14 Haziran 2016 Salı

When We Were Kings (1996)


Yönetmen: Leon Gast

Leon Gast'ın yönettiği, 1996 yılında En İyi Belgesel Oscar'ı kazanan When We Were Kings, 1974 yılında 32 yaşında olan ve kariyerinin düşüşte olduğu görüşlerinin arttığı bir dönemde Muhammed Ali'nin o zamanlar Dünya Ağırsiklet Boks Şampiyonu olan George Foreman ile Zaire'nin başkenti Kinshasa'da yapacağı maçı ve öncesini anlatan mükemmel bir belgesel. Tarihte "Rumble In The Jungle" diye de bilinen bu dev maçın sadece bir boks maçı olmayıp, politik, sosyal ve biraz da dönemin ünlü isimlerinin katıldığı müzik festivali sebebiyle sanatsal altyapılarını da inceleyen Leon Gast, belgeseli yayına hazır hale getirmek için 22 yıl harcamış. Gast aslında Kinshasa'ya müzik festivaliyle alakalı bir belgesel çekmek için gitmiş. Ama programın uyuşmaması ve bazı maddi zorluklar nedeniyle bu niyetinden vazgeçip Muhammed Ali ve onun için çok anlamlar içeren bu maça odaklanmaya karar vermiş. Çok da iyi yapmış. Çünkü böylece birkaç farklı kanal üzerinden çok boyutlu bir belgesel vücuda getirmiş.

Dünya tarihinin en önemli spor olaylarından biri olan Foreman - Ali müsabakası öncesi ve anı, en iyisi diyebileceğimiz bir boks filmi senaryosuna bile rahmet okutacak kadar heyecanlı ve dramatik enstantanelerle dolu. 60'lı yılların şampiyonu Muhammed Ali, Vietnam savaşına gitmeyi reddetmesi yüzünden ünvanlarını kaybetmeye başlamış, moral bozukluğu ve form düşüklüğü nedeniyle dönemin güçlü boksörlerinden Joe Frazier ve Ken Norton'a yenilmiştir. Nihayet 74'de bu kez Frazier'i yenerek, dönemin bir numarası George Foreman'a karşı dövüşmeye hak kazanır. Öte yandan iflasın eşiğindeki meşhur organizatör Don King, bu dev maçı Zaire'nin başkenti Kinshasa'da yaparak medyatik açıdan da ilginç hale getirmek ister. Bununla yetinmeyip James Brown, B.B. King, Bill Withers, Miriam Makeba gibi dev isimlerin katıldığı Zaire 74 adında "Black Woodstock" benzetmesi de yapılan bir festival organize eder. Böylece dönemin farklı kesimlerinden ikonik afro-amerikan sembollerini Afrika'nın ortasında biraraya toplayarak tüm dünyaya siyah ırkın gücünü bir kez daha göstermek niyetindedir.


Ali ve Foreman'ın Zaire'ye inmelerinden itibaren basın yoluyla birbirlerine meydan okumaları, antrenmanları, yerel halkla ilişkileri vs. iki tarafın ruh halini ve bu maça bakışlarını çok iyi yansıtıyor. Zaire halkı ise kendini yakın hissedemeyeceği, ukala ve sevimsiz tavırlara sahip Foreman yerine, "Ali bomaye!" nidalarıyla Ali'nin safında yer aldığını çoktan belli etmişti. Düşüşteki Muhammed Ali'nin kendisinden on yaş genç ve formunun zirvesindeki Foreman'a karşı kazanması çok zor görünüyor. Ama yıllar boyu ayrıntıları uzun uzun konuşulmuş, her roundu detaylı biçimde analiz edilmiş bu tarihi maçta Ali'nin "rope-a-dope" adı verilen teknikle Foreman'ı 8. roundda nakavt edişi resmen dillere destan olmuştur. Belki de pekçok boks filmi, kendi imkansız zaferlerini imkanlı kılan ilhamı bu maçtan almışlardır. Ali'nin bu imkansızı başarma işi, sadece tarih boyu ezilen siyah ırkın özgürlük ve söz sahibi olma hakkıyla özdeşleşmekle kalmamış, özellikle Vietnam'dan beri ne uğruna savaştığını bilmeyen, dostluk ve kardeşlik kavramlarından uzaklaşarak yıpranmış beyazların da empati / sempati duygularına yön vermiştir.

Cassius Marcellus Clay, Jr. adıyla 17 Ocak 1942'de Louisville, Kentucky'de doğan Muhammed Ali, romanlara, filmlere konu olacak hayatı ve kariyeriyle gerçek bir idoldü. Üstün boks yeteneği yanında "spoken word" tarzında iki albüm yapan, iki otobiyografi yazan, bazı filmlerde ve bir Broadway müzikalinde rol alan, pekçok toplumsal ve politik meselede ön saflarda yer alan bir aktivist olan Ali, Vietnam savaşına katılmayı reddetmesi, Müslüman olması, seçimlerde Reagan'a destek vermesi gibi birçok konuda da eleştirilmişti. Ama yaptığı her şeyin arkasında duran cesur ve sivri dilli tavrını renkli açıklamalarla, şiirsel demeçlerle, bilge sözlerle sürdürdü. Ringde olduğu kadar ring dışında da örnek bir kişilikti. 1984 yılında boksa bağlı kafa travmasının sebep olduğu Parkinson teşhisi konduktan sonra yavaş yavaş normal özelliklerini kaybetmeye başlamasıyla yaklaşık 30 yıl boyunca normal tepkiler veremeden ikonik bir figür olarak yaşamayı sürdürdü. 3 Haziran 2016'da Arizona'da solunum yetmezliği nedeniyle kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Geride olağanüstü maçlar, mükemmel sözler ve milyonlarca üzgün hayran bıraktı. Örnek bir dünya vatandaşı ve herkesin ona biçtiği lakabıyla "The Greatest" olarak ölümsüzleşti. When We Were Kings, belki Muhammed Ali'nin hayatındaki herşeyi anlatmıyor. Ama çok şey anlattığı kesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder