13 Kasım 2015 Cuma

The Man From U.N.C.L.E. (2015)


Yönetmen: Guy Ritchie
Oyuncular: Henry Cavill,  Armie Hammer, Alicia Vikander, Elizabeth Debicki, Sylvester Groth, Hugh Grant, Jared Harris, Luca Calvani, Christian Berkel, Misha Kuznetsov
Senaryo: Guy Ritchie, Lionel Wigram, Jeff Kleeman, David C. Wilson
Müzik: Daniel Pemberton

1960'lı yıllarda Soğuk Savaş döneminde geçen The Man From U.N.C.L.E., aralarındaki düşmanlık nedeniyle çeşitli olaylarda karşı karşıya gelmiş olan CIA ajanı Solo ile KGB ajanı Kuryakin'in uluslararası bir suç örgütünü çökertmek için işbirliği yapmak zorunda kalmalarıyla atıldıkları macerayı konu alan bir yapım. Amaç, nükleer füzeler üretmesi için rehin alınan Alman bilimadamı Udo'ya ulaşmak. Ajanların ellerindeki tek koz ise Udo'nun kızı Gaby'dir. Dünyanın büyük bir felaketten kurtulması, zamanla yarışmak zorunda oldukları bu göreve bağlıdır. 1964 - 68 yılları arasında yayınlanmış TV dizisinden Guy Ritchie ve Lionel Wigram'ın uyarladıkları The Man From U.N.C.L.E., Ritchie sinemasının iyiden iyiye Amerikanlaştığının göstergesi bir film.

Filmin en önemli başarısı, kostüm, makyaj, saç, çevre düzeni yani kısaca 60'ları çok iyi yansıtan sanat yönetimi. Tabii bunu modern bir anlayışla masaya koyduğu için çoğu kez bu 60'lar meselesi bir imaj olarak kalıyor. Maceraya yön verecek hikaye kısmı ise Amerika - Rusya arasındaki soğuk savaş döneminde ortaya çıkan ortak bir düşman neticesinde güç birliği yapıp dünyayı kurtarmak üzerine kurulu. 60'larda çok orijinal olan bu fikir, günümüz standartlarında Daniel Craig'li James Bond veya Tom Cruise'lü Mission Impossible geleneğinin şablonlarıyla yürüdüğü için Ritchie, The Man From U.N.C.L.E. da bu yolu esprili anlarla süsleyerek bir nevi Sherlock Holmes geleneğini sürdürüyor.


Solo ve Kuryakin arasındaki çekişme, Kuryakin ve Gaby arasındaki yakınlaşma, naif esprilerle hoş anlar yaratıyor. Ama eski Guy Ritchie'den eser yok. Var gibi görünen anlar da eskisi gibi değil. Kuryakin deniz motoruyla peşindekilerden kurtulmaya çalışırken Solo'nun bir kamyonda akşam yemeği keyfi yaptığı sahne belki de filmin en eğlenceli sahnesiydi. Ama biz buna benzer sahneleri başka filmlerde de gördük. RocknRolla'dan sonra Ritchie'nin orijinal İngiliz mizah duygusunun böyle dev prodüksyonlarla törpülenmesi üzüyor. Hep bir gişe baskısı, hep bir hasılat stresi Guy Ritchie markasını gölgeliyor. Haftasonu sinema aktivitesi veya evde DVD keyfinden başka geriye birşey bırakmayan aynı tornadan çıkma bu filmler, bir de uzun metraj TV dizisi gibi seriye bağlanınca, oyuncusundan yönetmenine memur zihniyetli bir tekdüzelik yaratıyor.

Henry Cavill, Armie Hammer, Alicia Vikander, hatta James Bond kötüsü kontenjanının kadın versiyonu olarak Elizabeth Debicki'den oluşan asıl kadro, performanstan ziyade duruş sergiliyor, zaten senaryonun fırsat vermediği derinleşmeyi gösteremedikleri için tek boyutlu kalıyorlar. İyi niyetli şirin duruşlar da haliyle yeterli olmuyor. Ridley Scott'ın favori görüntü yönetmenlerinden John Mathieson'ın özenli çalışması, Daniel Pemberton'ın şahane müzikleri çevre düzenine olumlu katkılar sağlasa da The Man From U.N.C.L.E., gişe severler için büyük, Guy Ritchie için küçük bir adım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder