19 Ekim 2018 Cuma

Eshtebak (Clash) (2016)


Yönetmen: Mohamed Diab
Oyuncular: Nelly Karim, Hani Adel, El Sebaii Mohamed, Ahmed Abdelhamid Hefny, Waleed Abdel Ghany, Tarek Abdel Aziz, Hosny Sheta, Ahmed Dash, Ahmed Malek, Mohamed Abdel Azim, Gamil Barsoum, Mahmoud Fares, Attef Ammar, May Elghety, Mohamed Tarek, Mohamed Gamal Kalbaz, Ashraf Hamdi, Ali Eltayeb
Senaryo: Khaled Diab, Mohamed Diab
Müzik: Khaled Dagher

"2011. Mısır Devrimi ile Hüsnü Mübarek'in 30 yıllık başkanlığı sona erdi. 2012. Müslüman Kardeşler İslami Partisi üyesi Muhammed Mursi yeni Cumhurbaşkanı seçildi. 2013. Milyonlarca kişi Cumhurbaşkanı Mursi aleyhine gösteriler yapmaya başladı. Bunlar, Mısır tarihinde yapılan en büyük protesto eylemleriydi. Üç gün sonra Ordu, Cumhurbaşkanı Mursi'yi görevden aldı. Ertesi gün Müslüman Kardeşler taraftarları ve Mısır Ordusu Mısır'ın dört bir yanında çatışmaya başladı. Bu da o günlerden biri..."

2013 Mısır Askeri Darbesi sırasında, tamamı göstericileri toplayan bir polis kamyoneti içinde geçen Mohamed Diab filmi Eshtebak (Clash), ülkenin içinde bulunduğu kaos ortamı yüzünden Mursi yanlıları ve ordu destekçilerini ayırt edemeyen polisin kafasına estiği gibi eylemlerden insanları topladığı kamyonetlerden birinin içinde başlayıp, yine orada biten bir film. Diab, bu fikriyle "tek mekanda geçen filmler" kategorisine başarılı bir parça ekliyor. 97 dakikalık süresi boyunca bir dakika bile dışarı çıkmayan film, gittikçe kalabalıklaşan kamyonetin içinden farklı Mısır manzaraları yansıtıyor. Kadın, çocuk, genç, yaşlı, en mühimi de Müslüman Kardeşler yanlıları ile ordu destekçilerini aynı kamyonette tıkış tıkış hale getiren Diab, aslında kendine çok geniş bir anlatım alanı yaratıyor. Kamyonete ilk alınan iki basın mensubundan birinin Amerikan vatandaşı bir Mısırlı olması, ortalığın daha da ısınacağının habercisi. Gösterilerden rastgele toplanan yeni insanlar bindirildikçe zıt kutuplar böylesi sıradışı bir ortamda hiç olmadıkları kadar birbirlerine yakın oluyorlar. Haliyle nasıl tepki verileceğini kestiremiyorlar. Öfke en ön safta kendini gösteriyor. Anlaşmazlıklar, kavgalar saatler ilerledikçe yerini daha insani tepkilere bırakıyor. Çünkü Mısır'ın yaz sıcağında yaklaşık 8 metrelik kamyonette mahsur kalmış, sayıları 20-25 arasında değişen insanların bir noktadan sonra taraf oluşları geri plana düşmeye başlıyor.


Asıl malzemelerini bu küçük alandan toplayıp şekillendiren Mohamed Diab, kamyonetin pencerelerinden dışarıda olan biteni de göstererek karakterlerin bazen hapsolmuşluklarını, bazen de güvende oluşlarını değişmeli olarak betimleyen bir anlatım geliştiriyor. Karşıt görüşler hararetli tartışmalar içine girmişken bir anda dışarıda yaşanan gelişmeler, içeride kolektif reaksiyonlara zemin hazırlıyor. Bazen de tam iki taraf yelkenleri suya indirip ortak paydalarını keşfetmeye başlamışken tekrar o çirkin siyasi taraflaşmaya itilebiliyorlar. Bu belirsizlik, istikrarsızlık, gerilim aslında Mısır'ın içinde bulunduğu ruh halini temsil ettiğinden, Diab sayesinde kamyonete hapsedilmiş bir Mısır portresi izliyoruz. Üstelik sadece siyasi tabanlı anlaşmazlıklar değil, kız meselesi, kadının toplumsal konumu, eski güzel günlere duyulan özlem gibi hayatın içinden meseleler de bu ortama dahil edilerek dar alanda kısa paslaşmalara zemin hazırlanıyor. Senaryoyu birlikte yazan Mohamed ve Khaled Diab, sık sık reality atmosferi yakalayıp bu doğallığın nimetlerinden sonuna kadar faydalanıyorlar. Kendilerinin gerçekte böyle bir kamyonette mahsur kaldıklarına veya mahsur kalanların yaşadıklarından damıtılmış gözlemlerini bu şekilde pratiğe döktüklerin dair güçlü hisler uyandırıyorlar.

Diab, karşıt görüşlere olduğu kadar farklı karakterlere de sahip insanları biraraya toplayıp onlara son derece zor şartlar tayin ettikten sonra tarafsızlık beklentilerini doğal akış içinde karşılamayı daha uygun görüyor. Bu tavır, zorlama mesajların ve suni sloganların önünü kesiyor. Kamyonete alınan hiç kimsenin üzerinde "Müslüman Kardeşler" veya "ordu yanlısı" yazmadığı için, insanların birbirlerini ve polisi kolayca kandırabilecekleri fikri cepte olsa da, tüm ülkeye hakim olan güvensizlik iklimi neticesinde herkesin birbirine inanmamaya hazır olan ruh halinin altı çiziliyor. Polislerin insan haklarını hiçe sayan gözaltı uygulamalarını gözler önüne sererken, onların arasında insani özelliklerini yitirmemiş olanların varlığını da inkar etmiyor. Hepsinin toplamında dram, trajedi ve mizahla örülü güçlü bir anlatımla propagandaya mahal vermeyip, zıt görüşlerin ötesine geçerek insanların birbirlerine olan ihtiyacına destek çıkıyor. Bu ihtiyaç yalnız fiziki manada birbirini koruyup kollama olarak değil, birbirine inanma, insanca yaşama haklarına saygı gösterme manasına da dikkat çekiyor. Finalde bu inanma ihtiyacına ne kadar ihtiyaç olduğu çok trajik bir biçimde anlatılıyor. No Man's Land (2001) veya Mandariinid (2013) gibi birbirine düşman iki askeri tek mekana hapsedip aralarındaki düşmanlığın arkasındaki hümanist dengeleri hedefine koyan senaryoları, bir kamyonet dolusu insanı çok daha zor şartlarda sınava tabi tutarak geliştiren Eshtebak, en büyük gücünü dengeli senaryosundan ve doğallığıyla hayran bırakan oyuncu performanslarından alıyor. İnsanlar arasındaki ideolojik düşmanlığın ardında yatan kardeşliğin değerini yükseltirken, bir yandan da ne yazık ki bu çirkin siyasi çekişmelerin gölgesinde kalan o kardeşliğin kazanabilmesi için daha çok empatiye ihtiyacımız olduğunu söylüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder