4 Nisan 2013 Perşembe

The Brave One (2007)


Yönetmen: Neil Jordan
Oyuncular: Jodie Foster, Terrence Howard, Mary Steenburgen, Nicky Katt, Naveen Andrews
Senaryo: Roderick Taylor, Bruce A. Taylor, Cynthia Mort
Müzik: Dario Marianelli

Radyo programcısı Erica Bain’in bir gece gezmesi esnasında evlenmek üzere olduğu sevgilisi David’in bir grup serseri tarafından dövülerek öldürülmesi, kendisinin de yaralı olarak kurtulmasının ardından korkusunu yenip bir silah satın alması, intikam açlığını tüm New York kötü adamlarıyla gidermek istemesi gibi gayet iyi bir hikayeye sahip The Brave One… Ama esas olan, iyi hikayelerin her zaman iyi senaryo dokunuşlarına ihtiyaç duymalarıdır. O dokunuşları ise soyadları Taylor olan, muhtemelen kardeş olduklarını düşündüğüm iki TV senaristi yapmış. Şimdi TV yazarlığı da çok önemli bir dal. Ama bu filmin acilen Neil Jordan dokunuşlarına ihtiyacı varmış sanki. Gerçi yönetimi ile filmin tümüne sirayet etmese de birkaç bölüme İrlanda hüznü kattığı söylenmez ise haksızlık olur. Fakat iş onunla bitmiyor.

Hollywood’a çok sağlıklı biçimde adapte olduğunun kanıtı olarak The Brave One, Neil Jordan filmografisinin en zayıf halkalarından biri olmuş bana göre. Bir kere duygu insanı radyocu Erica Bain karakterinin, sokakları kötülerden arındırmaya soyunmuş ölüm meleğine dönüşümünde ciddi arızalar var. Hoş, bunlar Jordan’ı tanımayanlar için pek bir şey ifade etmeyebilir. Ama inandırıcılık açısından Erica’ya bu kimliği kazandırmak Jodie Foster’in şahsi çabasının yanında Neil Jordan’ın işiydi. Keşke senaryoya da el atsaydı demek, Jordan’ın bu senaryoyu onaylamadan yönettiği anlamına gelecekti. Erica ilk cinayetinin ardından nasıl oldu da soğukkanlı bir katile döndü? Ortalama bir New York vatandaşının bu kadar çabuk kozasından çıkmasını, New York yaşantısının bilmediğimiz tekinsizliğine vereceğiz o zaman.

Şahsen filmin en beğendiğim yanı, ironik biçimde adaletsizlikten yılmış, içinde bulunduğu sistemi sorgulama eğilimindeki dedektif Mercer’a hayat veren Terrence Howard oldu. Danzel Washington birgün tahtını bırakacaksa bu adama bıraksın. Ha, bu film onun kariyerinde bir dönüm noktası mı, Hayır! Ama en azından bana göre Jodie Foster’dan daha fazla ikna edici. Daha fazlasına filmin kendisi zaten izin vermiyor. Jodie Foster’a izin vermiyor ki, Terrence Howard’a versin. Ama ben bu adamı izlemeyi seviyorum o ayrı. Bir de finalin ahlak zabıtası olmak yerine tercih ettiği şeyi sevdim diyebilirim. Yine de son atışta doğrulttuğunuz belinizin size ne kadar faydası olur bilinmez. Sürükleyici bir macera olduğu kesin. Sürüklediği yer hoşunuza da gidebilir. Ama Neil Jordan değil de başkası sürüklüyor sanki. Finalin "Hollywood'lu Doğrucu Davut" diye birini tanımayan duruşu hatırına yarıdan bir fazlası olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder