediği gizemli ama daha anlaşılabilir bir poetik bilinç oluşturmuş. Bu ifade şeklinin 21. yüzyıl seyircisindeki karşılığı çetrefilli olsa da, 21. yüzyılda bu bilincin peşine düşülmesi de çok önemli. Coen'in dildeki asaleti korumaya çalışması, hatta giderek film içinde onu sahiplenmesi harikulade bir ritim sağlıyor. Fakat Coen en önemli aşamayı ve özeni biçimde kaydetmiş. 2021 tarihli uyarlamasını 30'lu ve 40'lı yıllardaki bazı Alman Dışavurumcu filmlere, Danimarkalı yönetmen Carl Theodor Dreyer'ın sessiz film yıllarına, Akira Kurosawa, Masaki Kobayashi gibi Japon geleneğine, Ingmar Bergman'ın erken dönemine ve aransa başka referanslar da bulunabilecek eşsiz siyah-beyaz evrenine dair sanatsal zenginliklere yakın tutmak istemiş. Coen ve görüntü yönetmeni Bruno Delbonnel, 1872-1966 yılları arasında yaşamış ünlü İngiliz tiyatro oyuncusu, yapımcısı, yönetmen ve set tasarımcısı Edward Gordon Craig'in teorik yazılarını da incelemiş. Craig'i onlara öneren isim ise filmde kehanetlerde bulunan cadıyı canlandıran aktris Kathryn Hunter'mış. Coen, tiyatro tasarım tarihi üzerinde önemli bir etkisi bulanan, bir çok Shakespeare yapıtını sahne için tasarlayan Craig'in fikirlerinden çok etkilenmiş. Onun gerçeküstü yaklaşımını Delbonnel ile birlikte hayranlık verici minimal boyutlara çeken Coen, The Tragedy Of Macbeth ile adeta bir uyarlama dersi veriyor.

Macbeth, baş karakteri kötü olan veya Lady Macbeth tarafından manipüle edilerek geri dönüşü olmayan bir kötülüğe sürüklenen bir anti kahramanın yükseliş ve düşüşünü anlatan Shakespeare oyunlarından. Karşısına çıkan cadıların kehanetleri üzerine kaderci bir yapısı olduğuna inanılsa da, aslında o kaderin kontrolünü eline almak isteyen, ne pahasına olursa olsun hedeflerine erişmek için acele eden, bu uğurda paranoyaklaşan, insanlıktan çıkan ve delirmeye başlayan bir adam Macbeth... Kendisine çok iyi davranan, onu tüm zaferleri ve sadakati sebebiyle onurlandıran Kral Duncan, savaşlarda omuz omuza çarpıştığı dostu Banquo, baron Macduff, onun eşi Lady Macduff ve çocukları, bu adamın iktidar ve güç hırsından, paranoyasından, öfkesinden trajik biçimde payını alıyor. Macbeth'in bir türlü sona ermeyen kaybetme korkusu, işlerin bu noktalara geleceğini düşünmeyen Lady Macbeth'in de yarattığı canavardan duyduğu vicdan azabı, her ikisini de kendi cehennemlerine hapsediyor. Shakespeare trajedileri arasında önemli bir yeri olan Macbeth, manipülasyonun, ihanetin, zalimliğin, güç arsızlığının ulaştığı boyutları göstermesi açısından her döneme ve konuma uyan yapısıyla bir başyapıt. Joel Coen'in bu başyapıta minimalist, şiirsel, teatral yaklaşımı, 1948 tarihli Orson Welles uyarlaması ile birlikte en özgün Macbeth yapımlarından biri olduğunu, zamanın haklı çıkarıcı yörüngesine sokuyor.


Denzel Washington ve Frances McDormand'ın performansları üzerine başka yeni ne söylenebilir bilemeyiz. Sıkça aynı kadraja girmeseler de karşılıklı ve tekil olarak onları izlemek büyük keyif. Tiyatro disiplini bünyesinde zaman zaman mekanikleştiği izlenimi veren genel performanslar, filmin usta ve daha genç oyuncularının uzun, şiirsel ya da çarpıcı repliklerinden sızan kabiliyetleri fark etmemizi engellemiyor. Oyuncular kağıt üzerindeki bu metni oynadıkları kadar, metin de adeta ete kemiğe bürünüp onları oynatıyor. Filmin en dikkat çekici performanslarından biri de, Coen'in üç cadıya getirdiği yeni yorum üzerine öne çıkan tek cadı olan, aynı zamanda Ross'un harabede karşılaştığı yaşlı adamı da canlandıran 65 yaşındaki tiyatro oyuncusu ve yönetmeni Kathryn Hunter... Şu sıralar Kenneth Branagh'ın başkanlığını yaptığı 100 yılı aşkın geçmişe sahip Londra konservatuarı RADA (Royal Academy Of Dramatic Art) mezunu ve aynı zamanda üyesi olan Hunter, günümüz "fiziksel tiyatro"nun (çeşitli vücut hareketleriyle hikaye anlatımını kapsayan bir teatral performans türü) önemli temsilcilerinden biri. Coenlerle daha önce Inside Llewyn Davis ve The Ballad Of Buster Scruggs'da da çalışmış olan Fransız görüntü yönetmeni Bruno Delbonnel'in siyah, beyaz, griden, ışık ve gölgelerden oluşan olağanüstü atmosfer inşası, Joel Coen'in bu ilk solo filmini layığıyla kutsayan ustalıkta. The Tragedy Of Macbeth, üzerinde 2021 yazmasına rağmen zaman tüneliyle adeta onyıllar öncesinden günümüze ışınlanmış bir uyarlama harikası.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder