3 Aralık 2020 Perşembe

Last Chance Harvey (2008)


Yönetmen: Joel Hopkins
Oyuncular: Dustin Hoffman, Emma Thompson, Kathy Baker, Liane Balaban, James Brolin, Eileen Atkins
Senaryo: Joel Hopkins
Müzik: Dickon Hinchliffe

New York'lu Harvey Shine, bir jingle yazarı olarak çıkmaza girmiş işini kaybetme noktasındadır. Patronundan son bir şans koparmıştır. Önce haftasonunda Londra'ya kızının düğününe gidecek ve pazartesi günü önemli bir toplantı için geri dönecektir. Kızının kilisede yürümek için üvey babasını seçtiğini öğrendiğinde yıkılmış bir halde, düğün yemeğine kalmadan havaalanına geri döner. Fakat uçağı da kaçırmıştır, böylelikle işini devam ettirme şansını da. Bunca sıkıntı arasında havaalanında bir kadeh içki içerken, onun hayatını derinden etkileyecek bir sürprizle karşılaşacaktır. Bu sürpriz 40'lı yaşlarında, duygusal ve bir onun kadar bir ilişkiye ihtiyacı olan bir kadındır.

Joel Hopkins adındaki İngiliz yönetmenin ikinci senaryo ve yönetmenlik çalışması olan Last Chance Harvey, rol kuşanmaktaki ustalıklarıyla bilinen Dustin Hoffman ve Emma Thompson’ın varlıklarıyla kamufle olmuş ve bu sayede pek çok aksayan yönünü bu isimlerin gölgesine saklamış bir film. Artık bir yaştan sonra kendilerini zıpkın yemiş orkinosa çeviremeyecek aşk duygusundan hayli uzak kalmış iki insanın giriş, gelişme, sorun, sonuç çizgisinden sapmamaya çalışan kontrollü romantizmi, türün sıkmadan izlenen örnekleri arasına girebilir. Lakin en obur romantik komedi müdavimleri bile mutlaka bir şeylerin eksikliğini hissedecektir. 2006 tarihli Stranger Than Fiction’da hiç aynı karede yer almadıkları ve karşılıklı oynamadıkları halde bile bana göre etkili bir kimya yaratmış Hoffman-Thompson ikilisi, bu film için hem sorun, hem de değil. Varlıkları böyle bir yapım için çok fazla. Fakat sanılmasın ki, burada sinema tarihine kazınacak performanslar izliyoruz. Sadece güven telkin ediyorlar. Sevimliler, sempatikler, filmdeki karakterleri gereği naifler. Geri kalanına Joel Hopkins farkında olmadan fazla izin vermiyor ne yazık ki.


Caz piyanisti olmak isterken reklam cıngılları yazan bir müzisyen olan Harvey ile, havaalanında yer hizmetlerinde çalışan orta yaşını geride bırakmış bekar Kate arasında yaşananlar ne ölçüde inandırıcı geliyorsa bunun sorumlusu tabiî ki bu iki oyuncu. Gece vakti koca Londra’da Harvey’nin indiği taksiye öteki kapıdan Kate’in binmesi gibi “kader” kokulu romantizm ile seyirciyi şaşırtmaya yönelik bir hamlenin ardından, havaalanı kafeteryasındaki gayet kötü tanışma / kaynaşma sahnesiyle aslında ayakları yere basan bir romantizm planladığını anladığımız Hopkins, filmi uzunca bir süre bu iki otomatik pilotla götürüyor. Ne var ki her ikisi için de özel hayatları hakkında uydurduğu birtakım ayrıntıları ya filmle hiç alakası yok, ya da alakası olduğu halde keşke daha alakalı işlenseydi dedirtiyor. Kate’in annesinin (hele de onun gizemli Polonyalı komşusunun) bu filmde ne işi var? Düğününe davet edildiği kızını zamanında terk etmiş olan Harvey neden kızıyla doğru dürüst bir hesaplaşma yaşamıyor? Zaten hem oyuncu olarak, hem de film için tasarlanmış bir karakter olarak öyle ruhsuz bir kız böylesi bir terk edilmeyi hiç takmamıştır. İşte bu durum, filmin dram açısından hayli kan kaybetmesine yol açıyor.

Böylesi olumsuz şartlar dışında yalnızlıklarına bir şekilde inandığımız Harvey ve Kate’in sempatikliğine sığınıyoruz. Orada da uydurma bir “sözünde duramama” vakası ile “sorun” kısmı apar topar halledildikten sonra geriye mutlu son kalıyor. Onu yazmak için de senaryo doktoru olmak gerekmiyor. Last Chance Harvey, türün pek çok klişesini kanatları altına almasına rağmen bir türlü doygunluk hissi yaratmayan, tek albenisi Hoffman-Thompson ikilisi olan, onların da şöyle geçerken uğradıkları bir filmmiş izlenimi yaratan oyunlarıyla sıkıcılaşan basit bir film olarak kalıyor bana göre.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder