20 Temmuz 2007 Cuma

Quinceañera (2006)


Yönetmen: Richard Glatzer, Wash Westmoreland
Oyuncular: Emily Rios, Jesse Garcia, Araceli Guzman-Rico, J.R. Cruz, Jesus Castanos
Senaryo: Richard Glatzer, Wash Westmoreland
Müzik: Victor Bock, Michael B. Jeter, J. Peter Robinson

Magdalena
, Meksika asıllı dindar bir ailenin kızıdır. Geleneksel ‘on beş yaş’ kutlamalarından birkaç ay önce hamile kalınca evini terk etmek zorunda kalır ve büyük amcası Tomas ve maço kuzeni Carlos’un yanına taşınır. Magdalena’nın karnı büyüdükçe, ailesiyle bölgenin güzelleştirilmesine öncülük eden eşcinsel bir çift olan ev sahipleri arasındaki gerilim de gitgide artar.


Amerika’da toplam Latin nüfusu 31 milyon civarında. Bu nüfusun 3'te 1'inden fazlası 18 yaşın altında. 2050 yılında ise Amerikan nüfusunun yaşlaşık 4'te 1'ini oluşturacakları tahmin ediliyor. Latinler, artık Amerika'nın düşüncelerine, yemek kültürüne, müziğine, dansına, politikalarına sirayet edip, nüfus fazlalığının getirdiği ağırlığı daha fazla hissettiriyorlar. Amerika'da yaşadıkları şehirlere kiliselerini inşa ediyor, işlerini kuruyor ve kültürlerini yerleştiriyorlar. Politik açıdan kilit konumundaki şehirlerde kalabalıklar. Dolayısıyla bu, yüksek bir oy potansiyeli demek. Başkanlık seçimlerinde latin oyları büyük önem taşıyor. Aynı zamanda Amerika’daki latin kökenli vatandaşların yüzde 80’den fazlası kimliklerine sahip çıkıyor, onları gereklerine göre yaşıyor ve yeni nesillere aktarıyorlar. Amerika’nın en büyük azınlıklarından biri olma yolunda hızla ilerliyorlar.

İşte Quinceañera, Amerika’daki bu azınlığın mensuplarından bir grup insanın hem kendi kültürleri, hem de içine dahil oldukları Amerikan Rüyası ile kurdukları ilişkileri, aile, aşk, evlilik, cinsellik, eşcinsellik ve bunların hoşgörüsü üzerinden ele alan sevimli ve cesur bir bağımsız. Toplumsal azınlıkların yanında, o azınlıkların bünyesine ait alt azınlıkların varlığına da dikkat çeken film, bir yönüyle zaman zaman hepimizin dahil olduğu azınlık ve çoğunlukların vurgusunu yapmaya çalışıyor. Latin olmak, bakire olmak, eşcinsel olmak, genç olmak, bu azınlık kimliklerini etrafa kanıtlamak veya bazılarını gizli tutmak üzerine güzel bir hikaye örgüsü var.

Kendisini önce hamile, sonra da yüzüstü bırakan erkek arkadaşı ile olan ilişkisini önce annesi, ardından dini bütün bir rahip olan babası öğrenince 15 yaşındaki Magdalena evden kaçıp amcası Tomas’ın evine sığınıyor. Yaşlı adamın yanında yaşayan kuzeni Carlos ise başka bir azınlığa mensup. Eşcinselliği yüzünden ailesi ve yakın akrabaları tarafından dışlanan Carlos, maskülen, uyumsuz, sinirli ama derinlerinde hassas bir genç. Bulundukları muhite taşınan hali vakti yerinde eşcinsel bir çift ile tanışıp onlarla sıra dışı bir gece geçirdikten sonra, aralarından Gary ile yasak ilişki içine giriyor. Ama bu yasaklık, ahlaki açıdan eşcinsel ilişkiyi değil, eşcinsel bir çiftin beraber aldıkları “üçlü” kuralın gereklerini kapsıyor. Yaşlı amcaları Tomas’ın yanında kuşak çatışmalarından uzak bir serbestlik içinde yaşamaya başlayan Magdalena ve Carlos, ergenlik-cinsellik tabanlı itilmişliklerini paralel iki hikaye ile yaşamaya başlayınca öykü zenginleşiyor. İki kuzen, gündüzleri caddelerde kahve satarak yaşayan amcalarının himayesinde, dışlanmışlıklarını hem kendilerine, hem birbirlerine mazur göstermeye çalışıyorlar. İki zıt kutup olmalarına rağmen bu dışlanmışlık duygusu onları birbirine bir dargın bir barışık da olsa kenetliyor. İki gencin hayattan beklentilerini yarattığı hayalkırıklıkları sayesinde yaşadıkları ergenlik bunalımları, akranlarının yaşadıklarından farklı gibi gözükse de, Amerika gibi devasa bir kıtanın en geniş nüfusa sahip azınlığının bireyleri olmanın getireceği “özgürlük” kavramının sancılarını yaşamak kaçınılmaz hale geliyor.


İlk olarak Magdalena cephesine baktığımızda, isminden, içinde bulunduğu duruma kadar bariz dinsel referanslar içeren Maria Magdalena’nın günümüz teenage versiyonu olarak tasarlandığını görüyoruz. Filmdeki hoşgörü dozu, kapalı toplumların/azınlıkların asimile olması sonucu mu elde edilmiş bilinmez. Ama senaryo kaynaklı bir iyimserlik ve hoşgörüden söz etmek kuvvetle mümkün. Magdalena’nın hamileliği sonucu ailesi ve arkadaşları tarafından dışlanması, sonrasında gelişen yanlış anlamalar ve Türk filmlerimizden yabancısı olmadığımız dramatik dönemeçler, dışlanmadan sempatiye doğru ilerleyen süreci tamamlayan bir yolda ilerliyor.

Öte yandan Carlos tarafında daha dişe dokunur ve bağımsız küçük filmlerde sıkça gördüğümüz marjinal bir işleyiş var. Bu kez başlangıçta serseri yanı, asiliği sebebiyle dışlandığını düşündüğümüz Carlos’un bu özelliğinin yanına eşcinselliği de eklendiğinde sebepler daha iyi anlaşılıyor. Beyaz ve kentli bir Amerikalı olan Gary ile girdiği ilişki, izleyenlerin eşcinsel önyargılarını kendi gücü çerçevesinde ve mesaj vermeden kırma eğiliminde. Feminen veya tuhaf görünümlü olmayan, her yönden normal ve sağlıklı eşcinsel tiplemeleri olarak son zamanlarda sıkça rastladığımız karakterlerin devamı olarak, Carlos ve Gary’nin ilişkisinin bir erkek ve bir kadınınkinden pek farklı olmadığı yansıtılmak istenmiş. Bu açıdan filmin senarist ve yönetmenleri olan Richard Glatzer ile, bir kısım eşcinsel filmlere imza atmış olan İngiliz Wash Westmoreland’in bir gay propagandası yaptığını söylemek güç. Zira Quinceañera’da eşcinsellik bir odak noktası değil, araba yıkayıcısı olan Carlos’un, yıkadığı arabalardan birinden Gary için yürüttüğü Latin rapçi Lil’ Rob CD kapağının içinden Elton John CD’si çıkması ve her ikisinin de bu duruma sinir olması gibi önyargıları kırma gayretli bir normallik olarak işleniyor. Zaten bu ilişki tam da bu CD’nin sembolize ettiği “içi-dışı bir” veya “dışı farklı, içi farklı” türünden değişik okumalara da imkan veriyor.

Genç oyuncular Emily Rios ve Jesse Garcia, bahsettiğimiz tüm hisleri yerli yerinde izleyene geçirmeye hakim bir soğukkanlılık sergiliyorlar. Fakat Rios’un bu soğukkanlılığının, “soğukluk” ile daha bir haşir neşir olmasının aksine Carlos’u canlandıran Garcia bence filmin en ön safında yer alıyor ve TV kariyerinden kazandıklarını göze batmayacak ölçüde uzun metrajda kullanıyor. Bağımsız sinemanın Kabe’si Sundance Film Festivali’nde seyirci ve jüri ödülleri yanında, yine önemli bir ödül olan Independent Spirit Ödülleri’nde John Cassavetes ödülü kazanan Quinceañera, ergen cinselliği, ırk, sınıf ve geleneklerin çatışması ile ortaya çıkan olayları hem sevimli, yeri geldiğinde de cesurca işleyen bir gençlik filmi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder