11 Temmuz 2013 Perşembe

The Call (2013)


Yönetmen: Brad Anderson
Oyuncular: Halle Berry, Abigail Breslin, Michael Eklund, Morris Chestnut, Michael Imperioli, David Otunga, Justina Machado, Denise Dowse
Senaryo: Richard D'Ovidio, Nicole D'Ovidio, Jon Bokenkamp
Müzik: John Debney

Jordan, 911 Acil yardım hattında santral görevlisi olarak çalışan bir kadındır. Bir gün merkezi arayan genç bir kız sesi evine zorla giren biri olduğunu ve hayatının tehlikede olduğunu söyler. Jordan ekipler evi tespit edip kızı kurtarıncaya kadar hatta kalıp kıza destek olmaya çalışırken beklenmedik bir hata yapar. Genç kız öldürülüp gömülmüş olarak bulunur. Psikolojisi bozulan Jordan santralden geri hizmete çekilir. Altı ay sonra 911'e Casey adlı bir genç kızdan kaçırıldığına dair yardım çağrısı gelir. Çağrıyı bir acemi görevliden devralan Jordan kızı kurtarmak için elinden gelen her şeyi yapmaya kararlıdır. Yavaş yavaş anlaşılır ki Jordan’ın altı ay önce kurtaramadığı kızın katiliyle Casey’yi kaçıran kişi aynı adamdır.

The Machinist (2004) filminde elde ettiği başarıyla adını duyuran, ancak Transsiberian (2008) ve Vanishing On 7th Street (2010) ile grafiğini düşürdükten sonra bazı tanınmış dizilerin çeşitli bölümlerini yöneten Brad Anderson’ın son filmi The Call, o grafiği yükseltmeyi yine başaramayan bir psikolojik gerilim denemesi. Tabii bir kamyon dolusu klişeyle donatıldığı için psikolojik gerilimden aksiyona doğru kaymaktan kendini alamıyor. Mesela altı ay arayla aynı katilin yakalamaya çalıştığı iki kızın yardım çağrılarının 911 görevlisi kahramanımız Jordan’a denk gelmesi, (gerçi ikincisinde direk telefonda değil, telefondaki görevlinin hemen tepesindeydi) tesadüfün ancak iğne deliği olabilir. Böylece geçmişindeki bir hatayı telafi etme fırsatı verilen kahramanlar kervanına Jordan’da katılıyor. Katilin amacını gerçekleştirmeye çalışırken yoluna çıkanları harcaması, çekmeyen telefon, polise haber vermeden yapılan aptallıklar, öldü sanılanın birden arkanızda bitivermesi gibi uğraşsam bir o kadar daha bulabileceğim bayatlıklar film boyunca yakanızdan düşmüyor.

Psikopatımızın ise Maniac filmini anımsatan kafayı sıyırma sebepleri akla geldikçe, bu üçüncü senaryo çalışmasıyla da bir baltaya sap olamayacağının sinyallerini veren Richard D'Ovidio’nun Brad Anderson ile ortaklığı, bakış şekline göre farklı sonuçlar doğuruyor. Sadece sürükleyici vakit geçirmelik bir akşam seyirliği arayanların memnun kalacağı, bunun bir aşama bile fazlasını bekleyenlerin daha çok bekleyecekleri bir film ortaya çıkıyor. Bana göre Maniac’tan daha iyiydi. Halle Berry, klasına yakışır biçimde telefon başındayken güven verici bir oyun çıkarıyor. Ama ne zaman ki sahaya inmeye kalkıyor, işte orada hem filmin kendisi, hem de Berry filme dudak büktürüyor. Katili canlandıran Michael Eklund da sevimsizliği ve tekinsizliğiyle dikkat çekici olmayı beceriyor. The Call, The Machinist’ten sonrası için umut saçan Brad Anderson’ın aslında yüzlercesi gibi sıradan olduğunu hala anlamayanlar için yeni bir fırsat.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder