15 Eylül 2011 Perşembe
Carancho (2010)
Yönetmen: Pablo Trapero
Oyuncular: Ricardo Darín, Martina Gusman, Carlos Weber, José Luis Arias, Fabio Ronzano, Loren Acuña, Gabriel Almirón, José Manuel Espeche, Roberto Maciel, José María Rivara, Rocio Robles
Senaryo: Alejandro Fadel, Martín Mauregui, Santiago Mitre, Pablo Trapero
Sosa, uzmanlık alanı trafik kazaları olan bir avukattır. Kaza mahallinde, hastanelerin acil ünitelerinde, karakollarda dolanıp müşteri arar. Bu yüzden bir “carancho”, yani akbabadır. Görünürde kaza mağdurlarına destek veren bir vakıfta çalışıyordur ama aslında bu vakıf, şaibeli bir hukuk şirketinin paravanıdır. Müşterileri, tanıkları, kaza tespit tutanaklarını satın alır. Luján ise şehre yeni taşınmış genç, idealist bir doktordur. Ambulanslarda ve ilk yardım servislerinde durmadan çalışmaktadır. Bir gece Luján ile Sosa bir kaza mahallinde tanışırlar. Luján’ın hayatını kurtarmak için ter döktüğü trafik kazası mağdurunu Sosa müşterisi yapmaya çalışıyordur. Zamanla ikisi arasında bir yakınlaşma başlar. Ama Sosa’nın başı, son kaza dümeninden sonra derttedir.
Çok beğendiğim bir ülke sinemasının ve yine çok beğendiğim Buenos Aires’li aktör Ricardo Darín’in referanslarıyla kayıtsız kalamadığım Carancho, bir müddet ilgili sektörde yasal olmayan yollardan işlerin nasıl yürüdüğünü anlayıncaya kadar durgun bir gidişata sahip. Araya bir aşk hikâyesi sıkıştırmaya çalışması ve bunda birçok yönden başarılı olması aynı dinginlikte vücut buluyor. Genel olarak amaçlarından birine, yani sağlık ve sigorta sektörlerinde yapılan, insan hayatını hiçe sayan yolsuzluklara dikkat çekmeyi başarıyor. Sonlara doğru artan temposu ve sıkı finaliyle de mesaj yönünden farklı olarak, kendi trajik sonunu etkili biçimde tayin ediyor. Fakat film, belli bir noktaya gelene kadar (ki bana göre o nokta, Vega davasında her şeyin plânlandığı gibi gitmemesinden sonrayı işaret ediyor) ne olduğuna karar vermekte güçlük yaşıyor ya da ne olduğunu bildiği halde bunu tam anlatamıyor.
Bu belirsizlik içinde filizlenen Sosa - Luján aşkı, acaba filmin neresinde duracak diye de düşündürmüyor değil. Ondan sonra kötü adamlar, yapılan yolsuzlukları detaylandırmalar, mafya yapılanmaları, tehditler, tacizler, cinayetler sanki birden Pandora’nın Kutusu’ndan fırlıyorlar. Tüm bunlardan zeka özürlü bir film olduğu fikrine kapılmak yanlış. Ama filmin yer yer sıkıcı yanlarına ilaveler yapılarak bunlar için seyirci biraz daha hazırlanabilirmiş. Naif kalmak ve şiddet içermek arasındaki ince çizgide denge sağlamakta zaman zaman güçlük çeken dört senarist, sanki dram, gerilim, suç ve istatistik başlıklarını paylaşarak yazmışlar senaryoyu.
Onlardan biri olan, aynı zamanda filmin yönetmeni Pablo Trapero, görsel anlamda çok iyi bir iş çıkarmakta. Özellikle telaş, panik ve kriz anlarını gerçekçi kılan bir kontrollü duruşu var. Arjantin sinemasının usta oyuncusu Ricardo Darín’in tecrübesi ve bu sinemanın henüz yeni isimlerinden Martina Gusman’ın yeteneği, final sürecinde kimyasını çok daha çarpıcı biçimde yansıtıyor. Hollywood tarafından yeniden yapım hakları satın alınan Carancho, iyi bir senaristin ellerinde belki de birtakım eksikliklerini gidermiş bir aksiyon dram olarak karşımıza çıkabilir. Zira Hollywood sularına kolayca uyarlanabilecek bir yapısı var. Genelde durum tersine işler, yani remake, orijinalini aratır her zaman. Oysa komplo ve entrikalara ilgi duyan bazı yeni nesil Amerikan senaristler, bir aşk hikâyesi ile organize suç örgüsünü pekâlâ başarıyla karıştırabiliyorlar. Carancho’da buna biraz daha fazla ihtiyaç duyuluyor denebilir. Çünkü filmin sahip olduğu aşk, kıymet verilesi bir aşk. Fakat filmin diğer kanatlarına adapte ediliş biçiminde bazı ufak tefek sıkıntılar var. Yine de finali için Hollywoodcuların ne gibi değişiklikler düşünebileceklerini tahmin etmek de zor değil.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder