Yönetmen: Jonathan Hensleigh
Oyuncular: Ray Stevenson, Vincent D'Onofrio, Val Kilmer, Christopher Walken, Linda Cardellini, Marcus Thomas, Fionnula Flanagan, Vinnie Jones, Tony Lo Bianco, Tony Darrow, Jason Butler Harner, Robert Davi, Bob Gunton, Paul Sorvino
Senaryo: Jonathan Hensleigh, Jeremy Walters, Rick Porrello
Müzik: Patrick Cassidy
70’li yıllarda Cleveland’ın yer altı dünyasında fırtınalar estirmiş Danny Greene’in hayatını izlediğimiz Jonathan Hensleigh filmi Kill The Irishman, daha önce rastladığımız mafya âlemindeki yükseliş hikâyelerine çok benzeyen, bu yüzden yeni bir şey içermeyen, ama yine bu yüzden izlemesi keyifli bir film. Martin Scorsese formüllerinden beslendiği açıkça görülen Kill The Irishman, Goodfellas ve Casino gibi olmasa da onların sağladığı güvensiz yer altı skeçlerinden çok fazla izler taşıyor. Baş karakteri ve yaşadıkları gerçek hayattan alınma olunca, bir de bunun üstüne hazır kalıplar üzerinden bunun filmi çekilince Kill The Irishman hakkında söylenecek şeyler azalıyor. Feyzaldığı filmler kadar uzun bir süreye, bu yüzden epik süslemelere sahip olmamasına rağmen, Danny Greene’in suç âleminde doğuş, yükseliş ve çöküş evrelerini 105 dakikalık süresine uygun biçimde tanzim ettiği söylenebilir.
Danny Greene’in sıradan bir işçiyken sendika başkanlığına (tuhaf şekilde!) yükselişi, sıkı bir dostluk kuracağı John Nardi ile kumar işine girerek yolsuzluktan tutuklanması, sonra da apar topar yapılan bir anlaşmayla salıverilmesiyle başlayan bıçak sırtı yaşamı çeşitli yönleriyle inceleniyor. Suç ve özel hayatı, Robin Hood’luğu, İtalyan mafyasıyla düştüğü anlaşmazlıklar, bunun sonucunda girdiği savaş, patlayan bombalar, ucuz atlatılan suikastler ve dahası. Hırçın, mangal yürekli, yardımsever bir İrlandalı figür olarak Greene’in hayatından çıkarılabilecek dişe dokunur bir film olmuş denebilir. Bunun sonucunda alışıldık biçimde gangster kimliğini mazur gösterecek çok fazla sinematik kayırmalar da mevcut. Dönemin haber bültenlerinden alınan gerçek arşiv görüntülerinin serpiştirilmesi de filmin gerçek hayattan uyarlama olduğunu sık sık hatırlatma, bu sinematik kurguyu sentetikleştirmeme işlevi görüyor.
Filmin kadrosu Danny Greene’i tanımayan çok sayıda seyirci için filmi izleme yönünde olumlu ve mütevazi bir etken. Ray Stevenson, Vincent D'Onofrio, Val Kilmer, Christopher Walken, ortalama performanslarıyla filmin doğasına pozitif katkı sağlıyorlar. Ama özellikle Full Metal Jacket’tan beri çok beğendiğim Vincent D'Onofrio’nun rahat oyunculuğunu, doğal duruşunu daha öncelikli rollerde görmek istediğimi tekrar hatırladım. Ray Stevenson ise gittikçe karizmatik kalıplarına oyunculuk birikimlerini de katma fırsatı buluyor. Hazır malzemelerden de olsa iyi sürükleyici bir film çıkaran yönetmen Jonathan Hensleigh, 2004 yılında Thomas Jane’in oynadığı The Punisher uyarlamasını yöneten isimdi ve bu onun ilk filmiydi. İlkinden daha iyi olduğunu düşündüğüm The Punisher’ın ikincisinde başrol oynayan isim ise bu kez Ray Stevenson idi. Kill The Irishman’in bu iki ismin kesişme noktası olması da başka bir ayrıntı. Sette veya öncesinde bu iki Punisher filminin geyiğini bolca yapmışlardır muhtemelen. Martin Scorsese’nin klâsikleşmiş mafya matematiğinin başka bir işlemde yeniden yorumlanması diyebileceğimiz Kill The Irishman, bu durumu özleyenlere macera dolu dakikalar yaşatacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder