9 Haziran 2012 Cumartesi

Get The Gringo (2012)


Yönetmen: Adrian Grunberg
Oyuncular: Mel Gibson, Kevin Hernandez, Dolores Heredia, Daniel Giménez Cacho, Peter Stormare, Dean Norris, Bob Gunton, Roberto Sosa, Jesús Ochoa, Tenoch Huerta
Senaryo: Mel Gibson, Adrian Grunberg, Stacy Perskie
Müzik: Antonio Pinto

Palyaço kılığında çaldıkları yüklü miktardaki parayla Meksika sınırını geçmeye çalışan iki soyguncudan hayatta kalan Amerikalı (Mel Gibson) sınır polislerince yakalanır. Polisler bu ismini bilmediğimiz adamı “El Pueblito” denilen ve marketi, kendine has emlak piyasası, sokakları, sosyal alanları bulunan özerk bir getto/hapisaneye koyarlar. Bu arada “Gringo”yu yakalayan iki polis, arabada buldukları parayı dışarıda harcamakla meşguldürler. Ama ele geçirdikleri miktarın daha fazla olduğunu öğrenmeleri uzun sürmez. Paranın geri kalanının nerede olduğunu öğrenmek için Gringo’yu sıkıştırmaya başlarlar. Çalınan para Frank adlı bir mafyaya aittir ve o da parasının peşine düşer. Öte yandan hapiste tanışıp arkadaş olduğu 10 yaşındaki çocuğun karaciğerinin, El Pueblito’daki “başmahkum” Javi’nin değerleriyle uyumlu olmasından dolayı yakında organ nakliyle alınacağını öğrenen isimsiz kahramanımız, dışarıda sadece kendisinin yerini bildiği para kozunu kullanarak Javi’nin dikkatini çeker. Hem parasına kavuşmak, hem de küçük dostu ve onun annesini Javi’den korumak için planları vardır.

Get The Gringo, aralarında Amores Perros, Traffic, Master and Commander: The Far Side Of The World, Man On Fire, Apocalypto gibi klas filmlerin de yer aldığı pek çok yapımda yönetmen yardımcılığı yapmış Adrian Grunberg’in senaryosunu Mel Gibson ile birlikte yazdığı ilk yönetmenlik denemesi. En kestirmeden tarif edilecek olursa başrolünde yine Mel Gibson’ın bulunduğu 1999 tarihli Payback’in hapishane versiyonu olabilecek potansiyele sahip iken, Prison Break’in Sona hapishanesinde geçen 3. sezonunun bir bölümünden hallice kalıp direk DVD standlarında bitiveren heyecanlı bir macera denebilir. Sanki Payback’in Porter’ı yine bir soygun tezgahlayıp yakayı ele vermiş ve soluğu El Pueblito’da almış gibi bile düşünülebilir. Son derece hızlı kurgusu, yer yer Grunberg’in yukarıda adı geçen filmlerden edindiği tecrübelerin görüntü işçiliğine olumlu yönde yansımaları ve çetrefilli suç ağının vakit geçirmelik sürükleyiciliği filmi baştan sona zinde tutuyor.


Kariyerinde belli bir düşüş yaşayan Mel Gibson’ın hınzır, cesur, eli çabuk, planı hazır, iyi kalpli suçlu tiplemelerini sevenler için iyi bir fırsat olarak da görülebilecek Get The Gringo’nun kapağındaki “Braveheart ve Apocalypto’nun Yapımcılarından” promosyonu filme epey büyük gelmekte. Hatta başka filmlerde görülen benzer reklam denemelerinde olduğu gibi komik bile durmakta. Böyle filmlerin, ekran başında heyecan dolu 1.5 saat geçirmek istediğine karar vermiş seyircinin aksiyon/macera arzusunu kısa süreliğine köreltmek amacına hizmet ettiği muhakkak. Hele bu heyecanı Mel Gibson gibi bu türün nabzını tutmayı iyi bilen biri yazıp oynuyorsa o seyircinin keyfi de katlanıyor. Yanında ufak bir bonus olarak Gibson’dan sıkı bir Clint Eastwood taklidi de kazanıyorsunuz. Suç, adalet, insanlık gibi kavramlar konusunda derin mesajlar beklemeden, sadece hikayesine kitlenmiş ve en hızlı biçimde onu aktarmayı başarmış bir film izlediğinizi anlıyorsunuz. Keşke bu kadar hızlı olmak yerine daha derin ve sindire sindire derdini anlatsaymış diye düşündüğünüz anlar da oluyor. Ama o zaman esas derdi olan sürükleyiciliği ne ölçüde elde ederdi diye de hemen cevabı bulabiliyorsunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder