12 Kasım 2022 Cumartesi

The Stranger (2022)

 
Yönetmen: Thomas M. Wright
Oyuncular: Joel Edgerton, Sean Harris, Jada Alberts, Steve Mouzakis, Matthew Sunderland, Alan Dukes, Cormac Wright
Senaryo: Kate Kyriacou, Thomas M. Wright
Müzik: Oliver Coates

Paul ve Henry adında iki adam bir yolculuk esnasında tanışırlar. Paul, bir iş için adam aradıklarını söyleyerek Henry'ye teklifte bulunur. İşe ihtiyacı olan Henry de kabul eder. Paul onu Mark adında başka biriyle buluşturur. Mark, karanlık işler çeviren bir ekibin saha çalışanı olarak Henry'yi yanına almak ister ve onu üstleriyle tanıştırır. Henry güven telkin ederse ekibe alınacaktır. Mark ve Henry arasında, tuhaf ve gizemli Henry sayesinde tedirgin edici bir dostluk oluşmaya başlar. Oysa Mark da, Henry de aslında birbirlerine tanıttıkları gibi insanlar değillerdir. Kate Kyriacou'nun The Sting: The Undercover Operation That Caught Daniel Morcombe's Killer adlı kitabından Avustralyalı aktör Thomas M. Wright'ın uyarlayıp yönettiği The Stranger, Daniel James Morcombe cinayet davasından esinlenmiş bir yapım. 7 Aralık 2003'te Queensland/Avustralya'da 13 yaşındayken kaçırılan, sekiz yıl sonra Glass House dağlarında bulunan kemiklerin DNA incelemesi sonucu cinayete kurban gittiği anlaşılan Morcombe'un katilini bulmak için düzenlenen gizli operasyonun bir film senaryosu için ne kadar ilham verici olduğunu görüyoruz. Bu materyal pratiğe döküleceği zaman hangi tonda seyredeceği meselesi de yönetmenin tercihine kalıyor. İkinci uzun metrajını çeken Thomas M. Wright, ketum, karanlık, boğucu ve mesafeli bir atmosferle bu operasyonun ve onun baş kişilerinin kimyalarını birbirine uydurmayı başarıyor.

The Stranger, gerilim dolu bir suç filmi olduğu halde, dingin anlatımıyla çok etkili bir tezat yaratarak kendini bir çok gereksiz aksiyondan, hantal dramdan arındırmış bir yapım. Bu arınmayla psikolojik gerilim tabanını çok iyi kuran, bu tabanı kedi - fare hikayesinin hizmetine sunan Wright, belli bir müddet açıklayıcı bir tutumdan kaçınıp, parçaların birleşmesini zamana bırakıyor. Adeta Mark'ın zimmetine verilen Henry'nin eski sabıkalı, yeni iş arayan ilginç bir tip oluşu, Mark ile derme çatma ilerleyen ilişkisi neye hizmet ediyor diye bekledikçe, asıl konuyu bilmiyorsak bu süreç seyirciye biraz yorucu gelebiliyor. Ne zaman ki sadede gelinmeye başlanıyor, o zaman parçaların sakince yerine oturuşundaki o incelik seziliyor. Gösterişsiz bir kırılma noktasıyla yön değiştiren, aslında asıl yönüne giren film, psikolojik gerilimin yanı sıra, başından beri zeki bir polisiye gerilimin de içinde olduğumuzun farkına vardırıyor. Yine de sakin, daha doğrusu her an patlamaya hazır manada sakin anlatımından taviz vermediği, buna rağmen sahip olduğu türleri bu sakinliğin her yerine yerleştirebildiği için ana akım polisiye gerilimlere olan mesafesi fark yaratıyor. Suç tabanlı çeşitli Avustralya filmlerinde rastladığımız içe dönük, dışa donuk atmosferi koruyan Wright, bazı Hollywoodlu meslektaşlarının başvurabileceği flashbacklere de yüz vermeyip, geçmişte işlenmiş suçun gizemini kendi zamanı içinde korumanın çarelerini buluyor. Hatta final bloğunun hemen öncesinde çaktırmadan filmin başındaki sahneye geri dönüp çok iyi bir kurgu hamlesi bile yapıyor.

Çocuk istismarı ve alıkoyma şüphesiyle sorgulanmış ama delil yetersizliğinden serbest bırakılmış Henry'den itiraf koparmanın zorluğu, zamanında kaybolan o çocuğun yaşlarında bir oğlu olan Mark'ın bu empatiyle olan psikolojik mücadelesi, Henry ve Mark'ın arasındaki sırlarla ve yalanlarla dolu temelsiz, geçmişsiz ilişki, The Stranger gibi sakin, durağan bir filmin durduğu fay hattını tanımlamaya yetiyor. Filmin tüm karakteristik özelliklerini ustalıkla temsil eden Joel Edgerton ve Sean Harris kimyası da ayrıca çok önemli. Her ikisi de minimal ama yetkin bir performans ortaya koyuyorlar. Özellikle kötü adam veya psikopat rolleri için yaratılmış gibi duran İngiliz aktör Sean Harris'in ürkütücü aurası, tüm tuhaflığı, tekinsizliği hatta muğlak saflığıyla Henry'nin karanlığını zahmetsiz bir ustalıkla yansıtıyor. Görüntü yönetmeni Sam Chiplin'in koyu tonlarıyla birlikte filmin ruhuna çok uyan bir başka unsur da, Oliver Coates'un post-minimalist tema müziklerindeki koyuluk. 2022 yılı AACTA (Australian Academy of Cinema and Television Arts) ödüllerine tam 11 dalda aday gösterilen, ilk gösterimini Cannes Film Festivali'nin Un Certain Regard bölümünde yapan The Stranger, oyuncu olarak ülkesi dışında pek tanınmayan Thomas M. Wright'ı 40'ından sonra bir yönetmen olarak müjdeliyor. 2018'de Acute Misfortune adlı ilk yönetmenliğinde olumlu eleştiriler alsa da, The Stranger ile bu taze kariyerinin çıtasını Cannes kalitesinde bir noktaya taşıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder