29 Ekim 2018 Pazartesi
Hevi Reissu (2018)
Yönetmen: Juuso Laatio, Jukka Vidgren
Oyuncular: Johannes Holopainen, Max Ovaska, Samuli Jaskio, Antti Heikkinen, Chike Ohanwe, Minka Kuustonen, Ville Tiihonen, Rune Temte, Kai Lehtinen
Senaryo: Juuso Laatio, Jukka Vidgren, Aleksi Puranen, Jari Olavi Rantala
Müzik: Lauri Porra
Juuso Laatio ve Jukka Vidgren'in yönettiği Hevi Reissu (Heavy Trip), küçük bir Finlandiya kasabasında kurdukları death metal grubu Impaled Rektum ile Norveç'in en önemli metal festivaline gitme fırsatı elde eden 20'li yaşlardaki dört gencin hikayesini anlatıyor. Obur ve gözükara davulcu Jynkky, ailesine ait geyik kesimhanesinde çalışan yetenekli gitarist Lotvonen, İskandinavya'daki en büyük metal arşivine sahip bir kütüphanede görev yapan, olağanüstü hafızasıyla dinlediği hiçbir şarkıyı unutmayan bas gitarist Pasi, bir akıl hastanesinde yarı zamanlı hademelik yapan, aynı zamanda filmin baş karakteri ve anlatıcısı olan vokalist Turo'dan oluşan grubun festival yolculuğu öncesi yaşadıkları aksilikler, komiklikler, absürtlükler çok eğlenceli bir dille anlatılıyor. Lotvonen'in kesimhanesinin bodrumunda çalışan dörtlü, festival fikrini kafalarına koymalarından ve oraya müşteri olarak gelen organizatör Frank Massegrav ile karşılaşmalarından itibaren iflah olmuyorlar. Kaydettikleri tek şarkılık demoyu Massegrav'a verdikten sonra sanki hemen festival programına dahil edilmişler gibi hazırlıklara başlıyorlar. Tabii öncesinde Turo tarafından kasabadaki metalci kimliğine yönelik önyargılardan, takılan aşağılayıcı lakaplardan da bahsediliyor. Turo'nun hoşlandığı fakat bir türlü açılamadığı çiçekçi kız Miia, ona asılan kasabanın gece kulübünün şarkıcısı Jouni, Miia'nın polis şefi babası derken yan karakterlerle de film çeşitleniyor.
Hep cover çalan grubun, nihayet kendi şarkılarını yazma, çalma ve kaydetme kararını vermelerinden sonra eğlenceli anlar başlıyor. Kendilerine ait bir şarkı yazma, gruba isim ve logo bulma, tür ve felsefe belirleme, fotoğraf çekme, Norveç'e giderken alet edevatların yükleneceği bir araç bulma evreleri birbirinden renkli komiklikler barındırıyor. Bu komiklikler belki de bir grup arkadaşın toplanıp yaptığı geyiklerden çıkmış kadar doğal ve yaratıcı oldukları için çok samimi, sevimli geliyor. Hep ötekileştirilmiş, önyargılara hapsedilmiş, dış görünümleriyle yargılanmış metal gençliğinin kendi dinamiklerini ve bu müziğin hayatlarını anlamlandırışını bu samimiyet içinden ayıklayabiliyoruz. Filmin bunları söylemek için özel bir çaba sarf ettiği pek söylenemez. Zaten bu gençlik profili, normal bir hayattan tamamen kopuk değil. Pek hoşnut olmasalar da hepsinin müzik dışında normal bir yaşantıları var. Nasıl ki günlük hayatları dışında internette ve dijital oyun dünyasında kendilerine farklı bir kimlik, bir avatar, bir mahlas edinmiş gençler varsa ve bunlar günün sonunda epik savaşlar kazanıp dünyayı kurtarıyorsa, Impaled Rektum da kendini death metal ile ifade ediyor. Turo'nun da söylediği gibi diğer çocuklar hokey oynarken veya arabayla kız peşinde koşarken onlar death metal yapıyorlar.
Turo ve arkadaşlarının Norveç'teki büyük metal festivaline katılacağını öğrenen kasaba halkının bir anda onlara bakışının değişmesi, kendilerinin böylesi önemli bir organizasyonda temsil edilecekleri fikriyle hayat buluyor. Onlarla alay eden kasabanın gençleri saygı göstermeye başlıyor, belediye başkanı onlara kasabanın flamasını takdim ediyor, herkes bira ısmarlıyor. Ne var ki organizasyona kabul edilmediklerini öğrenen Turo onların bu ümitlerini kırmamak için yalana devam ediyor. Bu arada Turo'nun korku ve heyecanının üzerine gitme meseleleri de hoş parantezlerle işleniyor. Kabul edilmeseler de bir şekilde o festivale katılmayı yegane amaç edinen grup, bu yolda, kavga, kaza, ölüm, zoraki eleman değişikliği, evlere şenlik Norveç sınır birlikleri, yanlış anlaşılan terörist saldırısı gibi türlü badireler atlatmak zorunda kalıyor. Tabii bu bölümlerde fazlaca karikatürize komedi pasajları yaşanıyor. Ama bu durum filmin sevimliliğini hiç etkilemiyor. Bu açıdan filmi bir death metal parodisi diye tanımlamak da mümkün. Zaten parodiye çok malzeme sunan metal evreninden kendi sikleti ölçülerinde, hatta bazen kendini de aşarak özellikle metal ve türevleriyle arası iyi olan seyircilere çok anlam ifade edecek anlar yaratıyor. Çünkü bu tarz filmler büyük oynamayan, kendi kitlesine hitap etmekten keyif alan yapıda oluyorlar.
Genç oyuncu kadrosu, müthiş bir kimya kurmuş dört metal müzisyenini mizahi bir doğallık içeren en temiz duygularla canlandırıyorlar. Genelde ülkeleri dışında pek bilinmeyen dizi ve filmlerde pişmekteler. Tabii gruba sonradan dahil edilen siyahi davulcu Oula'yı da unutmamak gerek. Finaliyle de bir miktar The Blues Brothers efsanesine selam durması da gayet hoş. Uzun saç, siyah kıyafetler, mutsuz yüzler, uyumsuz tavırlar, bazen ürkütücü makyajlar, ne dediği anlaşılmayan brutal vokaller, şeytani çağrışımlar ve daha pekçok unsur, çeşitli metal türlerine gönül vermiş insanların en yüzeysel özellikleri olarak bilinir. Ama işin içinde gönül verme var ve Hevi Reissu bunu iddiasız bir güzellikle anlatan filmlerden. Büyük heavy metal gruplarının da zamanla itiraf ettikleri üzere, tüm bu imajlar sadece havalı görünebilmek için bir oyun gibi tasarlanıyor. Bir mockumentary başyapıtı olan This Is Spinal Tap, şimdiye dek çekilmiş rock temalı en iyi müzikal komedilerden biri olan Tenacious D In The Pick Of Destiny, İzlanda'dan kara mizah bir büyüme hikayesi olan Málmhaus gibi örnekler bu imaj meselesiyle kimi zaman dalga geçmiş, kimi zaman zeki bir kara mizah malzemesi olarak kullanmış olsalar da, esasında bu durum tavizsiz gibi görünen bu müziğin ne kadar hoşgörü kalıpları dahilinde olduğunun bir göstergesi.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder