Yönetmen: Antonio Campos
Oyuncular: Rebecca Hall, Michael C. Hall, Tracy Letts, Maria Dizzia, J. Smith-Cameron, Timothy Simons, Kim Shaw, John Cullum, Kimberley Drummond
Senaryo: Craig Shilowich
Müzik: Danny Bensi, Saunder Jurriaans
Senaryosu Craig Shilowich'e, yönetmenliği Antonio Campos'a ait Christine, 1974 yılında Florida, Sarasota’da 30 yaşındaki hırslı bir TV muhabiri olan Christine Chubbuck'ın gerçek hikayesini anlatıyor. Christine, haber yönünden kısır bir yerde yaşamasının verdiği mesleki monotonluktan bir türlü kendini kurtaramamış bir kadındır. Özellikle de terfi almak konusunda yaşadığı rekabet, iş arkadaşı George'a beslediği karşılıksız aşk ve ikinci baharını yaşama peşindeki annesi Peg'den ibaret ev hayatı onu farklı parçalara bölmüştür. Reytinglerdeki düşüş sebebiyle kanal müdürü ondan daha sansasyonel haberler bulmasını, bunları duygu sömürüsüne varacak boyutlarda kullanmasını ister. Bir de bunların üstüne vücudunda teşhis edilen ufak bir tümör eklenir. Tüm bu bileşenlerle kuşatılmış Christine'in ruhsal ve fiziksel sıkışmışlığını adım adım çok iyi inşa eden film, onun trajik sonuna giden yolu da aynı titizlikle döşüyor. Satır aralarında daha önce şiddetli bir atak geçirdiğini öğrendiğimiz Christine'in bu istikrarsız ruh hali, kendini daha iyi hissetmek için annesiyle geldiği Sarasota gibi sakin ve küçük bir yerleşim yerinde iyice o sıkışmışlıkla daha da bileyleniyor.
Christine'in iş ve özel yaşamındaki gelişmeleri gereksiz ve abartılı yükselişler yerine olabildiğince sade bir şekilde anlatmayı seçen film, bu üslubunu Christine'in bazen tedirgin edici sakinliğiyle, bazen patlamaya hazır bir bomba görünümüyle çok iyi dengeliyor. Filmin yegane pusulası olan Christine de böylesine kestirilemez ve dalgalı olunca o pusulanın göstereceği yöne de güven olmuyor. Bu durum filmi daha da çekici hale getiriyor. Senarist Craig Shilowich, Christine'in etrafındaki karakterleri kesinlikle kötü örnekler olarak tanımlamıyor. Onu çok seven yardım sever iş arkadaşı Jean'e ve yine onu çok seven annesi Peg'e ergenlik çağındaki kızlar gibi naz yaparak, bazen de kıskanarak yaklaşan, hoşlandığı kanalın "anchorman"i George'un kendisine olan tavırlarından duygusal çıkarımlar yapan, kanal müdürü Michael ile sürekli didişen, onu kanala çarpıcı hikayeler getirmesi için serbest bırakmasına rağmen bir türlü yaratıcı şeyler bulamayan, bulduğu beğenilmeyince de öfkelenen yine Christine'in kendisi. Kısacası etrafında onu sıkıştıran, mobbing uygulayan veya duygularıyla alay eden kimse yok. Ama film öyle bir atmosfer kuruyor ki, bu insanlar sanki Christine'in önünde bir kariyer, aşk, huzur engeliymiş gibi varlıklarını sürdürüyorlar. O atmosfer de Christine'in ta kendisi.
Christine, ana karakterini duygusal yönden savunmasız, kırılgan ve kederli yansıttığı kadar, aynı zamanda onu kibirli, tekinsiz, sinir bozucu şekilde yansıtmayı da beceren bir film. Üstelik bu zıtlığı nasıl ustaca dengeleyebildiğini de birbirini takip eden sahnelerle Christine'in farklı olaylara verdiği tepkilerden, yükselişlerinden, alçalışlarından sezmek mümkün. Bir haber muhabiri olarak kanalına reyting getirmek uğruna sansasyonel olaylar peşinde koşmak ile, inandığı habercilik şekli arasında kalan, lakin inandığı doğrultuda da içerik üretmede ve ürettiklerini kabul ettirmede sıkıntılar çeken Christine için daralan psikolojik çemberin yol haritası da çok iyi çizilmiş denebilir. Kanal müdürü Michael ile yaşadığı tartışmalar, annesiyle inişli çıkışlı diyalogları, George'un bizim için bile yanlış anlamaya müsait belli belirsiz sinyalleri, çocuk sahibi olmasını riske sokan rahatsızlığı derken, küçük bir yerleşim yerinin yerel kanalında hem psikolojik, hem de fiziksel daralmanın tam ortasında bir kadının varoluş çabasını izliyoruz. Shilowich ve Campos ikilisi, yazım ve yönetim anlamında bu karışıklığı çok yerinde kurgu hamleleriyle, dramatik etkilerini seyreltmeyen bir sakinlikle organize ediyorlar. Ama çeşitli bağımsız festivallerden ödüllerle dönen Rebecca Hall'ın güçlü performansı olmasa tüm bu organizasyon nasıl yürürdü bilinmez. Sarsıcı finaliyle ardında cevaplı cevapsız sorular, derin psikolojik çıkarımlar bırakan Christine, televizyon tarihinin en unutulmaz olaylarından birini, karakterinin de hakkını vererek masaya yatıran bir film.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder