31 Mayıs 2024 Cuma

Legjobb tudomásom szerint (2020)

 
Yönetmen: Nándor Lörincz, Bálint Nagy
Oyuncular: Balázs Bodolai, Gabriella Hámori, Attila Menszátor-Héresz, Iván Fenyö, Artur Szõcs, Alexandra Borbély
Senaryo: Nándor Lörincz, Bálint Nagy
Müzik: Attila Fodor

Nándor Lörincz ve Bálint Nagy'nin beraber yazıp yönettiği Macaristan yapımı Legjobb tudomásom szerint (As Far As I Know), çocukları olmayan, evlat edinme arifesindeki dört yıllık evli Dénes ve Nóra çiftini izliyor. İkisi de bir pazar araştırma şirketinde çalışıyor. Nóra hazırlıklar yüzünden izinli. Arkadaşlarıyla dışarıda vakit geçirdikleri bir gece eve dönerken otobüste tartışan çift, Nóra'nın öfkeyle otobüsten inip Dènes'in onun peşinden gitmemesiyle zorlu bir sürece girer. Saatler sonra eve dönen Nóra, tuhaf davranışlar sergilemeye başlar. Daha sonra otobüste seslerini yükselttikleri için kendilerini uyaran bir yolcunun Nóra ile aynı anda inerek onun peşinden geldiğini, tenha bir yerde saldırarak kendisine tecavüz ettiğini Dènes'e itiraf eder. Polise gitmeye karar verseler de, suçlunun yakalanmasını sağlayacak kanıtlar için geç kalınmıştır. Film bize bu saldırı sahnesini göstermez. Çift otobüste ayrıldıktan sonra bitkin bir halde eve dönen Nóra'yı ve evde onu endişeyle bekleyen Dénes'i görürüz. Yani Dènes gibi biz de seyirci olarak Nóra'nın söylediklerine inanmak durumunda kalırız. Polisin yaklaşımı da rahatsız edici derecede direkt ve bezgin biçimde olunca Dénes bir dedektif gibi iz sürmeye, fail hakkında bilgi edinmeye çabalar. Dénes derine indikçe o gece Nóra'nın anlattıklarından başka şeyler de yaşanmış olduğu gerçeği işleri daha da içinden çıkılması zor bir hale sokar. Tecavüz suçunun gölgesinde sınanan evlilik, güven, şüphe, fedakarlık, ebeveynliğe hazır olma gibi meseleleri karıştırıp içinden çıkmaya çalışan film, bunda büyük ölçüde başarılı denebilir.

Nándor Lörincz ve Bálint Nagy ikilisi özellikle diyaloglarda sağladıkları akıcılıkla Dénes ve Nóra'nın evliliklerindeki gedikleri yavaş yavaş su yüzüne çıkarıyor. Her çiftin yaşayabileceği türden bir tartışmayı bile giderek büyütmeleri, özellikle Dénes'in sonradan pişman olacağı şeyler söylemesi üzerine Nóra'nın otobüsü terk etmesi olağan sayılabilecek iken, Dénes'in gecenin bir vakti eşinin peşinden gitmemesiyle çatışmalar zincirini başlatan film, kısa sürede seyircinin bu durumla empati kurmasını sağlıyor. Belki doğal yollardan çocuk sahibi olamamalarının suçluluk duygusu, belki evlat edinme işlemlerinde sona yaklaşmış olmanın, birer ebeveyn olacak olmanın acemi heyecanı, buna bağlantılı olarak ilişkilerindeki tutkunun yerini bu sorumluluğun alması gibi çeşitli gerekçelerle birbirlerini yıpratan çiftin, farklı gerekçelerle benzer biçimlerde birbirlerini yıpratan başka çiftlerden pek bir farkı yok. Bu istenmeyen ama artık kanıksanan yıpratma aşamalarını doğal bağlamlarından koparmadan çok iyi ele alan Lörincz ve Nagy, sağlama aldıkları bu çatışmanın üstüne tecavüz gibi bir insanlık suçunu da ekleyince katmanlanmaya başlayan dram, suç bürokrasisi, sosyal medya ifşaları gibi başka meseleleri de peşinden sürüklüyor. Senaristlerin bu durumu dallandırıp budaklandırmalarındaki doğallık ve hiyerarşi, beraberinde etkili bir psikolojik gerilimi de getiriyor. Hatta işin içine bir noktada tecavüzcünün kendini temize çıkarma çabasını dahi katıyor.

Çıftin bir yandan ortak adalet arayışı, bir yandan da kendi ilişkilerinin muhasebesi işlenirken, Dénes özelinde ve Nóra özelinde ayrı ayrı toplumsal cinsiyet rolleri de kaçınılmaz olarak masada yer alıyor. Bir erkeğin eşini gecenin bir yarısı yalnız bırakması, bir kadının gecenin bir yarısı tek başına bara gidip içmesi gibi kanıksanamamış rollerden çıkamama haline turnusol işlevi gören bir yanı, aynı zamanda bu roller yerine getirilmezse sonuçları bu olabilir gibi bir bedel ödetme doğruculuğu da var. "Hesabı erkek öder" veya "evi kadın çekip çevirir" gibi filmden bağımsız pek çok cinsiyet kodlamalarının vahim sonuçları olmayabilir belki. Ama insanın biyolojik evrimi yanında, bireysel, toplumsal, psikolojik yönlerden geçirmiş ve geçirecek olduğu evrimin şimdiki halini mühim bir yerinden fotoğraflayan filmlerden sadece biri olarak, süresi dahilinde bu çatışmaları iyi işliyor. Sadece final kısmında bazı seyircilerin sürpriz beklentilerine tam manasıyla cevap vermiyor olabilir. Ancak bu anlatmak, düşündürmek, tartıştırmak istediği şeylerin değerini düşürmüyor. Başrol oyuncuları Balázs Bodolai (Dénes) ve özellikle Gabriella Hámori (Nóra), Macar sinemasının aktörlerinin karakteristik özelliklerinden biri olarak fırtınalarını, gelgitlerini gergin bir sakinlikte yaşayan, kararında yükselen performanslarıyla etkili bir profil çiziyorlar. Yapısı itibariyle hem festivallere uyan, hem de ana akım dramlardan izler taşıyan film, sırf cinsiyet rollerini kendi konu ve işleniş çapında tartışmaya açtığı için bile görülmeyi hak ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder