19 Şubat 2020 Çarşamba
Marriage Story (2019)
Yönetmen: Noah Baumbach
Oyuncular: Adam Driver, Scarlett Johansson, Laura Dern, Ray Liotta, Alan Alda, Merritt Wever, Julie Hagerty, Azhy Robertson
Senaryo: Noah Baumbach
Müzik: Randy Newman
90'ların ortalarında başlayıp günümüze kadar uzanmış Noah Baumbach kariyeri, iniş çıkışlarıyla, ama hep bağımsız bir ruhla hareket etmiş tarzıyla Marriage Story'de zirvelerinden birini daha yaşıyor. Bu kariyer daha önce The Squid and the Whale (2005) ve Frances Ha (2012) ile yine kendi zirvesini görmüştü. Marriage Story, tiyatro sektöründeki Nicole ve Charlie çiftinin New York'tan Los Angeles'a uzanan boşanma sürecini anlatan bir dram. Tabii her zamanki gibi Baumbach'ın ince mizahından, dinamik kurgusundan, duygudan duyguya sürükleyen akıcı diyaloglarından nasibini almış bir film. Adı bir evlilik hikayesi olmasına rağmen, evliliğin artık sürdürülemeyecek bir hal almasıyla daha çok boşanma sürecinin sancılarından bahseden Marriage Story, bir kadın ve bir erkeğin merkezinde yer aldığı, onların da merkeze çocuklarını koyduğu, boşanma avukatlarıyla da üzerine tüy diktikleri bu süreci tüm boyutlarıyla ele alabilmiş bir film. Kişisel ve hukuki aşamalarıyla tam bir cehenneme dönen bu evreyi, duygu sömürüsü tuzakları arasında sıkılmayı pek umursamayan, mizahi tonlarla savuşturabilen bir ustalıkla dile getiren Baumbach, yükselmeleri, küfürleri, gözyaşlarını ve öfkeyi nerede nasıl kullanacağını kendi tarzıyla yansıtıyor. Duygular sömürülmüyor belki ama yıpratıcı olmadan da böyle bir hikaye anlatmak kolay olmuyor.
Film daha en baştan şahane bir kurguyla önce Nicole'un Charlie, sonra da Charlie'nin Nicole için yazdığı, birbirlerinin iyi yönlerini okudukları yazıların dış sesleriyle başlıyor. Bu fikir onları hiç vakit kaybetmeden benimsettiği gibi, geri dönüşlerle filmi hantallaştırmaktan da kurtarıyor. Üstelik film boyunca ikisi hakkında inşa edeceğimiz çeşitli düşüncelerimizin, şahsi hükümlerimizin şekillenişini (aynı zamanda dönüşme esnekliğini) kolaylaştırıyor. Zaten Nicole, boşanma avukatı Nora Fanshaw'a bu evliliği başlayışından bitişine özetlerken olayları rahatça kafamızda canlandırabiliyoruz. Filme Nicole'un boşanma fikrini kafasına koyduğu bir evrede dahil oluşumuz da gereksiz yüklerden arınmamızı sağlıyor. Bir tiyatro yazarı/yönetmeni olan Charlie ve oyuncu olan eşi Nicole arasında imrendirici bir ilişki olmasına rağmen, bu evlilikte yolunda gitmeyen bir şeyler olduğu yavaş yavaş hissettiriliyor. Charlie'nin işine düşkünlüğü sonucu Nicole'u sahnede yönetiyor olmanın verdiği rahatlıkla evlilikte de her şeyin iyi gittiği yönündeki algısı, Nicole'un kendisine farklı bir yol çizme ihtiyacını körüklüyor. Charlie için Los Angeles'taki hayatını bırakıp New York'a yerleşen, işinde ve evliliklerinde hep ona destek olan Nicole'un bu yol ayrımına girişi de hiç anlamsız sayılmaz. Mesleki açıdan özgür olamayışının üzerine bir de Charlie'nin onun tercihlerine olan ilgisizliği artık bir noktadan sonra Nicole için katlanması zor bir hal alıyor. Hatta bu durum Nicole için o kadar önemli ki, başka bir kadınla aldatıldığını bilmesine rağmen bunu ayrılmak istemesinin birinci nedeni olarak bile saymıyor.
Noah Baumbach, objektif olmak gibi bir kaygı taşımadığı gibi, objektiflik algısını seyircinin kafasında bir oyun hamuruna dönüştürmesini de biliyor. Yani bu ilişkide erkeklerin Charlie'yi, kadınların Nicole'u haklı bulduğu noktalar yanında, her ikisinin de kendine (ve bize) göre haklı oldukları kalemler, iyi bir dramın ihtiyacı olan güçlü çatışmalar yaratıyor. Charlie'nin Nicole'a göre bu süreçten daha fazla etkilenmesi, yalnızlığı, dinginliği ve melankolisiyle filmin hüzünlü tonunda daha ön plana çıkması, bir erkek olarak Baumbach'ın yaşanmışlıklarına daha yakın durmasının doğal sonucu olarak görülebilir. 2003-2015 yılları arasında evli kaldığı, bir erkek çocuk sahibi olduğu, Greenberg ve Margot At The Wedding filmlerinde çalıştığı oyuncu eski eşi Jennifer Jason Leigh ile yaşadıklarının Marriage Story'yi ne ölçüde beslediğini bilemiyoruz. Greenberg, Frances Ha ve Mistress America'da yönettiği şimdiki partnerinin Greta Gerwig olduğu düşünülürse bu senaryoda Baumbach'ın Charlie aracılığıyla kendi kontrolcü kişiliğinin özeleştirisini yaptığı da iddia edilebilir. Cadılar Bayramında Görünmez Adam, kostüm partisinde ise çarşaflı hayalet kılığına giren Charlie'ye bu boşanma sürecinde reva görülen dışlanma da bu özeleştirinin bir yansıması olabilir. Öte yandan Baumbach birçok detay sayesinde Nicole'un ne kadar iyi bir eş ve anne olduğunu, dava açmadaki haklılığını asla ıskalamıyor. Her şeye rağmen eski alışkanlıkları hiçe saymadan, küskünlük yapmadan Charlie'nin saçını kesiyor, ayakkabısını bağlıyor, başkalarına onu kötülemiyor, avukatlarla yapılan toplantının yemek arasında onun ne yiyecebileceğini düşünüp sipariş ediyor. Böylelikle Baumbach, taraf tutma ihtimallerimize de sık sık kritik müdahalelerde bulunuyor.
Boşanma durumunda avukat tutmayacaklarına dair birbirlerine söz veren Nicole ve Charlie, Nicole'un ünlü boşanma avukatı Nora Fanshaw (Laura Dern) ile anlaşmasıyla ayrılığın bambaşka bir boyutuna geçiyorlar. Charlie'nin de bir avukat tutma ihtiyacı doğunca o da önce sert oynamasıyla ünlü Jay Marotta'ya (Ray Liotta) gidiyor. Fiyat pahalı gelince daha ılımlı ve müşterilerini "insan" olarak gören Bert Spitz (Alan Alda) ile görüşüyor. Zira özellikle L.A'deki boşanma davalarında işler çirkinleşiyor, şartlar ağırlaşıyor, avukatların gözünde taraflar birer insan değil, kazanılması gereken birer madalya veya kupa olarak görülüyor. Onların ne hissettiklerinden önce, karşı tarafın en küçük açıklarından bile çıkar elde etmeye çalışıyorlar. Bu üç avukat da çok zeki, çıkarcı ve işlerin nasıl yürüdüğünü bilen insanlar. Ama sert olmak gerektiğini fark eden Charlie, Jay Marotta ile anlaşınca ifşa edilen sırlar, o an hiç umursanmayan küçük hatalar, mahkemeye geleceği bile öngörülemeyecek ayrıntılar, Nicole ve Charlie'nin ağzından konuşan yabancı kişiler tarafından hakime anlatılıyor. Böylece filmdeki "kafes dövüşü" benzetmesi tam yerine oturuyor. Boşanma aşamasında hukuk sisteminin, yargıçların, avukatların kadın ve erkeğe bakışlarındaki tutuculuk, ikiyüzlülük, çıkarcılık, cinsiyetçilik sayesinde boşanma denilen şey Nicole ve Charlie'nin bile beklemedikleri şekilde kontrolden çıkıp büyüyen bir eziyete dönüşüyor.
Çok iyi oyunculuk ve yazım barındıran, kendi içinde giriş, gelişme, sonucu olan, inanılmaz bir ritme sahip Nicole ve Charlie'nin yüzleştikleri 10 dakikalık sahnede olduğu gibi kendi ağızlarından konuştuklarında ortaya çıkan enerji, boşanma sorunu olsun olmasın, insana hiç uzak gelmeyen sarsıcı bir öfke patlaması, hüzünlü bir arınma yaratıyor. İlgisizlik, anlayışızlık, bencillik, ihanet, kısacası boşanma hukukunda şiddetli geçimsizlik adı altında toplanan türlü sorunları kalem kalem Nicole - Charlie çiftinin kurgusal birlikteliği ve ayrılığı üzerinden okuyan Marriage Story, Noah Baumbach'ın bir hikaye anlatıcısı olmanın ötesinde, müthiş bir diyalog gözlemcisi/yaratıcısı olduğu gerçeğini yeniden önümüze koyuyor. Scarlett Johansson - Adam Driver ikilisinin olağanüstü performanslarından doya doya beslenen, onları olduğu kadar yan karakterleri de besleyen Baumbach senaryosu, bu karşılıklı birbirini besleme ustalığıyla adeta yaşayan bir organizma gibi ortalıkta dolaşıyor, ne zaman ne söyleyeceği belli olmuyor, içinden yaratıcı fikirler, orijinal cümleler taşırıyor. Charlie - Nicole diyaloglarının yanısıra, özellikle Nora - Nicole ve Charlie - Ben Spitz diyalogları da kendi içlerinde bu yaratıcılığın, bu orijinalliğin farklı versiyonları olarak ilham verici. Karakterlerin hem kendilerini, hem de karşısındakileri çok iyi analiz eden (bazen de ettiğini sanan) konuşmaları, hazırcevaplılıkları, birikmişlikleri, öfke patlamaları, filmi hep yüksekte tutuyor. Aslında kariyerinde adım adım güçlenen bir auteur olarak Noah Baumbach, her filminde bunları türlü şekillerde yapıyordu. Ama Marriage Story belki de onun en kişisel filmi olduğunu hissettiren, özellikle biten bir ilişkinin geniş çaplı anatomisini sunarak birçok kırık kalbi yakalayabildiği için özel bir yapım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder