21 Ocak 2021 Perşembe

Pacto de Fuga (2020)

 
Yönetmen: David Albala
Oyuncular: Benjamín Vicuña, Roberto Farías, Eusebio Arenas, Francisca Gavilán, Victor Montero, Diego Ruiz, Gonzalo Canelo, Willy Semler, Mateo Iribarren, Vladimir Huaiquinir, Alberto Ellena, Mauricio Roa, Amparo Noguera, Juan Diaz Garay
Senaryo: David Albala, Raúl Blanchet, Loreto Caro-Valdes, José Córdova-Llanos, Manola Palomera, Susana Quiroz-Saavedra, Cecilia Ruz 
Müzik: Jonathan Grandcamp, Stuart Menderman, Juan Cristóbal Meza, Anita Tijoux

Temmuz 1988'de General Augusto Pinochet diktatörlüğü altındaki Şili'nin Santiago Hapishanesi'nde bulunan 2000 mahkum arasına siyasi suçlardan hüküm giymiş 120 kişilik bir mahkum grubu gönderilir. Güvenlik nedeniyle hapishanenin ayrı bir bölümüne yerleştirilen devrimci mahkumlardan León Vargas, Rafael Jiménez, Patricio 'Pituco' Velásquez ve Germán Sanchez gibi haklarında idam cezası verilmesi beklenen önemli isimler, deli işi bir kaçış planı yapmışlardır. Ama her kaçışta olduğu gibi burada da türlü engellerle karşılaşırlar. Kalabalık senaryo ekibi arasında da yer alan David Albala'nın yönettiği Pacto de Fuga, yaklaşık 2 yıl sürecek bu kaçış girişimini konu alan gerçek olaylara dayalı bir yapım. Faşist diktatör Pinochet dönemi, tıpkı Arjantin'in cunta döneminde olduğu gibi Şilili sinemacılara her zaman ilham kaynağı olmuş bir dönem. Gerek bu dönemi arkasına alan kurmacalar (Tony Manero), gerekse yaşanmış olaylara dayalı politik dram ya da gerilimler (No), ülkenin yaşadığı bu travmaların hayal gücünü besleyen, aynı zamanda gerçekten orada yaşanmış olayların sinema filmlerine uygunluğunu tescilleyen yanına işaret ediyor.

Özellikle yukarıdaki Tony Manero ve No filmlerinin yönetmeni Pablo Larraín'in yarattığı politik farkındalık, Şili sinemasının geçmişle kapanmamış hesaplarını sanatsal boyutlara taşımakta önemli bir referans noktası. Pinochet zamanlarının önemli malzemelerinden biri olan ve ülke tarihine "Operación Éxito" olarak geçmiş inanılmaz kaçış hikayesinin anlatımını üstlenen David Albala, belgeseller ve kısa filmlerden sonra ilk uzun metrajını çeken bir yönetmen olarak film bünyesinde el attığı türlere hakimiyet sağlamış bir yönetim sergiliyor. Özellikle hapishane filmleriyle oluşmuş pek çok klişeden beslenmesi yanında, filmin politik altyapısına bu klişeleri ezdirmediği söylenebilir. Hapishane müdürü, baş gardiyanı, ispiyoncusu yanında, yakalanmaktan son dakika kurtuluşlar, seyirciye de ters köşe yapan zeki hamleler, aylar geçtikçe büyüyen tünelin getirdiği ekstra sorumluluklar bu gerçek kaçış öyküsünün ne kadarına sirayet etmiştir tam bilememekle birlikte, bu çılgın plan dahilinde bir çok şeyin mümkünatı, gerçekten yaşanmış olmasıyla güç kazanıyor. Tabii Hollywood'dan aşina olduğumuz o senaryo ve dramatizasyon kıvrımlarının varlığı, bu haklı özgürlük mücadelesine gölge düşüremiyor.


Özellikle karizmalarıyla öne çıkan León Vargas ve Rafael Jiménez'in liderliğinde organize edilen kaçış planı, temposu iyi ayarlanmış, gerilim ve dram öğeleri yerli yerinde kullanılmış bir kurguyla, deyim yerindeyse tadı çıkarılarak anlatılıyor. Filmin politik arka planını hapishanenin dar atmosferinde ekonomik yollarla besleyen senaryo, aile ziyaretlerinde ve devrimci mahkumların birbirleriyle ya da sistemi temsil eden hapishane unsurlarıyla çatışmaya düştükleri anlarda kurulan diyaloglarla gücünü hissettiriyor. Dışarıda da bu kaçışa yardımcı olacak dava arkadaşlarının faaliyetleriyle ilgili de bir kulvar açan film, hemen her şeyi kitabına uygun yaparak hapishaneden kaçış üzerine yapılmış kalburüstü yapımlardan biri olduğunu kanıtlıyor. Üstelik haklı ve gerçek politik altyapısı sayesinde temelsiz muadillerinden daha üst sıralarda kendine yer buluyor. Zaten filmin ayrılmaz bir parçası olan bu politik zemin, onlar içeride hummalı biçimde çalışırken dışarıda yaşanan siyasi olaylarla da pekiştiriliyor. Radyodan emniyet güçlerine karşı yapılan terör eylemlerini duydukça dışarıdan gelecek yardımların tehlikeye girme riskiyle de yüzleşmek zorunda kalıyorlar. 2012 tarihli Pablo Larraín filmi No'da detaylı biçimde işlenen, Pinochet'nin 1988'de 8 yıl daha iktidarda kalmak için yapmak zorunda kaldığı referandum için reklamcı Rene Saavedra'nın "Hayır" kampanyası için çektiği şen şakrak reklam filmlerini hapishane televizyonundan görüyoruz.

Referandumdan "Hayır" çıkınca bu defa sol parti kurmaylarının bu kaçış yüzünden 19 yıl sonra kapılarına gelen demokratikleşme adımlarını tehlikeye düşüreceğine dair tartışmalarına tanık oluyoruz. Dış yardım olmadan bu kaçışın başarılı olamayacağı gerçeğiyle birlikte pek çok zorluğa karşı başladıkları işi bitirmek isteyen siyasi mahkumlar ve dışarıda özellikle Rafael Jiménez'in eşi Paulina Baeza'nın ısrarcı tavrı, hayranlık uyandıran bir birlik beraberlik duygusuyla filmi kuşatıyor. 2 saat 15 dakikalık süresini hiç hissettirmeyip yağ gibi akan temposu, dönemin siyasi akışını bu çılgın kaçış macerasına ustalıkla katık eden kurgusu, dramatik, duygusal, gerilimli, öfkeli anları ve oyuncuların güçlü performanslarıyla servis edilen bu gerçek direniş hikayesi, üzerinden yıllar geçtikçe en iyi hapishane ve hapishaneden kaçış filmleri arasında gösterilecek kalitede. 2005'te çektiği Perspecplejia belgeseli haricinde çektiği ilk uzun metrajı olan Pacto de Fuga ile ülkesi Şili'nin son yıllardaki en büyük hitine imza atan, bu filmi de kendi kurduğu Calibre 71 bünyesinde çeken David Albala, kendisinden 5 yaş küçük Pablo Larraín gibi ileride bir markaya dönüşür mü bilinmez. Dönüşmese de bu filmle birlikte Şili tarihinin en önemli olaylarından birini perdeye taşıma misyonunun altından başarıyla kalktığı kesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder