22 Ocak 2013 Salı

Sleepwalking (2008)


Yönetmen: Bill Maher
Oyuncular: Nick Stahl, Charlize Theron, AnnaSophia Robb, Dennis Hopper, Woody Harrelson, Deborra-Lee Furness
Senaryo: Zac Stanford
Müzik: Christopher Young

Evinden kovulan Joleen’in 11 yaşındaki kızı Tara ile birlikte kalacak bir yere ihtiyacı vardır. Joleen, erkek kardeşi James’den yardım ister ve taşındıktan hemen sonra başka bir adamla gider. James ise yeğeni Tara’yı alıp çocukluğunun geçtiği Utah’a, ailesinin çiftliğine gider. James, Tara’nın bugüne kadar hiç sahip olmadığı baba rolünü üstlenir ve bu onun hayatının asıl amacı haline gelir.

Sleepwalking, ortalama bir bağımsız yapımdan beklenileni verebilecek düzeyde denebilir. Ortalamanın üzeri için ne yapılması gerekir diye sorulursa, böyle mütevazi dramlar için biraz daha karakter odaklı yakın plan sahneler yazılmalıdır diye şahsi fikrimi söylerim. Çünkü buna çok müsait anlar varken deyim yerindeyse kaçak dövüşmesi biraz aslını inkar etmek gibi olmuş. Peki aslı nedir bu filmin? Bana göre kızını geride bırakıp gidebilecek kadar kafası karışmış bir anne, bir anda ona bakmak zorunda kalmış genç, saf ve ezik bir dayı, hayatının baharında oradan oraya sürüklenmek zorunda kalmış bir kız çocuğu için yazılan sahneler bağımsız bir film bünyesinde de olsa çok daha bağlayıcı olmalıydı. Diğer türlü dramatik bir aile dramının inandırıcılığı ikide bir ufak darbeler yemezdi. Yüzme havuzu gibi ilginç bir sekans da bu yüzden filmin standart ciddiyetine daha olumlu katkılar yapabilirdi. Mesela yetenekli AnnaSophia Robb, 12 yaşında aidiyet bunalımına girmiş bir genç kızın dayısına alışma, dedesine alışamama evrelerini daha iyi işleyebilirdi.

Diğer oyunculara bakarsak, konu mankeni Woody Harrelson’ın fonksiyonu sıfır. Yılların tecrübesi Dennis Hopper, canlandırdığı karakter ile ilgili film içinde yaratılan hayalkırıklığını en iyi şekilde yansıtabilecek kadar usta yine. Charlize Theron ne kadar iyi olursa olsun, Joleen rolünün fevkalade vasat gidişatına kurban olmak zorunda ve bu yüzden hiç samimi değil. Filmin tek ve gerçek yaşayanı, küçüklüğünden beri ezilmiş, üzülmüş, itaat etmeyi, sorun çıkarmamayı ilke edinmiş, ama bağlandığı değer uğruna çok büyük bir suç işlemeyi bile göze almış hüzün yüklü James olmuş. Nick Stahl’ın sakin ve acınası performansı filmin en büyük artısı. Tabi bunun yanında, artık ne alakaysa X-Men, X2, Batman & Robin, Mars Attacks! filmlerinin görsel efektleriyle ilgilenmiş Bill Maher’ın yönettiği ilk film olması ile de ilginç bir yapım kendisi. Maher'in adı geçen filmlere harcadığı emek düşünülünce, bu bağımsız drama getirdiği yoruma sağladığı adaptasyon hiç sırıtmıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder