29 Aralık 2017 Cuma
The Foreigner (2017)
Yönetmen: Martin Campbell
Oyuncular: Jackie Chan, Pierce Brosnan, Orla Brady, Ray Fearon, Dermot Crowley, Charlie Murphy, Lia Williams, Michael McElhatton, Niall McNamee, Rufus Jones, Katie Leung, Aaron Monaghan
Senaryo: David Marconi, Stephen Leather
Müzik: Cliff Martinez
Ailesinden kalan tek kişi olan kızını Londra'daki bir bombalı saldırıda kaybeden lokanta sahibi Quan, sorumluların bulunması için hiçbir şey yapılmadığını fark edince son olarak İrlanda başbakan yardımcısı ve eski bir IRA aktivisti olan Liam Hennessy'den yardım ister. Hennessy ise bunu yapan kişileri bilmediği için Quan'a yardım edemez. Fakat eski bir özel kuvvetler askeri olan Quan, onun bir şeyler bildiğini düşündüğü için ona karşı taciz saldırıları düzenler. Artık tek istediği, kızının ölümüne sebep olan bombacıların isimlerini öğrenip intikam almaktır. Oysa farkında olmadan kendini İrlanda ve İngiltere arasındaki barışı bozmak isteyen entrikalar zinciri içinde bulur. Stephen Leather'ın The Chinaman adlı romanından David Marconi'nin senaryosunu yazdığı, Vertical Limit, Casino Royale gibi bazı iyi çekilmiş filmlerin yönetmeni Martin Campbell'in yönettiği The Foreigner, 63 yaşındaki Jackie Chan'ın kimbilir kaçıncı filmi olarak hanesine yazılan sürükleyici bir macera.
İşin içinde Chan olunca beklentiler genelde bol aksiyon/komedi yönünde oluyor. Yine Campbell'in 2010'da çektiği, dedektif Mel Gibson'ın aktivist kızının cinayeti üzerine sazı eline aldığı Edge Of Darkness'a benzer bir intikam hikayesini bin defa izlemiş olmanın sıkıcılığı bir yana, bu hikayelerin dallanıp budaklan entrikaların orta yerine konuşlandırılması, işin seyrini biraz olsun ilginç kılıyor. İntikam motivasyonu, çok daha büyük komploların açığa çıkmasına vesile oluyor. Kahramanımız intikamını alırken, devletler veya şirketler arası çıkar ilişkilerinden kaynaklanan daha büyük tekerleklere de çomak sokuyor ki, zaten kuru kuruya bir intikam macerası çabuk tıkanabilir. The Foreigner'daki ayak oyunları ise, İngiliz hükümeti ve IRA arasında sağlanan barışa rağmen, bu huzur ortamının hala kaygan zeminde bulunması, geçmişteki hesapları kapatmamış bazı derin oluşumların bu ortamı baltalamaya yönelik terör saldırıları üzerinden şekillenmekte. Ailesinden kalan tek fert olan kızı Fan'ı terör saldırısına kurban veren Quan'ın, iki ülke arasındaki bu hassas dengeler nedeniyle saldırganların bir türlü yakalanmaması sonucu insiyatifi eline alması, Jackie Chan filmlerinde görmeye alışık olmadığımız bir ciddiyet ve politik gerilim tonuyla işleniyor.
Bir roman uyarlaması olmanın getirdiği, entrikaların havada uçuştuğu film, gereksiz aksiyona yüklenmeden, gerekli gördüğü yerlerde de mantık hatalarına, klişelerine rağmen dinamik ve estetik olabilen yapısıyla eli yüzü düzgün kalabiliyor. MacGyver, Bourne karışımı Quan'ın inatçı adalet kovalayıcısına, sonuçsuz kalınca da inatçı bir intikamcıya dönüşü, bu tarz filmlerin sınırlarında ikna edici ve kendi liginde üst sıralarda yer alması gereken türden. Ülkesi dışında çektiği bir sürü çöp filmde ya Amerikalı vasat oyuncuların yancısı ya da sıkıcı aile filmlerinin "yabancı" sosu olarak kullanılan usta oyuncu Jackie Chan, canlandırdığı Quan'ın mülayim, acılı ve öfkeli yönlerine çok hakim bir oyun sergiliyor. Bu Hollywood filmlerinin yanına koyduğumuzda pırıl pırıl parlayan ABD, İngiltere, Çin ortak yapımı The Foreigner, İngiliz ve İrlanda ağırlıklı kadrosu, yine aynı coğrafyanın atmosferiyle politik gerilimi aksiyonla dengeli biçimde paketleyen filmleri sevenlerin şans verebileceği bir yapım. Ama bana göre Martin Campbell'in en iyi filmi hala Vertical Limit.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder