5 Şubat 2012 Pazar

Moneyball (2011)


Yönetmen: Bennett Miller
Oyuncular: Brad Pitt, Jonah Hill, Philip Seymour Hoffman, Chris Pratt, Stephen Bishop, Robin Wright, Kerris Dorsey, Arliss Howard, Reed Thompson
Senaryo: Steven Zaillian, Aaron Sorkin, Michael Lewis
Müzik: Mychael Danna

Michael Lewis'in Moneyball: The Art Of Winning An Unfair Game adlı kitabından iki tecrübeli senaristler Steven Zaillian ve Aaron Sorkin tarafından uyarlanan ve gerçek olaylara dayanan film, eski beyzbol oyuncusu, sonradan Oakland Athletics takımının genel yöneticisi olan Billy Beane’in 2002 sezonunda yaptıklarını anlatıyor. Durumu kötüye giden, üç as oyuncusunu rakip takımlara kaptıran, kulübün düşük bütçesiyle de yerine yeni ve güçlü oyuncular koyamayan Billy, Yale ekonomi mezunu ve beyzbol istatistiklerinde ilginç teorileri olan Peter Brand ile tanışınca kendine güvenini kazanıp sıra dışı, hatta devrim niteliğinde kararlar alıyor. Bunu yaparken de haliyle birçok insanı karşısına alıyor. Bu durumu en iyi anlatan ise Red Sox’un sahibi John Henry oluyor.

Ona göre Billy bu sıra dışı kararlarıyla işin sadece ticari yönünü değil, kafalardaki beyzbol ezberini, bu sporun geleneklerini, bu işten para kazanarak ailelerini geçindirmeye çalışan insanları, onların yaşam standartlarını da tehdit ediyor. İnandığı, bir anda sağ kolu haline gelen Peter’ın da makul bilimsel yaklaşımlarıyla inandırıldığı uğurda herkesi karşısına almaktan geri durmayan bir spor kahramanı olarak Billy Beane’in 2002 sezonunun filme alınması isabet olmuş. Film Billy’nin okul ve profesyonel beyzbolculuk arasında bir tercih yapma durumunda kaldığı gençliğine de geri dönüşler yaparak, bu kahramanlığa ters okuma yapabiliyor. Yani bir yandan risk almanın başarıyı körükleyici etkisinin, diğer yandan riske girmeyip mantıklı kararlar almanın gerekliliğinin altı çiziliyor.


103 yıllık beyzbol tarihinde aralıksız 20 galibiyet serisi yapan tek takım olma ünvanı kazanan Oakland Athletics takımının bu başarısının tesadüf olmadığını, istatistiklerle ve onların gerektirdiği mevki değişiklikleri, takaslar, inatlaşmalarla sağladığına ikna oluyoruz. Oysa ortada çok çarpıcı bir gerçek olduğunu takım play-off’lara çıktığında anlamaya başlıyoruz. O da bu sporun (aslında takım oyunu oynanan tüm toplu sporların) topa dokunarak, kurallara uyup pozisyonlara girerek, fedakârlıklar yaparak, ter akıtarak yapılıyor olduğu gerçeği. Beyzbola muhasebeci gibi istatiksel kafa karışıklıklarıyla yaklaşılmayacağı, kurallarıyla kemikleşmiş bir yapısı olan bir oyuna yeni bir şekil verilemeyeceği gerçeği. İstatistiklerle kafayı bozmuş Peter’ın beyzbolun orta çağa özgü düşünceye sahip oluşuna vurgu yapması da bunu destekliyor.

Sonuç ne olursa olsun, Moneyball tüm bu zıt fikirlere kapısını açmış bir film. Rakamlarla da olsa, saha dışı iş bitirici kararlarla da olsa, saha içinde sporcuların özgüvenleri ve çabalarıyla da olsa kazanmak üzerine birkaç koldan giden gerçekçi açıları var. Bu sporun heyecanını tam manasıyla algılama ve transfer/takas raconunu çözme mevzularındaki birkaç sahne dışında beyzboldan anlamanız da gerekmiyor. Zaten finali ile de hem bu sporun, hem de filmin özünü kavramaya yetecek girdilere sahip. Capote’den sonra Bennett Miller yine dikkat çekici bir filmle “az ama öz” gidişatını sürdürüyor. Brad Pitt ve Jonah Hill öyle Oscar’lık sivrilikte olmasalar da, rollerini dolduruyorlar. Belki de Oscar’a aday olması gereken en önemli dalda aday olmamış Mychael Danna’nın doğru yer ve zamanda ortaya çıkan görkemli müzikleriyle Moneyball, fazla Amerikan kaçtığı anlara rağmen en başta sporda başarı öykülerine meraklı izleyicilerin radarlarından kaçmamalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder