16 Ekim 2013 Çarşamba

Speed Racer (2008)


Yönetmen: Andy Wachowski, Larry Wachowski
Oyuncular: Emile Hirsch, Susan Sarandon, John Goodman, Matthew Fox, Christina Ricci, Scott Porter, Benno Fürmann, Paulie Litt, Rain, Hiroyuki Sanada, Richard Roundtree, Kick Gurry
Senaryo: Andy Wachowski, Larry Wachowski
Müzik: Michael Giacchino

Pistte fırtına gibi giden, yarış öncesinde, sırasında ve sonrasında toz attıran Speed Racer (Emile Hirsch), direksiyon başında doğal bir yetenektir. Yarış arabalarının içinde doğan Speed, saldırgan, içgüdüleriyle hareket eden, korkusuz biridir. Tek gerçek rakibi, idol olarak gördüğü ağabeyinin anısıdır. Speed efsanevi bir yarışçı olan ağabeyi Rex Racer’ın bir yarış sırasında ölümünün ardından kalan boşluğu doldurmak istemektedir. Ailesinin ve kız arkadaşının desteğiyle, Speed bir zamanlar rakibi olan gizemli Racer X (Matthew Fox) ile işbirliği yapar. Amacı, ağabeyinin canını alan, ölüme meydan okuyan, “Crucible” adlı cross-country rallisini kazanmaktır.

Matrix sonrası Wachowski biraderlerin yeni filmi olan popüler manga uyarlaması Speed Racer, “her film kendi kulvarında değerlendirilmeli” dahilinde değerlendirildiğinde bile eleştirmesi zor bir film. En başta Wachowski’lerin bu filmi bir lunapark eğlencesi olarak tasarladıkları gerçeği ortadayken, tutup orasını burasını çekiştirmek, öküz altında fok balığı aramak gibi olacaktır. Renk ve aksiyon cümbüşünün sağladığı gözkamaştırıcı bir konsept dahilinde bambaşka evrenler tasarlanmasına yardım eden bluebox-greenbox teknolojisinin ulaştığı bir başka nokta olarak Speed Racer, Matrix gibi bir milat değil. Zaten sırf beyin takımı aynı diye Matrix ile kıyaslanacak bir durumu da yok. Ama bunu o beyin takımının kendisi bile inkar edip, promosyon amaçlı Matrix adının kullanılmasına bağıra çağıra izin verince ister istemez elma armut kıyasına zemin hazırlanıyor.

“Devrim niteliğindeki özel efektler” pazarlaması, artık günümüz gelişen teknolojisinde izleyene ne gibi bir farklılık hissettirir bilinmez. Fakat bunun bir devrim olup olmadığını anlayabilmek için artık çok daha belirgin ve aynı zamanda alışılmadık görüntülerin keskinleştirilmesi gerekiyor. Özellikle yarış sahnelerindeki nefes aldırmayan aksiyonun dizayn edilişinde algılanan devrim kavramı, belki bir nebze manga-çizgi roman kaynaşmasının süper hızlı bir kurgusu ile tarifini buluyordur. Lakin izleyicinin bunu tam olarak bir devrim olarak adlandırması için The Lord Of The Rings, Star Wars, Jurassic Park, 300, Sin City ve dahasını hiç izlememiş olması gerekecektir. Kısaca artık dijital teknolojide pek sınır kalmadı ve devrim diye nitelenen numaralar hep başka çağdaşlarını çağrıştırır hale geldi. Yine de büyük konuşmamak gerek. Teknolojide deniz bitmez.



Bunca hengame arasında Speed Racer’ın yücelttiği aile kavramı çizgi film düzeyini pek aşamıyor. Ailecek izlenebilcek, kansız, küfürsüz bir yapım olduğu için her kuşak, kendi beğeni sınırları içinde filmden keyif alabilir. Ancak küçük izleyenler Spritle ve onun şempanzesi Chim Chim ile olan, bir süre sonra sinir bile bozabilen sahnelerde ne kadar eğleneceklerse, büyük yarış kartellerinin birbirlerini alt etme yönündeki ayak oyunlarından, hisse-borsa komplolarından da hiç birşey anlamayacaklardır. Çocuk-yetişkin her kuşağa hitap etme çabası, her iki tarafın da yer yer filmden kopmasına sebebiyet verebilir. Ortak payda ise, hız limitini aşmış fantastik yarış sahnelerinin, artık bir süre sonra hipnotik etkiler gösteren süratinin sağladığı seyir zevki oluyor.

Gençlerle deneyimli popüler oyuncuların çekirdek kadroyu oluşturduğu filmde çeşitli milletlerin (Almanya, İtalya, Japonya, Güney Kore gibi) irili ufaklı oyuncularını kısacık da olsa görmek mümkün. Uzun süresine, beklenmedik biçimde bazı sahnelerde ağırlaşmasına, hemen her yönden abartıyı yüceltmesine karşın Speed Racer, gözalıcı parlak renkleri, yarattığı fantastik atmosferi ve özellikle hız düşkünlerini memnun edecek kitsch aksiyonuyla bir Wachowski meydan okuması. Ama kesinlikle bir Wachowski devrimi veya miladı değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder