Yönetmen: Martin Scorsese
Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Matt Damon, Jack Nicholson, Mark Wahlberg, Martin Sheen, Ray Winstone, Vera Farmiga, Alec Baldwin, Anthony Anderson, David O'Hara
Senaryo: William Monahan
Müzik: Howard Shore
Yıl 2006 ve Infernal Affairs, The Departed adıyla William Monahan tarafından yeniden senaryolaştırılıp, önceki yıllarda hak edip alamadığı Oscar’ı kafasına fena takıp hırs yapan, bu yüzden zamanında yükselmiş çıtasına sahip çıkamayan Martin Scorsese tarafından yeniden yönetildi. Hong Kong starlarının yerini bu kez Hollywood starlarından Jack Nicholson, Matt Damon, Mark Wahlberg, Alec Baldwin, Martin Sheen ve tabi ki Scorsese’nin fetişi haline gelen Leonardo DiCaprio aldı. Yeniden çekim konusunda Cape Fear gibi kötü bir sabıkası bulunan Scorsese’nin The Departed’ını da aynı kötülükte buldum. Elit gözükme çabasında laf kalabalığı yapan, hatta bazı yerlerde çok konuşup hiçbirşey söylemeyen senaryo anlayışı direk Oscar’ı hedef alan manasız dolaylı anlatımlarla dolu. Infernal Affairs’dan birebir alınmış sahnelere bakarsak, filmin bu kilit noktalara muhtaç olmasına rağmen, “o filmin diyaloglarına, sözlerine ihtiyacım yok, bende daha iyi numaralar var” ukalalığı da gözden kaçmamalı.
Scorsese’nin Casino ve Goodfellas gibi gangster klasiklerinde kullandığı hızlı olay anlatımı, tempolu yüz zoomlamaları, kan, küfür vb. elementlerine geri dönme çabası, zaten orjinali üzerinden 4-5 yıl geçmiş bir filmi yeniden çekerken çok eğreti duruyor. Şahsen kopya çekerken çok fazla yakalandığını, çekmediği anlarda da sorulara doğru cevap veremediğini düşünüyorum. Özellikle Nicholson ve DiCaprio’ya Oscar adaylığı sağlama endişesi, bu ikilinin şansını yükseltme amaçlı hazırlanmış zorlama sahneler, haliyle filmin gereksiz yere şişirilmesine yol açmış. Jack Nicholson’un canlandırdığı Frank Costello, eski Scorsese’nin kötü adam anlayışına binayen fevkalade özelliksiz. Elindeki çok güçlü Nicholson yumruğunu boşa savurma başarısını Taxi Driver, Raging Bull, Goodfellas filmlerinin unutulmaz yönetmeninin göstermesi, artık işlevselliğini yitirmeye başladığına mı işaret yoksa? DiCaprio, Matt Damon, hatta bu filmdeki performansıyla diğer aslardan rol çalma başarısı gösteren Mark Wahlberg kötü oyuncular değil. Ama hikayeniz ne kadar güçlü olursa olsun, ona sizi ikna edecek oyuncular bulup, onları etkili biçimde kullanmazsanız, onların bebek yüzleriyle yapabilecekleri de sınırlıdır. DiCaprio kendi tarihinde parlak performansları olan iyi bir aktör. Ancak Scorsese’nin onu sürekli inandırıcılık ile boğuşmak zorunda kalan roller için kullanıp gişesini sağlama almaya öncelik veren tutumu daha ne kadar sürecek bilinmiyor.
Infernal Affairs’den birebir alınan sahneler, ilk kez The Departed izleyenler için şüphesiz heyecan verici olacaktır. Ama The Departed’ın kendi başına bazı yenilikler kullanmaya yeltenmesiyle bazı arızalar çıkıyor. Mr. French (Ray Winstone), Ellerby (Alec Baldwin), Dignam (Mark Wahlberg) gibi fazladan eklenen oyuncular arasında elle tutulur oyunuyla Wahlberg dışında diğerleri kadroda şişkinlikten başka bir işe yaramıyor. Psikolog Madolyn (Vera Farmiga) vasıtasıyla Infernal Affairs’in hiç denemediği aşk üçgeni fikri de gayet amaçsız ve suni. Meşhur çatı katı sahnesi ve devamındaki final açısından Infernal Affairs’ten daha aktif, şişirme ve kanlı bir çizgi izleyen The Departed, yine ilk kez izleyenler için etkileyici olabilir. Peki o tamamen uyduruk ve amatör ikinci finale ne demeli?
Tamam belki Infernal Affairs gibi bir The Departed üçlemesi düşünülmüyor olabilir. (Düşünülmesin de zaten!) Ama yeniden çekim bir filmin kodlarını ya araya kopya kağıdı koymuş gibi, ya da Amerikan kalıbına uyduralım mantığıyla değiştirirken eski Scorsese, şimdiki Scorsese gibi davranır mıydı tartışılır. Zaten o Scorsese böyle bir remake yapar mıydı orası da tartışılır.. Sonuç olarak Infernal Affairs’i izlemeyenlere belli ölçütlerde çekici ve sürükleyici gelebilecek, izlemiş olanlara ise, o filmin üzerine bazı yeniliklere soyunduğu halde hiçbir şey katmayan bir film olarak gözükebilecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder