20 Mayıs 2011 Cuma

No Mercy (2009)


Yönetmen: Kim Hyeong-joon
Oyuncular: Seol Kyeong-gu, Ryoo Seung-beom, Han Hye-jin, Seong Ji-roo, Nam Kyeong-eup, Park Sang-wuk
Senaryo: Kim Hyeong-joon
Müzik: Ji-man Park

Adli tıp uzmanı Kang, parçalara ayrılmış bir kadın cesedini incelemek üzere görevlendirilir. Çaylak dedektif Min, başlıca şüpheli olarak fanatik çevre gönüllüsü Lee Sung-ho'yu gösterir. Başlangıçta inkâr etse de, daha sonra suçunu itiraf eder. Bu arada Kang'ın yurtdışından ülkesine dönen kızı havaalanında kaçırılır. Bu kaçırma olayında yine Lee’nin parmağı olduğunu anlayan Kang, kızını kurtarmak istiyorsa Lee’nin şartlarını yerine getirmek zorundadır. Cinayet davasıyla ilgili ipuçlarını elinde tutan Lee ve Kang arasında hileli bir oyun başlar.

İntikam teması denince No Mercy gibi filmler bile Chan-wook Park başyapıtı Oldboy ile ilişkilendirilir oldu. Ama Oldboy’un benzersiz sinema dili yerine daha alışıldık, kolay kabul edilebilir unsurlarla konuşan batıya yakın bir dil seziliyor. CSI’ın hayatımıza kattığı adlî tıp gerekliliğinin suç ve suçluyu bulma pratiğini, kendi gelenekleriyle harmanlıyor. Bunun yanında, parçalanmış cesede yapılan Venüs benzetmesi ve bu suçun çevresel bir duyarlılığa dikkat çekmek amacıyla işlendiğine dair kamuflaj, filmin kenar süsü gibi görünse de, finalde de sunulduğu gibi, sorumlulara ağır bir bedel ödeterek pişmanlık sağlama eylemine kattığı estetik sayesinde intikamını da bir sanat olarak gören intikamcının günahsız bedenleri onurlandırmasına denk düşüyor bir nevi. Bir bombacının öldürdüğü masum insanları şehit olarak görmesi, bu uğurda verilen suçsuz canların ruhlarının cennete gideceği kandırmacası da buna oldukça benziyor.


Kendini yakalatarak mesajını daha vurucu biçimde iletmeye çalışan, yakalandığı halde dışarıda da eylemlerini sürdüren katil, çaylak - veteran dedektif çekişmesi, masumiyet sembolü bakire genç kız, olay yeri inceleme sırasında ve sonrasında kanıtlara olan erişilebilirlik ve sürpriz final alışılmışlıklarının hepsini eline yüzüne bulaştırmadan hikâyesine yediren filmin yönetmen ve senaristi Kim Hyeong-joon, bu ilk filmiyle olgun bir görünüm sergiliyor. Tabiî bu olgunluğun beslenme kaynaklarını tanıyoruz ama bir miktar senaryo, özellikle de yönetmenlik becerisiyle ana akıma kopuk durmuyor. Finaldeki trajik şaşırtmaca Lee ve Kang arasındaki intikam oyununu, sonucu tahmin edilen fakat o sonucun nasıl şekil bulacağını merak ettiren bir senaryo temposuyla sonuca ulaştırıyor. Bu bağlamda kendi zirvesini de yapıyor. Yer yer ağdalı bulunabilecek bazı anlatım biçimleri ise kendisinin acemi tutkusuna bağlanabilir.

Oyunculuk anlamında ise filmin çok önemli iki kozu var ve bunları gayet pozitif biçimde kullanıyor. Kyung-gu Sol (Peppermint Candy, Public Enemy serisi, Lost In Love, Silmido, Oasis) ve Seung-beom Ryu (Crying Fist, The Beast and The Beauty, Bloody Tie) ikilisi kendilerinden beklenilen ayrıcalıklı performanslarını izlemek isteyenleri yarı yolda bırakmıyorlar. Kimilerinin abartı olarak yorumlayabileceği bazı tepkileri, öfke ve gözyaşlarıyla insancıl kılmakta çok ustalar. Şahsen bu filmi izlemekteki öncelikli sebebim bu ikiliyi aynı filmde görmekti. Umduğum zevki yaşadığım gibi, ekstradan iyi bir polisiye dram izlemiş oldum. Yanlış ağızlarda “çakma Oldboy olarak nitelendirilebilen No Mercy, onunla kıyaslanma haksızlığına uğratılmaması gereken, kıyaslandığında veya benzetildiğinde ister istemez bir kaybeden gibi görüneceğinden, yanlış değerlendirilebilecek bir film. Oysa No Mercy kendi kendine yeten bir film.

1 yorum:

  1. Guney Kore filmlerine ilgimden dolayi once Guney Kore basligi altindaki yorumlariniza baktim. Guzel, ayrintili yorumlar. Ayrica son zamanda populer olan vampir agirlikli filmlerden nefret ettigim icin listenizi ayrica sevdim. Bir iki film disinda vampir hadisesi yok.
    Su anda arsivimde 20 - 25 Korea filmi bulunuyor. Kore sinemasi konusunda bilginizin cok oldugunu dusunerek bir konuyu sormak istiyorum. Kore crime gangster filmlerinde neden genellikle bicak kullaniliyor? Bunun sosyolojik geleneksel bir arkaplani olmali?
    Koreli bir komsum var ama bir turlu sorma firsatim olmadi. Adama zaten seyrettigim onca Kore filmlerinden bahsedince uzun bir "HOoooo" cekti.
    Basari dileklerimle.
    Akira.

    YanıtlaSil