24 Aralık 2025 Çarşamba

A Normal Family (2022)

 
Yönetmen: Hur Jin-ho
Oyuncular:  Sul Kyung-gu, Jang Dong-gun, Kim Hee-ae, Claudia Kim, Hong Ye-ji, Kim Jung-chul-I
Senaryo: Park Eun-kyo, Park Joon-seok, Herman Koch
Müzik: Jo Seong-woo

Avukat Jae-wan ve doktor Jae-gyoo kardeştirler. Jae-wan'ın kızı ile Jae-gyoo'nun oğlu, ebeveynleri birlikte yemek davetindeyken bir partiye giderler. Partiden çıktıkları gece rastladıkları bir evsizi sebepsiz yere öldüresiye döverler. İki ergen hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ederken oğlanın annesi Yeon-kyeong, saldırının pek net olmayan güvenlik kamerası görüntüsünü televizyondan gördüğünde zorbalardan birinin oğlu olduğunu anlar. Jae-wan'ın kızı da olayı babasına anlatır. Dövülen adam komadayken ebeveynler çocuklarının bu olayın sorumlusu olduklarını bilmenin vicdani yüküyle mücadele etmeye başlarlar. Hollandalı oyuncu ve yazar Herman Koch'un Het Diner adlı romanından Park Eun-kyo ve Park Joon-seok'un senaryosunu yazdığı, Hur Jin-ho'nun yönettiği A Normal Family, bu vicdan muhasebesi üzerine kurulmuş çarpıcı bir dram. Bu malzeme sebebiyle bu roman sinemaya ilk kez uyarlanmıyor. Hollanda yapımı Het diner (2013), İtalyan yapımı I nostri ragazzi (2014) ve Amerikan yapımı The Dinner (2017) filmlerinden sonra bu dördüncü uyarlanışı. Trajik bir olay sonrası hem ebeveynlerin, hem de çocukların davranışlarına farklı açılardan bakan, bıçak sırtı çatışmalar kuran, bu çatışmaları çıkmaz sokağa sokan metnin bu denli rağbet görmesi anlaşılır. Uyarlayan ülkeler kendi çağlarında bu metni yerelleştirmeye gayret etseler de aslında ortada çok fazla yerelleştirecek bir konu yok. Evrensel hassasiyetler söz konusu.

Kuşaklar X, Y, Z şeklinde farklılaşsa da, ergenliğin dünyanın her yerinde benzer özellikler göstermesi, ebeveynlerle iletişimsizlik, isyankarlık, dünya görüşü farklılıkları yaşanması kaçınılmaz. Eskiye nazaran her şeye çok kolay erişim sağlayan, zorbalığa, şiddete, cinselliğe teknoloji sayesinde zahmetsizce tanık olan, zamanla bunları kanıksayıp normalleştiren, artık gördüklerinden tatmin olmayıp tecrübe etmek isteyen gençlerin işledikleri suçlarda artış yaşanıyor. Aşırı korumacı ailelerin, çocuklarına sağladıkları ayrıcalık duygusu ve özgüvenlerini kazanmaları için başvurdukları yanlış yöntemler onlara aşırı özgüven vererek tehlikeli hale geliyor. Her şeyde hak ve kendilerini her olayda haklı görmeye başlıyorlar. Teknolojik açıdan becerikli ve pratik olabilmeleri yanında, sosyal açıdan beceriksiz, iletişimsiz ve yalnız büyüyorlar. Karşılaştıkları her sorunu onlar için halledecek olan ebeveynlerin verdiği rahatlık pervasızlaşmalarına, ahlaki dengesizliklere, bilinçsiz özgürlüklere sebep oluyor. Filmdeki iki gence olan da bundan farklı değil. Savunmasız bir insanı sebepsizce öldüresiye dövmek onlar için bir araya geldiklerinde gülerek andıkları basit bir olay halini alıyor. Psikolojik açıdan uğraşılması zor bu ruh haline erişim sağlamak, yıllar geçtikçe, kuşaklar değiştikçe daha da güçleşiyor. Zira ebeveynlerini parmaklarında oynatmayı, onları manipüle etmeyi çok iyi beceriyorlar.


Bu olayın ebeveynler yönünden analizi çok daha karmaşık. Doktor olan Jae-gyoo dürüst, prensip sahibi bir adam. Trafikte tartışma yaşadığı adamın ölümüne sebep olan şımarık bir zengin çocuğunu savunmak zorunda kalan diğer kardeş Jae-wan ise ruhunu şeytana satmaktan bıkmış bir avukat olarak daha büyük bir vicdan muhasebesi içinde. Evsiz adam olayını öğrenip ilk şoku atlattıktan sonra kendi çocuklarını adalete teslim etmek ile etmemek arasında bocalayan iki kardeş arasında bu konudan farklı olarak önceden de bazı anlaşmazlıklar olduğunu anlıyoruz. Yine de bu sorunlar bir şekilde halledilmiş ve eşleriyle birlikte yemek randevularına çıkacak denli araları kötü değil. Ama iş kendi çocuklarına gelince ve görüş ayrılıkları baş gösterince aralarındaki alakasız meseleler bile tartışma gidişatına dahil edilebiliyor. Bu tartışma anları iyi yazılmış bir metnin ürünü olduğu için seyirciyi çok kolay çekim alanına alma becerisine sahip. Öz evlatlarını polise ihbar etmek ile, bu olayı bir sır olarak saklayıp çocukların geleceklerini karartmamak arasındaki kararı vermenin zorluğu da bu çekim alanı dahilinde omuzlara bir yük gibi bindirilmek isteniyor. O noktada filmin bizimle kurmak istediği empatiyi, çocukların bazı tavırları yüzünden kurmakta zorlanabiliyoruz. Aslında filmin istediği de, tahrik ettiği de bu empati gelgitleri. Doğru olan nedir, insanlar ikinci bir şansı hak eder mi, vicdanımız bizi ne kadar idare eder vs.

Filmin iki uyarlayıcı senaristinden biri olan Park Eun-kyo, 2009 tarihli Mother filmini Bong Joon-ho ile birlikte yazmış bir senarist. Yönetmen Hur Jin-ho ise çoğunluğu romantik dramlardan oluşan çeşitli filmler çekmiş bir sinemacı. İlk kez bir melodram dışında karanlık bir dram çekmiş. Ne zaman tempo katacağını, ne zaman sakinleşeceğini iyi bilen, açıları yerli yerinde, oyuncu yönetimi başarılı bir yönetmen olarak tecrübesini tarzının dışına taşımayı bilmiş. Filmin mekan seçimleri ve kullanımı da bu başarıya dahil. Geniş kariyerinde Public Enemy film serisi, No Mercy, Oasis, Peppermint Candy gibi çok bilinen Güney Kore filmlerinin usta oyuncusu Sul Kyung-gu'nun avukat Jae-wan, My Way, The Promise, Taegukgi gibi önemli filmlerde rol almış Jang Dong-gun'un doktor Jae-gyoo performansları filmin dramatik yükünü çok iyi taşıyor. Jae-gyoo'nun eşi Yeon rolündeki Kim Hee-ae de çok başarılı. Orijinal Het Diner metni tam olarak buradaki finali yansıtıyor mu bilemiyoruz. Ancak bu finalin filmin itinayla ördüğü dramatik kurulumu tümden çökerten bir çözüm içermesi bir miktar haksızlık gibi görünebilir. Trajik etkisi yadsınamaz ama buna kolaycılık veya ucuz kahramanlık gibi etiketler de yapıştırmak olası. Her bir karakter için bu sonun başka başka sonuçları olacaktır. Herman Koch, tüm bu adalet ve vicdan kaosuna nihai bir darbe indirmek istemiş. Tabii bu darbe de arzu ettiği etkiyi yaratıyor. Seyircinin detaylı başka çözüm teorileri de bertaraf ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder