Yönetmen: Eliza Hittman
Oyuncular: Sidney Flanigan, Talia Ryder, Théodore Pellerin, Sharon Van Etten, Mia Dillon
Senaryo: Eliza Hittman
Müzik: Julia Holter
Birkaç kısa filmin ardından iki uzun metraj çeken Eliza Hittman'in yazıp yönettiği üçüncü film olan Never Rarely Sometimes Always, bir Pennsylvania kasabasında ailesiyle birlikte yaşayan 17 yaşındaki Autumn'un hamile olduğunu öğrenmesiyle başlıyor. İstemediği bu durum sonrası altüst olan genç kız, kuzeni Skylar ile birlikte ailesine haber vermeden kürtaj olmak üzere New York'a doğru belirsiz bir yolculuğa çıkıyor. Başından sonuna sade bir üslupla, bu sadeliğin satır aralarına incelikle yedirilmiş dramatik ve gerilimli anlarla bu yolculuğun öncesini ve kendisini betimleyen Eliza Hittman, böylece kariyerinin en iyi filmine imzasını atıyor. Autumn'un ailesi, arkadaş çevresi be işyeriyle ilgili kısa ama fikir verici sahnelerin ardından onun kuzeni, aynı zamanda en iyi arkadaşı olan Skylar ile bizi tanıştıran Hittman, ikisinin birlikte omuzlayacağı kürtaj yükünden kurtulma sürecinde yaşayacakları ilkleri doğal akışına, önüne bazı engeller de koyarak bırakıyor. Kariyerinin en iyi filmine attığı o imza, aynı zamanda bir kadın senarist/yönetmen imzası. Çünkü Autumn ve Skylar arasındaki ilişkiyi, gizli tutmak zorunda kaldıklarını, muhafazakar ve erkek egemen bir toplumun dişlilerine takılmamak için verdikleri mücadeleyi bir erkek senarist/yönetmenin anlayıp bu doğallıkta anlatması çok zor.
Eliza Hittman, başına gelen olay yüzünden Autumn'u ne yargılıyor, ne de onun üzerinden akranlarına, ebeveynlere, seyircilere vaazlar vermeye çalışıyor. Öte yandan gerçekliği, hamlığı ve iki genç kızın gizlice başka bir şehirde kürtaj amaçlı katlanmak zorunda kaldıkları sebebiyle sanki "genç kızlara ibret olsun" dermiş gibi algılanma tehlikesi de var. Öyle ki film hakkında yapılan bazı muhafazakar yorumlar bunu gösterir nitelikte. Autumn'un yaptığı bir korunma hatası da olsa, Hittman'in peşinde olduğu şey bu hatanın bedelleri değil, patriarkal üstünlüğün kendinde hak olarak gördüğü aşağılama, basit bir arzu nesnesi olarak görme, ona sahip olma küstahlıklarını yüzlerine vurma çabası. Kürtajı bir ahlaki çöküntünün sonucu olarak değil, kürtaj süreci ve prosedürlerinin bu küstahlıklara çanak tutarcasına gereksiz detaylandırılışı karşısında bir hak olarak konumlandırıyor. Kürtajın kadın bedeni ve psikolojisine yaptığı baskıyı "suç", "ayıp" veya "günah" şeklinde kadına havale etmeyip, o beden ve psikolojiye sanki kendisine aitmiş gibi bakan eril sosyal yapılanmaya ve bürokrasiye öfke şeklinde yansıtıyor. Açıkça dillendirmese de, istem dışı taşınan bir canlıyı dünyaya getirmeme tercihinin bencillikten değil, önündeki hayatı kendi istekleri ve tercihleri doğrultusunda emrivakisiz yaşama arzusundan kaynaklandığını hissettiriyor.
Filmin en az Autumn kadar önemli diğer karakteri olan Skylar'ı da incelemek gerek. İkisi arasındaki ilişkinin gücünü, en başta böyle zorlu bir sınavı sorgusuz, sualsiz, yargısız biçimde üstlenmelerinden anlıyor ve kabulleniyoruz. Şayet Skylar, Autumn'u sorgulayarak, yargılayarak bu yolculuğa çıksaydı, Skylar'ın ve tüm filmin samimiyeti yerle bir olurdu. 2007 tarihli Cristian Mungiu filmi 4 luni, 3 saptamâni si 2 zile'de kürtaj olacak Gabita ve ona yine sorgusuz sualsiz yardımcı olan arkadaşı Otilia'nın hikayesinde yaşananların, seyirciye hissettirilenlerin benzerliği, bu trajik tercihleri olduğu kadar, Otilia ve Skylar arasındaki benzerliği de akıllara getiriyor. O filmin başrolü, arkadaşı için travmatik bir zorbalık dahil bir çok şeyi göze alan Otilia idi. Hittman senaryosunda ise başrol Autumn ve Skylar arasında adilce pay edilmiş. Skylar'ın hiç bilmedikleri bir çevrede, başlarına ilk kez gelmiş bir olay karşısındaki soğukkanlılığı, zekası, iş bitiriciliği, fedakarlığı güven veriyor, ikna sağlıyor. Tabii fedakarlık konusunda Otilia kadar hasar görmese de, amacı doğrultusunda dişiliğini kullanarak erkek egemen sistemi kendi lehine aygıt haline getirmeyi başarıyor. Öyle ki Hittman, seyirciye Autumn ile kurdurmayı becerdiği ilişkinin hacmi kadar Skylar ile de kurdurarak aslında aynı filmin içinde iki bakış açısı birden sunuyor.
Dışarıdan filmin adı haklı olarak sıkıcı biçimde manasız görülebilir. Bu sıklık zarfları, çeşitli sektörlerde yapılan bazı anketlerde, bireylere sorulan davranış biçimlerinin ne sıklıkta yapıldığını öğrenmek için başvurulan bilgi edinme oltaları gibidir. Bu zarflar, kürtaj yaptırmak isteyen bir genç kızın özeline inecek şekilde atılmaya başlandıkça, ilgili sahnede geçen sorulara verilecek "asla, nadiren, bazen, her zaman" şıklarının hem ne kadar doğru bir film ismi olabileceğini, hem de senaryoyu nasıl kestirme yollardan zenginleştirebileceğini anlıyoruz. Hittman, yeri geldiğinde kalıplaşmış anket soru ve şıklarının bile zekice bir senaryoya katık edilebileceğine, o senaryoya önemli katkılar sağlayabileceğine dair pratik çözümler içeren vizyonunu belli ediyor. Autumn'un verdiği tek kelimelik cevaplar da bu zeka çeperinde su gibi yolunu buluyor. Sidney Flanigan (Autumn) ve Talia Ryder (Skylar) adlı iki başrol oyuncusunun henüz bu ilk filmlerinde gösterdikleri doğal ve mütevazi performanslar, filmin ruhuyla da birebir örtüşüyor. Dünya prömiyerini 2020 Sundance Film Festivali’nde yapan, başta Berlin Uluslararası Film Festivali'nde Büyük Jüri Ödülü olmak üzere pek çok önemli festivalden ödülle ayrılan Never Rarely Sometimes Always, 2020 yılının en başarılı yapımlarından biri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder