Yönetmen: Pete Docter, Kemp Powers
Seslendirenler: Jamie Foxx, Tina Fey, Graham Norton, Alice Braga, Richard Ayoade, Phylicia Rashad, Angela Bassett, Wes Studi, Rachel House, Donnell Rawlings
Senaryo: Pete Docter, Kemp Powers, Mike Jones
Müzik: Trent Reznor, Atticus Ross, Jon Batiste
Caz piyanisti olarak kariyer yapmak isteyen Joe Gardner, bir ortaokulda yarı zamanlı müzik öğretmenliği yapmakta, aynı zamanda kulüplerde çalma fırsatı kovalamaktadır. İşini iyi yaptığı için okulda tam zamanlı öğretmenliğe getirilerek iş güvenliği, sağlık sigortası, emeklilik gibi haklarını elde eder. Bir gün, bir kulüpte davul çalmakta olan eski öğrencilerinden Curley, Joe'ya müthiş bir teklifte bulunur: Camianın çok önemli saksafon müzisyenlerinden biri olan Dorothea Williams'ın grubunda piyano çalma fırsatı... Turneye başlamak üzere olan Williams, daha ilk provada harika bir performans sunan Joe'yu gruba alır. Hem işinde, hem de kariyer yapmak istediği müzikte işi yaver giden Joe beklenmedik biçimde kaza geçirerek başka bir boyuta geçer ve kendisini "Great Beyond"a (ölümden sonraki yaşam, bir bireyin kimliğinin veya bilinç akışının, beden ölümünden sonra sahip olmaya devam ettiği bir varoluşa ya da dinde bilinen adıyla ahirete) giderken bulur.
Hayatındaki bu çok önemli kırılma noktalarının tadını çıkaramadan ölmeyi kabullenmeyen Joe, ahiretten kaçmaya çalışırken bu kez kendini hepsinin adının Jerry olduğu ruh danışmanlarının doğmamış ruhları hayata hazırladıkları "Great Before"a (varoluş öncesi, yani insan ruhunun doğumdan önce var olduğu inancı) düşer. Henüz ölmediğini, bedeninin bekleme evresine girdiğini öğrenen Joe, burada kişilikleri tamamen oluştuğunda ve içleindeki "kıvılcımı" bulduklarında dünyaya gönderilen küçük ruhlarla karşılaşır. Joe'nun konumunda olanlar, bu küçük ruhlara ihtiyacı olan kıvılcımı bulmalarında rehberlik etmekle görevlendirilmişlerdir. Bunun için rehberlerin ruh ikizleriyle eşleştirilmeleri gerekmektedir. Yaşanan karışıklıkta Joe, dünyaca ünlü bir çocuk psikoloğu olan Bjorn T. Börgensson kimliğini alır ve Great Before'un en haylazı 22 ile eşleştirilir. Halinden memnun olan, dünyaya dönmek istemeyen, binlerce rehberin başedemediği 22'yi ikna edemezse ölüp ahirete gitmesi gereken Joe'nun işi hiç kolay değildir.
Pete Docter, Kemp Powers ve Mike Jones'un yazdığı, Monsters Inc., Up, Inside Out gibi kaliteli animasyonları yazıp yönetmiş, Toy Story 1-2 ve WALL•E senaryolarında yer almış Docter'in yönettiği Soul, bu konunun içereceği mesajlar tahmin edilse bile izlenmesi keyif veren Pixar animasyonlarından biri. Çocuk ve yetişkin seyirci arasında bir denge kurmayı, nihayetinde daha çok yetişkinlere, daha doğrusu onların içinde sıkışmış çocuklara seslenmeyi seven Pete Docter, Soul ile özenle tasarlanmış fantastik hikayelerinden çıkardığı dünyevi mesajlarına yenilerini ekliyor. Her filminde olduğu gibi, kahramanlarının kendi yaşamlarının anlamını bulmaya yönelik engebeli yolculuklarına, eğlenceli maceralarına ve hüzünlü duraklarına ortak ediyor. Baş kahramanımız Joe Gardner'ı önce New York'ta sürdürdüğü umutlarla dolu yaşamında, daha sonra da yaşadığı kaza neticesinde sıkıştığı ruhlar aleminde takip eden Soul, temelde hayatın anlamını bulmak üzerine bir hikaye. Bunun kulağa "dünyayı kurtarma macerası" kadar klişe geldiği bir gerçek. Bir bakıma kişinin kendi hayat gayesini keşfetmesiyle kendi dünyasını kurtarması olarak görülebilir. Joe için bu gaye, tutkuyla bağlı olduğu caz müzikte ilerlemek, başarılı olmak, takdir edilmek. Tek başına filmi taşımaya yetmeyen bu amacın yanına, hiç bilmediği dünyaya gitmek istemeyen 22'nin amaçsızlığını da ekleyen senaryo, bu pratik çözümle istediği çatışma ve macera zeminini de kurarak çoğu Pixar filminde olduğu gibi bunu bir benlik arayış yolculuğuna dönüştürmeyi başarıyor.
Film, Great Beyond evrenini detayları ve kurallarıyla eğlenceli biçimde tanıttıktan sonra, dünyaya dönmek isteyen Joe ve dönmek istemeyen 22 arasındaki ikilemi aşmak için bu kuralların dışında kalan bir çözüm üretmiş. Gemisiyle kayıp ruhların kurtarılmasına yardım eden Moonwind'in de çabalarıyla dünyada komada olan bedenine geri dönme şansı yakalayan Joe, 22'yi de peşinden sürükleyince yaşanan aksilik sonucu 22, Joe'nun bedenine, Joe ise o sırada hastane yatağında olan terapi kedisi Mr. Mittens'ın bedenine giriyor. Bu noktadan itibaren film tersine bir tasarımla bu defa 22'ye dünyadaki şehir hayatını detayları ve kurallarıyla eğlenceli biçimde tanıtmaya başlıyor. Üstelik bunu yaparken asıl amacına daha çok yaklaşıyor. Her ne kadar dünyayı tanımasa da, çok zeki ve insani ilişkilerden anlayan bir ruh olan 22, Joe'nun bedeninde çok iyi işler yapıyor. Asi bir kişiliğe sahip olan Joe'nun trombon çalan öğrencisi Connie'yi müzikten kopma noktasından döndürüyor. Bunu yaparken eğitim sistemine inanmayan Connie'ye "yöneten sınıfın temel dersleri muhalefetin sesini keser" gibi büyük laflar ediyor. Veteriner olmak isterken yaşadığı aksilikler yüzünden berber olmak zorunda kalan ama bundan hiç şikayet etmeyip mesleğinin faydasını ve verdiği mutluluğu keşfeden Dez ile Joe'nun aksine caz dışında bir şeyler konuşuyor. Terzi annesi Libba ile arasını düzeltiyor. Pizzanın, lolipopun tadını alıyor, müziği duymaya ve sevmeye başlıyor. Doğmamış bir ruh olarak hem Joe'nun bu insanlarla olan ilişkilerindeki eksiklikleri görmesini sağlıyor, hem de dünyada yaşadığı ufak detaylarla bile yaşamanın ne kadar keyifli olabileceğine dair inancı artıyor.
Bir tarafta dünyaya dönüp en büyük hayalini gerçekleştirdiği halde hayatının anlamının gerçekte bu olmadığını, ıskaladığı pek çok şey olduğunu 22 sayesinde fark eden Joe, diğer tarafta kazara Joe'nun bedenine girmesiyle dünyada mutlu bir şekilde yaşamanın ufak ayrıntılarda gizli olduğunu tecrübe eden ve bir bedende dünyaya gelmeye hazır hisseden 22... Soul aslında gözümüzün önünde duran "hayatımızın anlamı, beklediğimiz kıvılcım ufak detaylarda gizlidir" mesajını veren onlarca filmden biri. Ama ruhlar aleminden başka bir yer görmemiş 22'nin dünyevi tecrübesizliği yüzünden gökyüzünü seyretmeyi ve yürümeyi bile hayatındaki kıvılcım olarak görmesindeki incelik az da olsa fark yaratabiliyor. Bir müzisyen ya da veteriner olmak, ev ve araba sahibi olmak için büyük borçlar altına girmek, çocuk yapmak, hatta insanca yaşayabilmek için çalışmak zorunda kalmak gerçekten amaçlarımız ya da aradığımız kıvılcımlar mıdır? Gökyüzünü seyretmek, yürümek, müziği hissetmek, yiyeceklerin tadını almak, sohbet etmek Joe'nun söylediği gibi sıradan yaşamsal şeyler midir? Filmin bunlara kendince cevap veren mükemmel bir aydınlanma sahnesi var ki, Trent Reznor ve Atticus Ross'un aynı güzellikteki Epiphany adlı bestesiyle güçlenen bu duygu dolu kolaj, basit bir özetten çok daha fazlasını ifade ediyor. Belki Great Before'daki ruh personeli Jerry'ler (ve tabii muhasebeci Terry) Inside Out'daki duygu temsilcileri gibi daha renkli ve eğlenceli biçimde tasarlanabilirdi. Ama yine de Inside Out gibi iki faklı kanaldan çok iyi işleyen hikayesi, seslendirme kadrosu ve hayatlarımıza dokunmayı beceren mesajlarıyla Soul, ruhu olan bir film.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder