6 Haziran 2007 Çarşamba

Offside (2006)


Yönetmen: Jafar Panahi
Oyuncular: Sima Mobarak-Shahi, Shayesteh Irani, Ayda Sadeqi, Golnaz Farmani, Safdar Samandar, Mohammad Kheir-abadi
Senaryo: Jafar Panahi, Shadmehr Rastin
Müzik: Yuval Barazani, Korosh Bozorgpour

Tahran'da, İran futbol takımının dünya kupası eleme maçını erkek kılığına girerek kaçak izlemeye çalışan kız çocukları askerler tarafından yakalanıp alıkonur. İran'da askerler bu durumda yakalananlar için statlarda özel bir yer inşa ediyorlar, çünkü kadınların stada girmeleri yasak. Kızlar, yakalandıklarında bu özel mekâna kapatılırlar. Ancak, seyircilerin tezahüratlarını duydukça hiç bir şey göremedikleri için bu, onlara bir eziyet gibi gelmeye başlar. Başlarındaki askerlere kendilerini maça sokmaları için yalvarırlar. İçlerinden birinin babası kızını almaya gelir, birini asker kılığında yakalarlar, biri statta amcasını kaybetmiştir, bir diğeri askerlerin elinden kurtulup kaçar. Zor durumda kalan askerler korku içinde üstlerini beklemeye başlar.


Berlin Film Festivali’nde Gümüş Ayı ödülü kazanmış Offside’ın yönetmeni Jafar Panahi, İran sinemasının en büyük yönetmeni Abbas Kiarostami’nin asistanlığını yapmış, 90’ların ortalarında da kendi filmlerini çekmeye başlamış başarılı bir yönetmen. Talaye Sorkh (Crimson Gold), Ayneh (The Mirror), Hokm (Verdict), Café Transit ve özellikle katıldığı birçok festivalden ödüllerle dönen Dayereh (The Circle) ile çeşitli etkilenmeler yaşamış olması yönündeki yorumlarla birlikte, kendine özgü çok çarpıcı bir sinema dili geliştirmiş olduğu da söylenebilir. 2006 yapımı Offside ile Panahi, Dayereh’de işlediğinin aksine, “İran’da kadın olmak” meselesini bu kez oldukça ılımlı, espirili bir şekilde ve zararsız sportif milliyetçilik duygularıyla harmanlayarak kamerasına yansıtıyor.

Kapalı toplumlarda yaşayan gençlerin gerek ailelerine, akrabalarına, sosyal çevrelerine ve en önemlisi kendilerine ispat etmeye çalıştıkları bireysel özgürlük edinme çabalarını farklı alanlara kanalize olmuş halleriyle izlemişizdir. Bir spor dalıyla veya bir müzik aletiyle uğraşmak bu çabalardan en barizi iken, şahsi çaba gerektirsin gerektirmesin, sadece bu olgulara gönül vermiş olmak bile yüreklerdeki özgürlük ateşini tutuşturmaya yeter. Söz konusu olan bir spor dalı, hele de futbol olunca, dünyanın en popüler sporunun bu ateşin körüğü durumunda olması kaçınılmaz. Hele hele erkeksi tekele alınmış olan futbolun bireysel özgürlük sağlama yönünde kadınlara sağladığı dolaylı kolaylığı konu alan 2002 filmi Bend It Like Beckham’da, İngiltere’de yaşayan Hintli bir ailenin futbola sıkı sıkıya bağlı kızı olan Jesminder’da gördüğümüz genç kız hassasiyetinin hemen hemen aynısını Offside’da da görmekteyiz.


Yakışıklı futbol kahramanlarının bu genç kızlarının yüreklerini hoplatması ile başlayıp, futbolun erkek tekelindeki bireysel bağımsızlığını keşfedişe ve bu tekele karşı çıkma yönünde pozitif davranış geliştirmeye kadar uzanan süreç içinde mücadele edilmesi gereken sadece erkek önyargıları diye düşünülebilir. Ama İran’da gerçekleştirilen sözde devrimin ardından getirilen yasaklar dahilinde futbola bu sebeplerden gönül vermiş genç kızların stadyumlara girip maç seyredememeleri sonucu katı kurallara erkek kılığında karşı gelme çabaları da fazlasıyla mücadele gerektiren bir durum.

Kendilerinin maçlara alınmamasına gerekçe olarak statta edilen küfürleri gösteren İran askerlerine karşı, “onları dinlemeyeceğime söz veriyorum” türünden cevaplar verecek kadar çaresiz şekilde futbol tutkunu bu kızlara göz kulak olmak zorunda kalan askerlerin çaresizliği de filmin gerçekçi komedisine hizmet etmekte. Sadece edilen küfürlerden değil, erkekler tuvaletindeki müstehcen yazılardan bile onları korumaya çalışan askerlerin bu kızlarla girdikleri diyaloglar oldukça basit ve hoş. Mesela filmde isimlerini duymadığımız bu kızlardan sigara içen kasketli kız ile saf Azerbaycan asker Samandar’ın konuşması “niye bir Japon kadın erkeklerle beraber maç izleyebiliyorken, İranlı bunu yapamıyor” üzerine. Samandar’ın savunması ise onların İran dilini anlamadıkları, böylece kalabalık toplu halde küfür ederse bunu da anlayamayacakları yönünde. Üstelik bir erkek ve kadının statta yan yana oturamayacağını savunan sözlerine kızın sinema ve tiyatrolarda beraber oturanları örnek vermesiyle de onların aile fertleri olduğunu, bir kadının erkek kardeşi, babası veya kocasından ibaret olduğunu söylemeye getiriyor.


Amatör sayılacak oyunculukların doğal yapısı, onların amatörlüğünü sevimli hale getirdiği gibi, gerçekten rol yapanların sağladığı denge de sağlıklı bir birliktelik yaratmakta. Direk kalabalığa dalmış olan kameranın yakaladığı görüntüler, ara sıra kameraya bakan figüranlar, başroldeki iki askerin saflığı, bir iki yerde sırasını unutan repliklerin üst üste binmesi, Jafar Panahi’nin natürel sinema anlayışının küçük parçacıklarından. Erkekler statta maç izlerken genç kızların stat dışında bir bölümde demirler arkasına konulup "offside" konumunda bırakılmalarını, erkek tekeline alınan futbolun hak etmedikleri biçimde kadınları offside tutmasını ve tüm bunlara bağlı olarak kadınların ve kızların hayata offside edilişlerini tatlı bir dille eleştiren eğlenceli, sevimli, samimi ve sıcak bir film Offside..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder