9 Eylül 2019 Pazartesi

Bodied (2017)


Yönetmen: Joseph Kahn
Oyuncular: Calum Worthy, Jackie Long, Rory Uphold, Jonathan Park, Shoniqua Shandai, Dizaster, Walter Perez, Anthony Michael Hall, Simon Rex
Senaryo: Alex Larsen
Müzik: Brain Mantia, Melissa Reese

Üniversite öğrencisi Adam, "Battle Rap" adı verilen, rap şarkıcılarının karşılıklı atışmaları üzerine bir tez hazırlamaya karar verir. Adam, sadece araştırma yapmak için katıldığı kapışmalardan birinde kendisini bir anda bu gösterinin içinde bulur. İçindeki doğal yeteneği keşfeden Adam, battle rap çevresinin de bunu keşfedip gaz vermesiyle bu işi ciddi ciddi yapmaya karar verir. Zamanla bir saplantı haline gelen bu atışmalar Adam’ın özel hayatını da etkilemeye başlar. Hikayesini Joseph Kahn ve Alex Larsen'in birlikte tasarladıkları, Larsen'in senaryosunu kaleme aldığı, son yılların popüler video kliplerinde imzası bulunan Kahn'ın yönettiği Bodied, gücünü bu iki adamın dinamikliğinden alan eğlenceli bir yapım. Özellikle zeki, hazırcevap, ele avuca sığmayan diyaloglar ve rap atışmalarıyla dolu senaryo bir an olsun hız kesmeden akıyor. Akademisyen bir aileye mensup "inek" bir beyaz öğrenci olan Adam'ın, sokaklarda büyüyüp serpilen, siyah topluma malolmuş bu söz sanatına dayalı aktiviteye adım adım duymaya başladığı hayranlığın, artık hayranlığın ötesine geçerek pratiğe dökülme sürecini izliyoruz.

Filmin herhangi bir spor veya müzik draması gibi tahmin edilebilir bir izleği mevcut. Çok oyalanmadan Adam'ın tez konusunu, bu konuyu sahada daha iyi gözlemleyebilmek için yeraltındaki bir rap kapışmasına girişini, orada tesadüfen konu hakkındaki akademik birikimini bir alaylı gibi hayata geçirebildiğini fark etmesini görüyoruz. Daha sonra yükseliş, bazı dramatik açmazlar ve görkemli final, kabaca bu tahmin edilebilirliği doğrular nitelikte. Ama bu kabalığın içindeki parlak detaylar, zeki tespitler, iki farklı kültürel bakış açısını birbirine bağlayan linkler, güçlü bir mizah filmin asıl başarısını inşa eden unsurlar. Bir boks maçına, hatta içeriğe göre bir kafes dövüşüne benzeyen, rakibi mahlasına, fiziğine, etnik kökenine göre aşağılamaya dayalı bu atışmaların bir "battle" olarak adlandırılması boşuna değil. Zira aşağılamada, küfürde, hoşgörüsüzlükte, ırkçılıkta, cinsiyetçilikte sınır olmaması çoğu kez atışanları yumruk yumruğa bile getirebiliyor. Yalnız filmin temel amacı, bu aktiviteye merak sarmış bir gencin şöhret yolculuğundan ziyade, battle rap olgusunun dinamiklerini bireysel, toplumsal, kavramsal açılardan kendine göre yorumlamak.

Dilsel görecelik, kültürel çeşitlilik, ekonomik, cinsel ve ırksal farklılıklar bu kapışmalarda en pür halleriyle rakibe yansıtılırken, bunun teknik anlamda vücuda getirilişindeki zeka, aktüalite, çabukluk ve akıcılık üzerine enfes atışmalara tanık oluyoruz. Şiir normlarını günümüz sokak kültüründen devşirme argo betimlemelerle kafiyelemek, bunu rakibi rencide edici biçimde yapmak bu kapışmalarda çok önemli. Üstelik kapışanların seyircilerle aynı frekansı yakalaması gerekiyor. Aynı anda hem acımasız, hem de mizahi durmak, göndermelere hakim olmak şart. Adam'ın yaptığı gibi kabaca ön hazırlık yapılsa da karşı tarafın taşlamalarına, hakaretlerine saniyeler içinde doğaçlama cevap vermek kolay iş değil. Adam'ın yeraltı battle rap dünyasının zirve isimlerinden Behn Grymm ile kurduğu dostluğu dramatik kırılmalar için kullanan film, eğlenceli yönüyle ciddiyeti arasında çok başarılı yumuşak geçişler yapabiliyor. Renkli, karikatürize yan karakterler ile daha ciddi karakter çatışmaları arasındaki denge de bu sayede sağlanıyor.


Rap en başta bir siyah hareketi olarak gün yüzüne çıktığı için, siyah raconları benimseyen beyaz kesimin üzerindeki baskı ve temkini de atlamayan film, Adam gibi akademik aileden gelme bir beyazı bu dünyaya sokarak dile getirmek istedikleri için kendine uygun alanlar açabiliyor. Mesela siyahlar için bir beyazın ağzından çıktığında küfür gibi algılanan "nigger" kelimesindeki hassasiyetin rap evrenindeki algılanış biçimine değinen, Maya, Jas, Devine Write gibi kadın karakterler sayesinde rap kapışmalarındaki seksist bakış açısına farklı köşelerden bakan, sadece siyahlara değil, asyalı veya latin kökenli bireylere de ırkçılık penceresinden yüklenen, tüm bunların birleşimi olarak toplumdaki farklı alınganlık seviyelerinin özetini çıkaran senaryo, kelime seçimini sadece kendi sanatsal sınırları içinde önemseyen battle rap'in varoluşunu çok iyi betimliyor. Adam ve Ben'in atıştıkları bölümde olduğu gibi, genel veya özel hiçbir şeyin sır olarak kalmadığı, sadece kazanmaya odaklı bu acımasızlık, "hip-hop kültürü" ve "sokak sanatı" gibi tanımların içini doldurabilen sözel beceriler sayesinde bir boks ringinin ve bir münazara ortamının atmosferini harmanlayabiliyor. Rap müziğin doğru ellerde ne kadar cesur ve uyarıcı olduğu su götürmez. Meydan okuma ya da bu evrendeki tanımıyla "diss atma" bu işin ruhunda var. Kimi zaman karşındaki rakibe, kimi zaman da doğrudan sistemin kendisine.

Kendisi de rap kapışmalarıyla ünlenmiş, hatta hayat hikayesi 2002 yapımı Curtis Hanson filmi 8 Mile'a konu olmuş Eminem'in yapımcıları arasında olduğu Bodied, gözünü budaktan sakınmayan bir yapım. Rap meraklıları kadar, bu müziğe mesafeli olanların da ilgisini çekebilecek potansiyelde bir film. Disney dizisi Austin & Ally'de Austin'in komik kankası Dez olarak tanıdığım Calum Worthy'nin başarıyla sürüklediği film, tanınmamış oyuncuların parlamayan oyunculuklarıyla ilerlemesine rağmen, asıl performansları sahnedeki kapışmalarla değerlendirdiğimiz vakit kendini yükselten bir yapıda. 8 Mile, bir gencin (Jimmy) bu yeraltı sahnelerinde yükselişini pek de matah olmayan dramıyla birleştiren bir film iken, Bodied bir gencin (Adam) bu yeraltı sahnelerinde yükselişini bu sıradışı aktivitenin tüm boyutlarını sorgulayan bir yaklaşımla ele alıyor. Akademik bakış açısından oluşan çıkış noktasını, adım adım bu yeraltı kuşağının rap atışmalarıyla olan ilişkisine, dolayısıyla toplumsal, cinsel, insani bakış açılarına doğru ilerletiyor. Hatta yer yer bazı aksiyon ve gerilim filmlerinin bile yaratamadığı ambiyanslar yaratabiliyor. Yerinde duramayan temposuyla eğlendiriyor. En mühimi de, çamura bulanmış bir şiirselliğin izini sürüyor. İnsanın kelimelerle, cümlelerle olan ilişkisinde gelebileceği hassas noktalara temas ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder