25 Haziran 2010 Cuma

From Paris With Love (2010)


Yönetmen: Pierre Morel
Oyuncular: John Travolta, Jonathan Rhys Meyers, Kasia Smutniak, Richard Durden, Amber Rose Revah, Chems Dahmani
Senaryo: Adi Hasak, Luc Besson
Müzik: David Buckley

Paris’teki Amerikan elçiliğinde görevli James Reece (Jonathan Rhys Meyers), yükselmek için gizlice istihbarat adına da çalışmaktadır. Sevgilisi Caroline’e evlenme teklif edeceği gece istihbarattan bir görev telefonu alır. Görevi, havaalanı güvenliğine takılan sıradışı Amerikalı ajan Charlie Wax’ı (John Travolta) kurtarıp ona Paris’teki gizli görevinde yardımcı olmaktır. Bu görev, üst düzey bir bürokratın yeğeninin uyuşturucu problemi olarak görünmektedir. Ama daha geldiği ilk gece Paris’i birbirine katan Wax’ın bu görevden çok daha tehlikeli bir başka iş için Paris’e geldiği anlaşılır.

Banlieue 13 ve Taken gibi hız tutkunu Luc Besson aksiyonlarını yönetmiş Pierre Morel’in yeni filmi From Paris With Love, yine sıkı aksiyon numaralarıyla dikkat çeken bir film. Meyers-Travolta ikilisinin tuhaf birlikteliği, Morel’in mermi, yumruk, araba takibi hengâmesinde fazla göze batmıyor. Zaten oyuncu bazında kan uyuşması aranacak bir durum da yok. Taken’ın da temposu yüksekti. Fakat Morel sanki hız rekoru egale etmek istercesine yine gaza basmış. Haliyle çizgi film gibi sahnelere davetiye çıkarılmış. Besson’un dolaylı diyaloglarından ve kafasına 10 silah dayalıyken 2 saniyede durumu lehine çeviren, en zor anlarda bile espiri patlatabilen Amerikan buluşlarından yoğun izler taşıyan film, 90 dakikalık bir fragman olmak yerine yer yer soluklansa ve tek bir hedefe odaklansa biraz ciddiye alınabilirdi. Lamba cini gibi bir Travolta’nın Paris’e gelip hanım hanımcık Meyers ile iki günde Pakistanlı kalabalık intihar ve suikast timini çökertmesi ancak filmlerde olur diyeceğim, gülünç olacak.

Luc Besson’un piyasa kriterlerinden çok iyi anlayan, hatta çeşitli filmlerinde kendisinin koyduğu kriterleri hayata geçiren aksiyon mantığı hızlı da olsa tıkır tıkır işliyor. Bunu özellikle son zamanlarda sayıları artan Besson imzalı senaryo ve yapımcılıklara sahip fabrikasyon kirliliklerle karşılaştırarak söylüyorum. Yine de o Besson mamüllerinden hallice bir yapısı var filmin. Türün meraklılarına geçilmiş bir kıyak bile denebilir. Ama abur cuburdan öte biryerlere gittiği de yok. Morel, nasıl Taken’da Liam Neeson’ı yan bakılmaması gereken bir ajan eskisine döndürmüşse, burada da John Travolta’yı kural tanımaz, gözükara ve bir miktar da karikatür bir ajana döndürmüş. Travolta sayesinde Pulp Fiction’a yapılan “royale with cheese” göndermesi de hoş muydu, değil miydi bilemedim şimdi. Hoştu galiba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder