17 Ağustos 2014 Pazar

Guardians Of The Galaxy (2014)


Yönetmen: James Gunn
Oyuncular: Chris Pratt, Zoe Saldana, Dave Bautista, Lee Pace. Michael Rooker, Karen Gillan, Djimon Hounsou, John C. Reilly, Glenn Close, Benicio Del Toro, Laura Haddock
Senaryo: James Gunn, Nicole Perlman, Dan Abnett, Andy Lanning
Müzik: Tyler Bates

Dan Abnett ve Andy Lanning'in aynı adlı Marvel çizgi romanından James Gunn ve Nicole Perlman'ın yazdığı, James Gunn'ın yönettiği Guardians Of The Galaxy, her geçen yıl gişe hakimiyetini güçlendiren Marvel bandıralı filmler arasında akıbeti merakla beklenen bir filmdi. Marvel aleminin büyükbaş yapımları arasında nerede duracağına dair bu beklentilere fazlasıyla cevap veren film, etkileyici görselliği, matrak kadrosu ve ciddiyetini mizahi bir tonla dengeleyen yapısıyla çoğu iddialı Marvel yapımından iyi bir performans sunuyor. Küçük yaşta hasta annesini kaybeden, aynı gün uzaylılar tarafından kaçırılan Peter Quill, yıllar sonra oradaki hayatına adapte olmuş, kendisine Star-Lord adını veren maceraperest bir hırsız olarak karşımıza çıkıyor. Peter birgün gizli güçlere sahip esrarengiz bir küreyi çalınca, küreye sahip olmak isteyen galaksinin zalim kötü adamı Ronan'ın hedefi haline geliyor. Peter'ı bulmak için gönüllü olan Ronan'ın evlatlığı savaşçı Gamora, tam onu bulduğu sırada başına konan ödülden dolayı Peter'ın peşine düşen kurnaz rakun Rocket ve onun iri kıyım tuhaf bir ağaç olan saf yoldaşı Groot ile mücadele etmek zorunda kalıyor. Çıkan arbedede yakalanıp hapse konan dörtlü, orada Ronan'ın saldırılarında karısını ve çocuğunu kaybetmiş ve bu yüzden Ronan'dan intikam almaya yemin etmiş Drax'i de aralarına alınca "Galaksinin Koruyucuları" adındaki tuhaf ve bir o kadar da renkli beşli biraraya gelmiş oluyor.

Film biraz da şaşırtıcı biçimde buraya kadarki süreci hiç de aceleye getirmeden ve nasıl oluyorsa aynı zamanda kabul edilebilir bir hızla işliyor. Bu beşlinin öyle bir anda birbirlerine kanlarının kaynadıkları, galaksiyi ele geçirmek isteyen Ronan'a karşı hemen güç birliği yaptıkları sanılmasın. Bu aceleye gelmediğini düşündüren dinamik tempo, herbiri ayrı arızalara sahip bu beşlinin farklı motivasyonlarla da olsa aynı amaç etrafında toplanmaları sürecinde güç, ego ve motivasyon önceliği çatışmalarını atlamıyor. Böylelikle karakterlerini adım adım boyutlandırmayı, onlar arasındaki bu çekişmelerden güçlü bir kimya ve dostluk yaratmayı becermesi kolaylaşıyor. Öyle ki, sadece baş karakter Peter değil, sağlam makyaja bulanmış Gamora ve Drax, hatta Bradley Cooper'ın seslendirdiği bir animasyon karakter olarak Rocket, hatta ve hatta "I am Groot"tan başka repliği olmayan sevimli ağaç adam Groot bile beyaz perdeye nüksetmiş ama karton kalmış çoğu Marvel tiplemesinden daha samimi duruyor. Birlikte hapisten kaçtıkları bölümle bir takım olduklarına ikna olduktan sonra bile bu iç çekişmelerini kimi zaman ciddi, çoğu zaman esprili biçimde sürdürmeleri bu samimiyeti hep dinç tutuyor. Böylece zaten kendilerine ait karizmaları ve üslupları bulunan bu beşli, bir an önce CGI hileli aksiyona abanma derdindeki bazı filmlerden bu özelliğiyle ayrı durabiliyor.


Yine sanılmasın ki ortada karakter odaklı olacağım diye kasan bir film yok. Bu özelliğini kendi doğal akışında belirginleştiren Guardians Of The Galaxy, etkileyici bir görsellikten ve aksiyon zamanlamalarından taviz vermeyen bir blockbuster elbette. Ama yarattığı galaksi, şehir, mekan atmosferleri, kıyafet ve makyaj çeşitliliği, ses ve görsel efekt lezzeti, "alt tarafı bir gişe aksiyon / komedisi" diye tepeden bakılabilecek önyargıların üzerinde seyrediyor. Son yılların "ciddi" geçinen birtakım bilim kurgu aksiyonlarından çok daha iz bırakabilecek ölçülerde hem de. Herhangi bir mesaj kaygısı taşımadan, basit bir dünyayı (galaksiyi) kurtarma hikayesini eğlenceli biçimde işleyen film, yaratıyorsa eğer sahip olduğu bu kaliteli çeşitlilikten faydalanmasını bilen tavrıyla fark yaratıyor. Teknik kapasitesini yüksek tutarken, Ronan'ın dev gemisine karşı duran Nova savaş filosunun birleştiği ya da Groot'un arkadaşlarını korumak için dalbudak sardığı ve içerisini küçük ışıklarla doldurduğu sahnedeki gibi örneklerle kaostan estetik yaratma kaygısı da güdüyor. Peter ve Gamora arasındaki çekime de fazla yüklenmeyip daha pekçok şey gibi 2017'de gösterime girmesi planlanan devam filminin altyapısını ince ince kuruyor.

Peter rolüyle Parks and Recreation'ın Andy'si Chris Pratt, Gamora olarak bu defa mavi değil yeşil renkte izlediğimiz Zoe Saldana, Smackdown'dan sinemaya transfer Dave Bautista ve ilginç bir tercih olarak karizması sağlam kötü adam Ronan rolüyle tanınmaz hale gelen naif oyuncu Lee Pace, çizgi romanı ete kemiğe büründürme konusunda üzerlerine düşeni yapıyorlar. Durmadan öfkelenen, hınzırca planlar kuran, yürek burkan şekilde ağlayan, alaycı, becerikli ve egosu yüksek Rocket ise kendisi için ayrı bir cümle kurmayı hak edecek şekilde özellikli ve gözlerin aradığı bir "oyuncu" görünümünde. Kısa rollerle izlediğimiz Glenn Close, John C. Reilly, Djimon Hounsou, Benicio Del Toro, Michael Rooker filmin çevre düzenini zengin tutan unsurlar. Tyler Bates'in tema çalışmaları ve bir başka ilginçlik olarak 70'lerin bazı hit şarkılarından derlenen müziklerin katkıları da unutulmamalı. Fazla zenginlik içermeyen kariyerinin şimdilik zirvesine imza atan James Gunn, böylesi yüksek bütçeli yapımlar için seçilen her isimsiz yönetmenin kötü işler çıkarmayabileceğinin kanıtı ve filmin varlık sebebi olan eğlencelik duruşunu ciddiye alan bir film çekmiş. Guardians Of The Galaxy 2 de kendisine emanet edilmiş. Onun nasıl olacağı henüz belli değil fakat ilk film kesinlikle iyi bir başlangıç.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder